GÜNEŞ ETKİNLİĞİ
Güneş’in iç bölümünde oluşan şiddetli magnetik alanlar, ışıkkürenin, renkkürenin ve tacın fiziksel yapısını, topluca “Güneş etkinliği” diye tanımlanan karmaşık ve zamana bağlı bir biçimde etkiler.
Güneş lekeleri, benekler ve püskürtüler. Magnetik alanlar, görülebilen tabakalarda, çaplan 100 000 km’ye ulaşan toroidal (simit yüzeyli) magnetik akı ilmekleri biçiminde ortaya çıkar. Bunlann tşıkküredeki en göze çarpan etkisi, etkin bir bölge oluşturan parlak güneş beneklerini ve koyu güneş lekelerini yaratmalarıdır. Düşünüldüğü gibi, merkezden dışa doğru yönelen şiddetli alanlar taşınımı engelliyorsa ve böylece, ışıkküreye ısı aktanmı sağlayan başat sürecin verimliliğini azaltıyorsa, güneş lekelerinin düşük sıcaklığı ve nispeten karanlık oluşları açıklanabilir. Şiddetli alanlann, benzer koşullar altında nasıl parlak net benekler oluşturduğu henüz anlaşılamamıştır.
İlmek ortaya çıkarken, yatay olarak etkin bir bölge büyür; başlangıçta 5 000 km’den az oİan çapı, 10 gün içinde 100 000 km’yi aşar. Bu hızlı büyüme döneminde, “güneş püskürtüsü” denilen göz alıcı püskürmenin ortaya çıkma olasılığı en yüksektir. Büyük bir püskürtü-nün ayınct özelliği, etkin bir bölgedeki büyücek bir alanın birkaç dakika içinde hızla 5 -10 kat parlaklaşmasıdır; hidrojenin H alfa çizgisi gibi renkkürese! ışınımlarda bu olay görülür. Parlak ışıkkürenin oluşturduğu fon üstündeki bütünleşik beyaz ışıkta, ancak en büyük püskürtüler saptanabilir. Ama püskürmenin en şiddetli ve en göz alıcı etkileri, yukandaki taçta ortaya çıkar. Bu bölgede, lekelerin ve beneklerin yukarısındaki bir dizi magnetik ilmek, X ışını ve morüstü ışınım parlaklığını 100 kat, hattâ daha çok artırabilir. Yüklü parçacıklar hızlanarak göreli enerjilere ulaşırlar ve genellikle güçlü santimetre-dalga yayımı saptanır.
Ayrıca bazı püskürtüler, güçlü metre-dalgalı radyo patlamalan da yaratır ve çoğunlukla, “sprey” diye ad-landınlan büyük miktarda kızgın plazma, 617 km/saniyeyi aşan kaçış hızlanyla Güneş’in çekim alanından kurtularak uzaya fırlar. Bu etkileyici olay, yaklaşık 10^^|ergi bulan bir enerji saldıktan sonra,|henüz pek iyi anlaşılamayan ve günümüzdeki araştırmaların odak noktasını oluşturan bir mekanizmayla, birkaç saati bulan bir sürede daha yavaş olarak yatışır.
Güneş lekeleri genellikle birkaç hafta sürerler; en inatçı büyük lekelerin ömrü 2-3 aydır. Benekler, biraz daha uzun süre, etkin bir bölgeyi işaretlemeyi sürdürürler. Sonunda, ışıkküre yakınındaki rastgele taşınım hareketlerinin, magnetik ilmeği kopararak daha küçük öğelere ayırdığı ve yüzeye dağıttığı görülür.
Etkin bölgelerin uzağında, şiddeti yaklaşık aynı {1 000-2 000 gauss arası) olan daha dar alanlar ölçülür; ama bunlar, yukarda değinilen süperbulgurcuklu taşı-
nım hücrelerinin kenarlarıyla çakışan çokgen bir ağla sınırlıdır.
ilmekler, fışkırmalar ve taç delikleri. Işıkkürenin yukarısında, etkin bir bölgenin üstündeki magnetik alanlar, renkkürede ve taçta sıcaklık ve yoğunluk dağılımına yaptıklan etki nedeniyle görülebilir. Bu bölgede, X ışınlarında ve morüstü ışıkta gözlenen belirgin ilmek biçiminde yapılar, alan çizgilerinin bir leke üstünde 100
000 km ya da daha çok yükseldiklerini ve sonra, genel-, likle aynı geniş etkinlik alanı içinde yeniden ışıkküreyle bağlantı kurduklannı gösterir. Tacın öbür bölgelerinde, nispeten soğuk (tacın 1-3 milyon K olan sıcaklığına oranla 10 000 K) yoğuşuk plazmadan oluşan ve “fışkırma” diye adlandırılan dev boyutlu tabakalar, 200 000 km’yi bulan yüksekliklere çıkar.
