Genel

Kalp Pili

Böyle durumlarda kalp pili normal ileti başlayana değin geçici olarak ya da kalp blokunu önlemek amacıyla sürekli kullanılabilir.
Geçici uygulamada, ince tellere bağlı minyatür bir elektrot, genellikle koldaki bir toplardamardan sokularak kalbe kadar ilerletilir. Cihazın elektrik üreteci olan bölümü vücudun dışında bırakılır ve kalp vurumlan-mn düzenle sürmesini sağlar. Sürekli uygulamada, elektrot toplardamar yoluyla kalbe sokulur ya da ameliyatla kalp yüzeyine yerleştirilir. Elektrot genellikle sağ karıncıkta, elektrik üreteci sıklıkla köprücük kemiğinin altında deri altındadır.
Eşzamanlamasız ya da sabit olarak bilinen ilk kalp pilleri kalbin doğal ritmini baskılayarak düzenli uyanlar üretirdi. Ritimleri üretim sırasında ya da pili takan hekim tarafından düzenlenir, ayarlandıktan sonra düzenli aralıklarla elektriksel uyanlar üretmeyi sürdürürlerdi. Bu pillerin çoğu dakikada 70-75 vuruma ayarlanmıştı. Son yıllarda yapılan eşzamanlı piller yalnız normal kalp vurumu kesildiği zaman kalp kasılmalannı uyarır. Bu tür pillerin çoğu, normal kalp atım hızı dakikada 68-72’nin altına düştüğü zaman uyarı verecek biçimde düzenlenmiştir ve kulakçıktan kaynaklanan uyanlan saptayan duyarlı bir elektrot taşır.
Kalp pili yerine yerleştirildikten sonra elektrot ve tellerinin sık sık muayene edilmesi gerekmez. Deri altına yerleştirilen üretecin güç kaynağı düzenli aralıklarla, genellikle dört beş yılda bir değiştirilir. Kalp pillerinin çoğunda güç kaynağı olarak pil kullanılır; plütonyum-238 gibi radyoaktif izotoplann da kullanıldığı üreteçler üzerine araştırmalar yapılmaktadır.
kalp sesi, kalbin çalışırken çıkardığı ses. Normal olarak stetoskopla dinlendiğinde duyulan iki ayrı sesten birincisi yumuşak ve biraz uzun, İkincisi ise keskindir. Kulakçık ve kanmakların arasındaki kapakçıklara kapanmasıyla oluşan birinci ses kanncık kasılmasının (sistol) başında duyulurken, ikinci sese aort ve akciğer kapakçıklarının sistol sonunda kapanması neden olur. Ka-nncığın gevşemesi (diyastol) sırasında erken dönemde ortaya çıkan ve kanncık duvannın titreşimleriyle oluştuğu düşünülen üçüncü ses yumuşak ve hafiftir; kimi zaman sağlıklı kalplerde de duyulabilir. Dördüncü ses ise diyastol sırasında oluşur, ama normal durumlarda duyulmaz. Kulakçık kasılması ile kanncığa boşalan kanın kalp duvarına çarpması sonucu oluştuğu düşünülen bu ses ancak fonokardiyografiyle saptanabilir. Kalp sesinin artması ya da azalması, seslerin zamanlamasındaki değişiklikler gibi normalden sapmalar, kalp hastalıklannm araş-tınlmasında ve hastalıklara tanı koymada çok önemlidir.
