Lingnet, Simon-Nicolas-Henri

Lingnet, Simon-Nicolas-Henri

 

(d. 14Temmuz 1736, Reims – ö. 27 Haziran 1794, Paris, Fransa), aykırı görüşleri yüzünden sürgün edilen, hapse atılan ve sonunda giyotinde can veren Fransız gazeteci ve avukat.
Collège de Beauvais’ye giden Linguet 1751’de okulun en büyük üç ödülünü kazandı. Başlangıçta “filozoflar” çevresine kabul edildiyse de kısa süre sonra karşı safa geçti, çağdaş ve ileri sayılan ne varsa hepsine saldırmaya başladı. İlk yapıtlarından Histoire du siècle. d’Alexandre le Grand”da (1762; Büyük İskender Çağının Tarihi) Neron’un İskender’den çok daha az insanın ölümüne yol açtığım savundu. Le Fanatisme des philosophes’da (1764; Filo-
zoflann Bağnazlığı) ise Aydınlanma düşüncesinin en yaygın öğretilerine şiddetle saldırdı.
1764’te Paris Parlement’ma (Yüksek Mahkeme) avukat olarak kabul edilen Linguet’ nin hukukçu olarak en önemli yapıtı, alacaklılarını dolandırmaya çalışmakla suçlanan Comte de Morangiès’yi savunduğu 1772 tarihli Mémoire’di (Dilekçe). Ama başka avukatlara yönelttiği saldırılar, 1775’te barodan çıkarılmasına yol açtı. Bunun üzerine yurtdışına çıktı. İsviçre, Holland ve İngiltere’de dolaştı; ardından Annales politiques, civiles et littéraires du XVIII’ siècle’ï (1777-92) çıkarmaya başladı. Fransa’ya dönüşünden kısa süre sonra, Duc de Duras’ya karşı bir saldın başlattı ve Bastil-le’de hapsedildi (1780-82). Serbest bırakılınca, İngiltere’ye dönerek Mémoires sur la Bastille’i (1783; Bastille Anılan) yayımladı. Oradan Brüksel’e geçen Linguet, Kutsal Roma Germen imparatoru II. Joseph’ten soyluluk unvanı ve 1.000 düka altını aldı. Ama 1789’da Joseph yönetimine karşı ayaklanan Belçikahlan destekledi.
Fransız Devrimi sırasında kaleme aldığı parlak dilekçeler arasında 1791’de San Domingo sakinlerini “beyaz tiranlar”a karşı savunmak amacıyla Kurucu Meclis’e sunduğu başvuru da vardı. 1792’de Ville d’Avray yakınlarındaki Mames’a çekildi. Burada tutuklanan Linguet “Viyana ve Londra’daki despotlara yaltaklandığı” gerekçesiyle Paris’te ölüme mahkûm edildi.
Öteki önemli eserleri arasında Montesqui-eu’ye saldırdığı Théorie des lois civiles (1767; Yurttaşlık Yasası Kuramı), Histoire impartiale des Jésuites (1768; Cizvitlerin Yansız Tarihi) ve Histoire des révolutions de l’empire romain (2. bas. 1766-68; Roma İmparatorluğu’nda Devrimlerin Tarihi) sayılabilir.
linguistik bak. dilbilim
linguistik felsefe, İngiltere’de Cambridge Ünıversitesi’nde gelişen analitik felsefe akımının Oxford Üniversitesi’ndeki devamına verilen ad. Ayrıca bak. analitik felsefe.
Lingulida, Brachiopoda filumundan, yaşayan türlerinin yanı sıra fosil örnekleriyle de tanınan omurgasız takımı. En eski fosillere Kambriyen Dönem (y. 570-500 milyon önce) kayaçlannda rastlanmakla birlikte Pre-
Ungulida takımından bir omurgasız
British Museum of Natural History; fotoğraf. Imrtor
kambriyen Zamanda (y. 4 milyar-570 milyon yıl önce) ortaya çıktıklan sanılmaktadır. Kitinli kabuklan Inarticulata sınıfının öbür üyelerindeki gibi eklemsizdir. Varlığını sürdüren cinslerinden Lingula deniz suyundan çok, öbür canlılar için genellikle uygun bir ortam olmayan oksijeni az, çamurlu ve acı sularda yaşar. Bu cinse benzeyen Lingulella cinsinin fosillerine Kambriyen Dönem kayaçlannda rastlanır. Damla biçimindeki kabuğuyla öbür takım üyelerinden ayrılan bu cins üyeleri Kambriyen Dönemin sonlarında yaşamıştır. Kam-
briyen Dönem Brachiopoda faunası içinde önemli bir yeri olan Lingulida takımı kılavuz fosil olarak pek işlevsel değilse de yaşadıklan çevre koşullan hakkında bilgj edinilmesini sağlar.
link trainer, yerde pilot eğitimine yönelik olarak gerçek bir pilot kabinindeki bütün aygıt ve denetim sistemleriyle donatılmış eğitim aracı. Bir tür pilot kabini biçiminde olan link trainer, uçağı yönetmek için verilen komutlara, uçmakta olan gerçek bir uçağın vereceği karşılıktan verir. Uçuş benzetim aygıtımn(*) geliştirilmiş ilk etkili örneğidir.