“Taç delikleri” diye adlandınlan büyük alanlarda, taç yayımı önemli ölçüde azalır; bu da milyon derecelik plazmanın düşük yoğunlukta bulunduğunu gösterir. Araştırmalann ortaya koyduğuna göre, bu bölgelerde alan çizgileri, merkezden dışa doğru sürer ve ilmeklerde ya da fışkırmalarda olduğu gibi kapalı yapılar oluşturmaz. Kızgın tacın, ondan sonra, gezegenlerarası uzaya daha kolay akabildiğin! ve taç gereci açığına neden olduğunu, modeller üstünde yapılan çalışmalar göstermektedir. Kapalı alanlı etkin bölgelerin hiç gözlenmediği güneş kutuplarında, böyle deliklere özellikle sık rastlanır.
Güneş etkinliği çevrimi. Güneş etkinliği, yaklaşık 22 yıl süren bir çevrim sergiler; bu çevrimin en kolay gözlenen özelliği, güneş lekelerinin sayısında yaklaşık 11 yılda bir ortaya çıkan değişmedir. Yeni bir çevrimin başlangıcında, ilk gruplar, 35 – 40 dereceler arasındaki enlemlerde ortaya çıkar; bunların kutup özellikleri, bir önceki çevrimde ilgili yarıkürede bulunan son grupların kutup özelliklerine karşıttır. Dolayısıyla, belli bîr güneş lekesi sayısına ve belli bir kutupsallığa geri dönülmesi için, arka arkaya iki 11 yıllık çevrim gereklidir. Daha gelip geçici, lekesiz magnetik bölgelere, atmosfer akımlarına ve tacın daha parlak bölümlerine ilişkin gözlemler, bu kalıbı daha da karmaşıklaştırır; bütün bunların çevrimsel kalıplan, 22 yıllık çevrimlerin gerçekte çakı-şabileceğini düşündürmektedir. Kuramcılar, Güneş’in taşınım kuşağındaki kutupların yakınında oluşan ve ekvator yönünde hareket eden girdaplann, çevrimlere temel oluşturabileceğini ileri sürmüşlerdir.
XIX. yy’ı da kapsayan uzunca bir süredir, 22 yıllık çevrim oldukça düzenli görünmektedir; tarihsel verilerin ortaya koyduğuna göre, “Maunder Minimumu” adı verilen yaklaşık 1640 – 1710 yılları arasındaki dönemde, hemen hiç leke görülmemiştir. Ne var ki, 680 milyon yıl öncesinden kaldığı belirlenen Avustralya göl tabanı çökeltilerinde araştırma yapan bilim adamlan, güneş lekesi çevrimlerinin hiç aksamasız 19 000 yıl sürdüğü bir dönemle ilgili bulgular elde etmişlerdir. Bundan anlaşıldığına göre, Maunder Minimumu gibi dönemler, henüz açıklanamamış anormalliklerden başka şey değildir.
Güneş etkinliğindeki uzun dönemli düzensizlikler, uygulamada ilgi çekici olaylardır; çünkü Güneş’ten kaynaklanan yüklü parçacık akılannı ve morüstü ışınımı, doğrudan doğruya, etkin bölgeler, püskürtüler ve taç delikleri aracılığıyla güneş etkinliği düzeyi denetler. Bu yayımlarda oluşan değişmelerin, üst atmosferi etkilediği bilinmektedir ve iklim üstünde de önemli etkileri olabileceği düşünülmektedir.
YENİ GELİŞMELER
Güneş’in hâlâ çözülememiş birçok gizi vardır. Sözgelimi, güneş enejisinin en büyük kaynağı olduğu düşünü-
GÜNEŞ ETKİNLİĞİ
18
Ağu