Çalgı çalmayı meslek edin-miş kimse: Çalgıcılar benim bilmediğim, hiç de işemediğim türküler çalıyorlar (M. ş. Esendal). را Çalgı âletleri yapan veya satan kimse.
٠ Çalgıcılık i. Çalgıcı mesleği, sazende-lik: Çalgıcılık yapıp iyi kötü geçiniyorum. ٠ Çalgılı sıf. Çalgı bulunan, çalgısı olan: Dansinglerde, çalgılı lokantalarda saatler-ءء süren dansları seyretmenin verdiği haz ve eğlence yoktu (A.Ş. Hisar). Burasını bir çalgılı kahve zannetmiş olacaktı (F.R. Atay).
— Saatçilik. Çalgılı saat, içine yerleştiril-miş zil veya çanlar üzerine küçük çekiçle vurduğu zaman telli bir müzik parçası ça-lan duvar veya masa saati.
— Tar. Çalgılı kahve. Bk. KAHVE. (-> Bib-liyo.) [LM]
Çalgıcı Melekler, yukarıdaki detay, Mem-ling’in La Vieja Castilla’daki Santa Ma-ria La reai de Najera benediktin manas-fırındaki bir org panosunu süsleyen İsa’-أمر Çevreleyen Çalgıcı Melekler adlı büyük tablosunun sol tarafından alınmıştır. Bu tablo Anvers müzesindedir. Sanat değerin-den başka, XV. yy.ın sonunda kullanılan şu çalgıları göstermesi bakımından da ilgi çekicidir; flütler, Thebai trompetleri, gümüş trompetler, lavta, psalterium, arp, küçük org, trombon, yaylı viola. (L)
ÇALGICI
29
Nis