kalp ve damar hastalıkları, kalp ve damarlann yapı ve işlevlerinin doğuştan gelen ya da sonradan oluşan bir bozukluk nedeniyle etkilenmesiyle ortaya çıkan hastalıkların ortak adı. Yaşamın sürmesi için kalbin işlev görmesi zorunlu olduğundan, kalp durması yüzyıllardır ölümle eşanlamlı tutulmuştur. Eski Yunanlı hekim Hippo-krates IÖ 5. yüzyılda, günümüzde kalp kriziyle bağdaştırılan ani ölümü tammladıy-sa da, kalp hastalığının ayrı bir olgu olarak kabul edilmesi 17. yüzyılda otopsi incelemelerinin yapılmaya başlamasıyla mümkün oldu. 20. yüzyılın başlannda atardamar kan basıncının ölçülmesi ve X ışınlan gibi tanı koymaya yardımcı olan çeşitli yöntemlerin geliştirilmesi birçok kalp ve damar hastalığına aymcı tanı konmasını sağladı. Günümüzde belirli bir toplulukta kalp ve damar hastalıklannm görülme sıklığı ve görülen
hastalığın türü iklim koşullarından beslenme alışkanlıklarına ve sosyoekonomik koşullara kadar birçok etkene bağlıdır. Örneğin ABD ve İngiltere gibi ileri ölçüde sanayileşmiş ülkelerde damar sertliği ve buna bağlı kalp hastalıklan (örn. miyokart enfarktüsü) azgelişmiş ülkelere oranla daha sık görülür.
Doğuştan gelen yapı ve işlev bozukluklan çok sık rastlanmasa da, kalp ve büyük damarlan etkileyerek doğumdan hemen sonra, kimi zaman da yaşam boyu çok önemli dolaşım sorunlarına yol açar. Bu durumun nedeni genellikle annenin gebeliğin ilk aylannda geçirdiği bir enfeksiyon ya da kromozom bozukluğudur. Dölütte solunum, etene (plasenta) aracılığıyla annenin dolaşımından gaz alışverişi yoluyla gerçekleştiğinden, doğuştan bozukluklann doğumdan önce fazla etkisi olmayabilir. Ancak, -bozukluk doğumdan sonra dokulara oksijen gitmesini engellediğinden sakatlık ya da ölüme yol açabilir. Bebeklerde en sık görülen doğuştan bozukluklar, oksij enlenmiş kanın sol kalpten sağ kalbe, oradan da akciğerlere geri dönmesine neden olan geçişlerdir (şant). Oksij enlenmiş kan ile kirli kanın karışmasına neden olan yapı bozuklukları daha ağır tabloların ortaya çıkmasına yol açar. Dokuların yeterince oksijen alamaması derinin mavi renk almasına (siya-noz), büyüme ve gelişme geriliğine neden olur. Ender görülen ve mavi bebek hastalığı olarak da bilinen Fallot tetralojisinde kann-cık orta bölme açıklığı, akciğer kapakçığı darlığı ile sağ kanncıkta büyüme görülür; ayrıca, aort sağa kayarak kalbin iki yarısından da kan alabilecek pozisyona gelmiştir. Öbür doğuştan bozukluklar arasında aort ve akciğer atardamarının birbiriyle yer değiştirmesi, duktus arteriozus açıklığı ve aort yayı darlığı sayılabilir. Bu bozukluklann tümü dolaşım yetmezliğine yol açarsa da, hemen hepsi modern kalp cerrahisi yöntemleriyle doğumdan hemen sonra ya da çocukluk çağında düzeltilerek tedavi edilebilir.
Sonradan gelişen kalp ve damar hastalık-lannın en sık rastlananlanndan biri koroner atardamar hastalıklandır. Koroner atardamarların sıklıkla damar sertliği nedeniyle daralması ya da tıkanması kalp dokusunun yeterince beslenememesine neden olur. Beslenme bozukluğu, ağırlığına göre şiddetli göğüs ağrılan ve spazmlara (anjina pekto-ris) ya da miyokardın bir bölümünde doku ölümüne (miyokart enfarktüsü) yol açar. Yüksek tansiyonla da yakından ilişkili olan koroner atardamar hastalıklan tedavi edilmezse ritim bozukluklan ve ani ölümle sonlanabilir.
