DİDİKLEMEK
DİDİKLEMEK geçi. f. (ditmek’ten did-i-k-le-mek). Çekiştirerek veya örseleyerek bir şeyi parçalamak: Bilmiyorum neden? Elbiseleri de çamaşırları da didiklemek istiyorum (R.H. Karay). || Eziyet etmek, hırpalamak: Şimdi beraber bulundukları geceler, birbirini didiklemekle geçiyordu (H. Z. U-şaklıgil). || İncelemek, araştırmak: Meseleyi didiklemek.
+ Didik didik blş. sıf. İyice didiklenmiş olan: Bir tâc-ı nur olan o güzel saç didik didik (Tevfik Fikret). || Didik didik etmek, iyice didiklemek: «tabanlarını didik didik edecek bir falakaya çeker, sonra Fizan’a sürerim» demişti (H.E. Adıvar). [M]
DİDİM i. (fr. didyme). önceleri bir element olarak kabul edilen nadir toprak. (Bazı minerallerde seryum ve lantanum ile birlikte bulunan didim, bir neodim ve praseodim-yum karışımıdır.) [L]