İNANMAMAKTAN BÜYÜK İŞKENCE VAR MI?

İNANMAMAKTAN BÜYÜK İŞKENCE VAR MI?
İnsanoğlu ister kabul etsin, ister inkâr etsin, kendisini kuşatan fıtrî ortamın dışına çıkamaz; İlahî kanunların hükmünden sıyrılamaz. Hiçbir şeyin, Yaratıcı’nın izin ve iradesi dışında varlık ve hayat sahibi olması mümkün değildir.

Bu yüzden ‘insanlık tarihi’ boyunca, ‘inkârcılar’ın yaptıkları sadece boşa kürek çekmek olmuştur. O kadar ki, gün ışığından kaçan yarasalar gibi, onlar hakikat güneşinden kaçtıkça, kaçtıkları kuvvetin hükümranlığının ispatına malzeme olmuşlardır. İnkârlarını ispatlamak için sarıldıkları her sebep, kullandıkları her malzeme Allah’ı haykırmıştır.

İnkârcıların, inkârları çeşitli şekillerde ortaya çıksa bile, temelde bir tek noktada birleşirler: Yaratılmışları, Yara-tan’dan ayrı düşünmek…

Bu düşünce, Cenab-ı Hakk’ın kâinata koyduğu eşsiz ve şaşmaz düzen karşısında gözlerin kamaşmasından, akılların durmasından kaynaklanmaktadır. Olayların, sebeplerin arkasındaki asıl müessir güç olan Cenab-ı Hakk’ın gücü farkedilmemektedir. Aslında, sıhhatli düşünen bir kafa ve

pürüzsüz bir mantık sahibi için en basit bir varlığa ibret nazarıyla bir defa bakmak yeterlidir. Hal böyle iken, hücreden insana; atom içindeki mikro âlemden dünyaya, güneş sistemine, galâksilere, hasılı feza boşluğunda korkunç bir hızla ilerleyen bütün sistemlere kadar her şeyde tecellî eden ilâhî gücü görememek ne büyük nasipsizlik!..

Üstelik; prensipleri “tartışılmaz doğru” kabul edilen ilimlerin ancak bugün tespit edebildiği gerçekleri asırlar önce tesbit eden ilâhî kitaba, Kur’ân’a rağmen!..

“Küfredenler görmediler mi ki, önceleri gökler ile yer bir idi (bitişik). Biz ayırdık onlan ve her canlı şeyi sudan yarattık. İnanmıyorlar mı”9.

Ayette geçen “Ratk” kelimesinin filolojik karşılığı; bitişmek, birbirine yapışık olmaktır. “Biz onları ayırdık” cümlesi de “Feteknâ” tabiriyle ifade ediliyor. Ayrılan parçalar, kütle halinde birleşerek nebulaları, galâksileri, yıldız ları ve bizim güneş manzumemizi meydana getirmişlerdir.

“Yaratmak bakımından sizi mi yaratmak zordur, yoksa göğü mü? (Allah) sema’nın (kubbesini) yükseklere kaldırdı; sonra onu mükemmelleştirdi”

Ve kâinat her an genişlemektedir: “Göğü, biz kendi ellerimizle yaptık. Ve onu biz genişletiyoruz”11 .

Onbeş asır evvel ilan edilen bu gerçeklere, müsbet ilimler ancak yüzyıllar sonra ulaşabildi.

gerekir. Atom, içi boş bir küre olsaydı, bu küreyi doldurmak için, içine 1 milyar tane milyar elektron koymak gerekecekti. Son derece küçük olan elektronun ağırlığı da,atomun toplam ağırlığı yanında akıl almaz bir küçüklüktedir. Bir mukayese imkânı vermesi için şöyle bir oranlama yapılabilir: Beş gramlık bir ağırlığın, dünyanın ağırlığına oranı ne ise, elektronun ağırlığının bir grama oranı da odur.

Bu bilgiler, atom hakkında bilinenler yanında elbette çok cüzîdir. Nitekim, çekirdek fizikçileri her gün yeni bilgiler keşfetmeye devam ediyorlar. Fakat, Cenâb-ı Hakk’m gücünü, ilmini, sanatını gösteren bunca delile rağmen, bugün bile hâlâ Mi’rac hâdisesine inanmayan, inanamayan “pozitif ilimler” bilginlerinin akıllarına şaşmamak mümkün mü?..

Halbuki, Cenâb-ı Hakk’ın, âlemleri şerefine yarattığı peygamberini yedi kat gökleri aşırıp huzuruna kabul ederek O’nunla sohbet etmesi kadar doğal ne olabilir?

O Allah ki. peygamberi vasıtasıyla insanlığa hayat olarak sunduğu Kitab-ı Kerim’inde, insanlığın ancak bugünlerde el yordamıyla farkedebildiği gerçekleri onbeş asır evvel mucizevî bir çarpıcılıkla iz’anlara sunuyordu: “Senin Rabb’inin ilminden yerde ve gökte zerre kadar birşey kaybolmaz; o zerreden daha küçük ve daha büyük bir şey yoktur ki, Kitab-ı Mübin’de bulunmasın”12. Bu âyette atomun parçalanacağına dair işaret vardır. 19. asra kadar ‘zerre’ denilen atomun parçalanamaya-cağı sanılıyordu. Bugün ise atomu parçalamak mümkün oldu. Atomun parçalanması, yaşadığımız çağa bazıları tarafından ‘atom çağı’ adının verilmesine vesile oldu. Ayetteki “esğaru” kelimesi; ‘zerreden daha küçük’ anlamındadır ve bu anlam içinde, zerre daha da küçük olabilir, yani parçalanabilir işareti vardır…

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*