Enfeksiyon hastalıkları da dolaşım sisteminde çeşitli bozukluklara yol açabilir. Bunların başında A grubu hemolitik streptokok türü bakterilerin yol açtığı ateşli romatizma gelir. Hastalık bakterilerin boğazda yerleşmesiyle başlarsa da kalbin içini döşeyen zarda (endokart), kalp kasında (miyokart), çevresini saran zarda (perikart) ve kapakçıklarda iltihaplanmaya neden olur. Bu bölgelerde bakteri, mantar ya da virüs kökenli başka iltihaplanmalar da oluşabilir. Frenginin geç dönemlerinde de kalpte, özellikle aort kapakçığında ve aortta yapı bozukluklan görülür.
Kalpteki ileti sisteminin herhangi bir nedenle bozulması aritmilerin ortaya çıkmasına neden olur. Başlıca ritim bozukluklan taşikardi, bradikardi ile kulakçık ve karıncık fibrilasyonlandır. Kulakçıklar ile kann-cıklar arasındaki iletinin belirli bir noktada tam olarak kesilmesi ise kalp blokuna yol açar. Kalbi etkileyen bütün yapı ve işlev bozukluklannın sonucunda kalp yetmezliği gelişebilir.
1 Kalpa-sutra
Öteki damar hastalıkları arasında arterit, tromboflebit, atardamar-toplardamar fistül-leri, Buerger hastalığı, anevrizmalar, trom-bozlar ve damar sertliği sayılabilir. Yüksek tansiyon çok çeşitli etkenlere bağlı olsa, vücuttaki bütün organ ve dokulan etkilese de öncelikle bir dolaşım bozukluğu sayılmalıdır.
Kalp ve damar hastalıkları kan dolaşımını etkilediği için vücuttaki bütün dokularda bozukluklara neden olabilir. Bununla birlikte en sık rastlanan belirtiler koroner hastalıklanndaki ağrı, kalp yetmezliğindeki kalp büyümesi, dokularda su tutulması (ödem), toplardamarlarda dolgunluk, karaciğerde büyüme ve yüksek tansiyon, damar tıkanmalannda tıkanan damann beslediği bölgede solukluk, soğuma ve beslenme bozukluklan ile akciğerleri de etkileyen hastalıklarda görülen soluk darlığıdır.
Kalp ve damar hastalıklarında tanı öncelikle fizik muayene ile konursa da elektrokardiyografi, anjiyografi, X ışınlan gibi yardımcı yöntemlerden de büyük ölçüde yararlanılır. Tedavide kullanılan ilaçlardan bazı-lan koroner damar genişleticileri, tansiyon düşürücü ilaçlar, idrar söktürücüler, ağn kesiciler ve pıhtılaşmayı önleyen ilaçlardır. İlaçla tedavinin yetersiz kaldığı ya da yararlı olmadığı bazı durumlarda ameliyata başvurulur.
kalp yetmezliği, sağ ya da sol kalbin, kimi zaman da ikisinin birden vücudun gereksinimini karşılayacak miktarda kanı pompalaya-maması. Başlıca nedenleri arasında kor pulmonale(*), yüksek tansiyon, koroner damar sertleşmesi ve ateşli romatizma sayılabilir.
Sol kalp yetmezliğinde soluk darlığı, yatarken soluk alıp vermede güçlük ve akciğer toplardamannda kan basıncında artma; sağ kalp yetmezliğinde ise karaciğer büyümesi ve bacaklarda sıvı toplanması (ödem) görülür. Yetmezlik her iki karıncıkta da varsa kalpte büyüme ve ritim bozukluğu ortaya çıkar.
Tedavide hastanın dinlenmesi ve kendisini zorlayacak hareketlerden kaçınması gerekir. Kalp kasını güçlendirmek amacıyla dijitalin kullanılır. Sıvı toplanmasım önlemek için tuz aliminin kısıtlanması, sıvı atılımının artınlması gerekir. Ayrıca yetmezliğin altında yatan neden ortadan kaldı-nlmahdır. Ayrıca bak. kalp bloku; miyokart enfarktüsü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir