Eskiden aristokratlar

Eskiden aristokratlar şakırtılı zırhlar giyerlerdi. Gü­nümüzde ileri gelenler, esnek ve sentetik doku­malardan oluşmuş yeleklerle korunuyorlar. Ama yumuşak kumaş, nasıl oluyorda çelik darbeleri bi­le etkisiz hale getirebiliyor?

P

olisler sinirli sinirli ayak değiştiriyorlar, fotoğrafçılar parmakları deklanşörde, ttikte bekliyorlar. Meraklı bir seyirci grubu öne geçmeye çalışıyor. Bütün dikkatler, duva­ra dayanmış, elindeki silahla kayıtsızca oynayan beyaz göm­lekli küçük adama yönelmiş. Adam yavaş yavaş silahı karnı­na doğrultuyor ve tetiği çekiyor. Küçük adamın suratı kıpkır­mızı, ama kırmızı kan lekelerinden eser yok, yalnızca kara bir yanık lekesi beyaz gömleğin üzerinde sırıtıyor.

Küçük adam gülüyor, kalabalığın rahat nefes alışı ve do­laşan fısıltı: “Bir daha..” Kameralar tekrar doğruluyor, peş- peşe beş atış sessizliği bozuyor. Silah boşaldığında Rich Davis, kendisini neredeyse yüzüncü kez “vurmuştu”.

Kimdir bu adam? Bir kahraman mı, yoksa insanüstü bir yaratık mı? Gerçek olan, 7.45 gram ağırlığında ve saniyede 500 metreden daha hızlı altı gerçek merminin gömleği delip geçtiği.

Rich Davis’in düğmelerini çözdüğü gömleğinin altından birkaç milimetre kalınlığında bir koruyucu yelek çıkıyor. Po­lisler merakla açılan deliklere bakıyor, elliyor ve birbirlerine itiraf etmek zorunda kalıyorlar: ‘‘Hayret, böyle bir paçavra­nın altı kurşunu yutacağı kimin aklına gelirdi?”

Büyük şehirlerde sokakların karanlığında görev yapan Amerikan polisleri, mafya, uyuşturucu satıcıları ve soygun­cular için her zaman bir av olmuşlardır. Yalnızca 1971 yılın­da, 130 polis devriye gezerken, vurularak öldürülmüştür.

Davis o zamanlar pizza sattığı, daha doğrusu satmaya çalıştığı Detroit’te yaşıyordu. Çünkü her gün dükkânını açar açmaz, yeraltı dünyasının adamlarıyla da savaşı başlıyordu. Dükkânı yağmalanmış, kundaklanmış, kendisi de vurulmuş ve ağır yaralanmıştı. Polis tehdit ediliyor, gözdağı veriliyor­du. Hiçbir “Cop”un (polisler böyle anılıyordu), onun veya başkalarının dükkânları uğruna postu deldirmeye niyeti yok­tu.

Davis polislere kızmak yerine, yeraltı örgütleriyle sava­şan adamlara, özgüvenlerini nasıl kazandırabileceğini düşün­meye başladı. Aklına, askerliği sırasında kullandığı o sevil­meyen, santimetrelerce kalınlıkta seramik levhalardan” ya­pılmış koruyucu yelekler geldi. Yelek, doğru yolda bir adım­dı, ama o koca nesne biraz daha hafifletilebilseydi.

Ağırlığın yanı sıra, eskinin zırhlarından geliştirilmiş b yelekler, merminin yalnızca sekmesini sağlıyor ve etrafı s ken mermilerle cehenneme çeviriyorlardı.

Çarpma anında kırılarak, mermiyi etkisiz hale getiren ramik levhalar tümüyle tehlikesiz de değildi. Vücuda gir parçalar röntgen ışınları tarafından, tıpkı hava gibi, görül mediği için, doktorlar tarafından saptanamıyor ve ameliy gerçekleşemiyordu. Yirminci yüzyılın şövalye zırhı, bu n denlerden ötürü yırtılmaz, aynı zamanda hafif ve elastik b maddeden meydana gelmeliydi. Davis bu maddeyi, gitti gelişen sentetik kumaş piyasasında bulmayı umuyordu Uzun araştırmalardan sonra “kevlar” dikkatini çekti. “ 1965 yılında geliştirilmiş, kimyasal liflerden oluşan ve da> nıklılığıyla kayışlarda sağlamlık için düşünülen bir madde adıydı. Pamukluya benzeyen bu sarı madde, çelikten beş daha dayanıklıydı.

İşte Davis maddeyi bulmuştu, iyice kolalanmış gö yakası kadar esnek ve eski koruyucu yeleklerin yanında kadar hafif! On kevlar tabakasından dikilen bir yelek, eski ramik yeleklerden on kat daha hafifti.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*