5- İslâm dini, hak dinlerin en sonu ve en olgunudur. Bu kutsal din yalnız bir millete ve bir zamana özgü değildir. Bütün insanlara kıyamete kadar gerekli olan Allah’ın tabii dinidir. İnsanların yaratılışlarına ve yaşayışlarına tamamiyle uygundur. Bu yüce din, bir kurtuluş ve selâmete eriş yoludur bir mutluluk kaynağıdır. Allah Tealâ’nın razı olduğu dindir. Cenab-ı Hak buyurmuştur :
“Allah katında din İslâm’dır.” (Al-i İmran: 19)
6- İslâmiyetin ortaya çıkışından önce, bütün yeryüzü din bakımından cehalet karanlığı içinde kalmıştı. Hak dinler, sönmüş, İlâhî ilim ve irfan güneşi batmış, ufukları karanlıklar kaplamıştı. İnsanlar yalnız kendi hırsları uğrunda çalışıyor, çırpınıyor ve çarpışıyordu. Birbirlerini esir ediyorlardı. Arab yarımadasının halkı ise, büsbütün cehalet içinde kalmıştı. İnsanlar kendi elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. Bu davranışları onları utandırmıyordu. Kız çocukları canlı olarak toprağa gömülüyorlardı. Bundan da hiç bir üzüntü duymuyorlardı. Bayağılık içinde başka milletlerin hâkimiyeti altında yaşıyorlardı ve bundan da bir tasaları yoktu. Netice olarak güzel inançtan, iyi ahlâkdan, yararlı işlerden ve yüce duygulardan hiçbir eser kalmamıştı.
Fakat İslam güneşi doğmaya başlayınca, yeryüzünün birçok yerleri hemen aydınlanmaya başladı. İnsanlık âlemi hakdan, adaletten, eşitlikten ve kardeşlikten haberdar oldu. Putlara tapan, insanların ayaklarına kapanan başlar, yalnız noksanlıklardan beri olan bir Allah’a secde etmeye başladı. Ruhlar yükseldi, diller yüce Allah’ı anmakla bezendi. Gözler, büyük yaratıcımızın güzel eserlerini seyretmekten meydana gelen uyanıklık nurları içinde kaldı.
Sonuç olarak, İslâm dini sayesinde gerçek bir medeniyet, sağduyulu insaniyet, yararlı bir ilerleme ve çok mutlu bir devrim oldu. İnsanlık âlemi bu mukaddes dine sarıldıkça şüphesiz daima yükselecektir.
İslâm Dininin Genelliği ve Mutlu Sonuçları
12
Nis