KAVGALARIN MENŞEİ

KAVGALARIN MENŞEİ
İnsanoğlunun tabiat sahnesine çıkışından zamanımıza kadar birçok müesseseleri oluşturduğu ve geliştirdiği muhakkaktır. Fertler içtimâî, iktisâdî, hukukî, ahlâkî…. meselelerini veya müesseselerini devletlerin şahsında temsil etmeğe başlamasından sonra varlıklarını devlet olarak sürdürmeyi esas kabul etmişlerdir.

Her millet ebedilik fikrini fertlerine aşılamayı başlıca vazife telâkki etmiştir. Toplumları ayakta tutan en kuvvetli âmil inançlarıdır. Gerek maddede, gerekse mânâda top-lumlarda görülen sanat, kültür, teknik v.s. gibi oluşlar, akidelerinin eseridir. Devletler, ideoloji haline getirdikleri inançlarını yaymak ve ayakta tutmak için, her devirde hayatlarını ortaya koymuşlardır. Tarihte, sebepleri çeşitli faktörlerle izah edilmeğe çalışılan harplerin temelinde bu inançlar yatmaktadır. Ehl-i Salîb’in zaman zaman İslâm’a karşı tertipledikleri Haçlı Seferleri bu düşüncenin tezahüründen başka birşey değildir. Çanakkale’yi geçmek için Ehl-i Salîb’ i temsilen Fransız ve İngilizlerin bir araya gelmesi aynı düşüncenin neticesidir.

O halde harplerde çarpışan milletler, kullandıkları kılıçları, kalkanları, topları, tüfekleri ile inançlarının sözcülüğünü yapmaktadırlar. Harp meydanlarında düşmana ‘iman dolu göğsüyle serhat’ olan bu milletin sırtını yere getirmek mümkün olmamıştır; olmayacaktır da. Çünkü inancı için cephede şehit olmak Peygamberlik makamından sonra en büyük makamdır. Şehit ise Allah’ın müjdelediği ölümsüzlük sırrına eren mü’mindir. Ölmek için ölüme koşan insan veya milletin, harbden alacağı netice ile ölümden kaçan milletin elde edeceği netice bir değildir.

Nitekim Çanakkale’de en iptidâi silahlarla mücadele veren Mehmetçik’in, teknolojik açıdan en mükemmel silahlarla donanmış milletlere Çanakkale’yi mezar yaparak Boğazı kan seli haline dönüştürüp düşmanı geri püskürtmesi bunun en açık delilidir.

Son Afganistan olayları da bu vadide verilmesi gereken çok mükemmel misallerle doludur. Cebren ve hile ile senelerden beri Afganistan’ı işgal etmek için gayret etmekte olan Rus ordusu, eğer AfganlIların uğradığı zulme aynı şartlar içerisinde sadece yirmidört saat kalmış olsaydı, işi çoktan bitmiş olurdu. Ve yine Afganlılar, Rus ordusunun sahip olduğu imkânlara sadece yirmidört saat kavuşmuş olsalardı, insan kanı emmeyi hüner haline getirmiş o canavar sürüsünün işi yine çoktan bitmiş olacaktı.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, bugün dünyada çeşitli maskelerle sürdürülen mücadele, gönüllerde saklanan inançların mücadelesidir. Bu yolda zafer ise kalpteki o akideyi temsil edebilme ile orantılıdır. •

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*