Geçmişte zaman zaman “siyah inci” veya “Müslümanların şarabı” olarak nitelendirilen kahvenin macerası hakkında birçok araştırma yapılmasına rağmen kesin bir sonuca ulaşılamamış. Ancak gerek Doğu gerekse Batı kaynaklarının birleştiği ortak rivayet, kahveyi ilk bulan kişinin Şazilli adında bir Arap şeyhi olduğu. Bazı söylentilere göre Şazilli bir tarikat ve şeyhinin adı da Ömer. Kaynaklara göre keçi ve deve sürülerinin çobanları, güttükleri hayvanların garip bir ağacın meyvelerini yedikten sonra, fazla canlılık gösterdiklerini hatta keçilerin mehtapta dans ettiklerini görmüşler. Durumu dervişlere anlatmışlar. Ünlü bir derviş olan Şazilli gösterilen ağacın meyvelerini kaynatarak içmiş ve kendisi de aynı canlılığı hissetmiş. Böylece kahvenin meziyetlerini keşfetmiş. Kahve çekirdekleri yalnızca içilerek de kullanılmamış. Araplar uzun yıllar boyunca kahve çekirdeğini öğüterek hamurla karıştırmış ve çekirdeği ekmek yaparak değerlendirmiş. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Türkiye’ye gelen kahvenin Avrupa ile tanışmasının öyküsü de oldukça ilginç. Viyana kuşatması sırasında Türkler çok sevdikleri kahveyi yalnızca özel birliklere içirilmek üzere yanlarında götürmüşler. Viyana kuşatmasının başarısız olmasının ardından geri çekilen Türk birliklerinin konakladığı yerleri ele geçirmeye başlayan Avusturyalı askerler çuvallara doldurulmuş kahveleri bulmuş. Ancak Viyanalılar kahve çekirdeklerini barut sanarak yakmaya çalışmışlar. Suriyeli bir tüccar ise çuvallardaki maddenin kahve olduğunu söylemiş ve nasıl içildiğini anlatmış. İşte Avrupa kahve ile böyle tanışmış.
Kahve | Kahvenin Buluşu
28
Kas