Linked Ring, 1892’de kurulmuş İngiliz fotoğrafçılar birliği. Fotoğrafın bir sanat olduğu görüşünü yerleştirmeyi amaçlayan ilk topluluklardan biridir. Kuruculan arasında Henry Peach Robinson(*) gibi önemli adlar vardır.
Linked Ring, yıllık sergilerine salon adını veriyordu; resim dünyasından alınmış olan bu terim aiynı zamanda topluluğun sanatsal amacını da ortaya koyuyordu. Topluluk üyeleri, fotoğrafın, olanaldan içindeki en yüksek sanatsal biçimine ulaşmasına katkısı olmadığım düşündükleri yapıtların sergilenmesine karşı çıkıyorlardı. Fotoğraflann ser-
g’leniş biçimine de yenilikler getirmişlerdi, zamana değin yapıldığı gibi tavandan yere kadar bütün duvar yüzeyini fotoğraflarla doldurmak yerine, yapıtlarını göz hizasında sergiliyor, galerilerini çiçeklerle bezeyip duvarlan, bazen de resim çerçevelerini pastel renkli desenlerle süslüyorlardı. Bu bilinçli sanatsal tutum sonradan Avrupa’da çeşitU topluluklarca benimsenmiş, ABD’de de Photo-Secession Grubu(*) aynı görüşleri savunmuştur.
Linklater, Eric (Robert) (d. 8 Mart 1899, Dounby, Orkney Adalan – ö. 7 Kasım 1974, Aberdeen, İskoçya), İskoçyalı romancı, şair ve tarih yazan.
Aberdeen Üniversitesi’nde başladığı tıp öğrenimini yanda bırakarak İngiliz edebiyatı bölümüne geçti. I. Dünya Savaşı sırasmda cephede yaralandı. Savaştan sonra gazeteciliğe başlayarak The Tunes of India adlı gazetede yönetmen yardımcısı (1925-27) oldu. Aberdeen Üıiiversitesi’nde İngiliz edebiyatı dersleri verdi. 1928-30 arasında İngiliz Uluslar Topluluğu Bursu’yla ABD’ ye gitti. Döndükten sonra Juan in America (1931; Juan Amerika’da) adlı romanım yayımladı. II. Dünya Savaşı sırasında Orkney Kalesi’nin komutanlığını yaptı ve Savaş Bakanhğı’nda çalıştı. Savaştan sonra Aberdeen Üniversitesi’nin rektörü oldu (1945-48).
Linklater’ın ilk romanlan arasında White-Maa’s Saga (1929; Beyaz Maa’mn Sağası), The Men of Ness (1932; Ness’in Adamları) ve Magnus Merriman (1934) vardır. Üretken bir yazar olan Linklater’ın 30. kitabı The Voyage of the Challenger (1972; Chal-lenger’m Yolculuğu), “Challenger” gemisinin 1872-76 arasındaki keşif gezisinin belgesel öyküsüdür ve ilk yapıdannm coşkusuyla doludur. Linklater’m üç ciltlik otobiyografisi The Man on My Back (1941; Sırtımdaki Adam), A Year of Space (1953; Uzayda Bir Yıl) ve Fanfarefor a Tin Hat (1970; Miğfer Şenliği) başlıklarını taşır.
Linköping, İsveç’in güneydoğu kesiminde, Östergötland ilinin (lan) merkezi kent. Stâng Irmağı kıyısında, ırmağın Rox Gölüne döküldüğü yerin yakınlarında yer alır. Kentin kurulu olduğu alan, Tunç Çağından beri yerleşime sahne olmuştur. Ortaçağda ticari önem kazanan kent, Uppsala ve Lund’dan sonra ülkenin başlıca kültürel ve
AbI merkeziydi. I. Gustaf Vasa dönemin-(1523-60) burada birkaç önemli meclis tahmfa, 1598’de Linköping’de Kral III. J^gnunt Vasa’ya karşı verilen savaş, İs-«gç’te Evanjelik Lutherci kilisenin yok ol-jMbb engelleyerek Vasa hanedanının Ailedeki egemenliğim güçlendirdi. Savaştan M jA sonra, “Linköping Katliamı” adıyla
laHSping’den bir görünüm, İsveç
Han olayda, Stora Torget’te (Ana Mey-^■ı) dört Zygmunt yanlısı kafalan kesilerek ün edildi. 1700’deki bir yangından sonra tut önemini yitirmeye başladı.
GSta ve Kinda kan allan ile Stockholm-Mrfmö Demiryolu’nun yapımıyla birlikte Ijaköping’de sanayi gelişmeye başladı. Gü-■Snözde önemli bir demiryolu kavşağı olan Intte başlıca sanayi kollan otomobil, yük iqgonu ve uçak yapımıdır. Stockholm Üni-«enitesi’ne bağh Linköping Üniversitesi 197Q’te kurulmuştur. Nüfus (1992) 124352.
I Millıı n ıı (2. Markisi), Victor Alexan-ûer Jmn Hope (d. 24 Eylül 1887, Aberrant – ö. 5 Ocak .1952, Abercom, West Loddan, İskoçya), İngiliz devlet adamı ve ca uzun süre görevde kalan (1936-43) Kndistan genel valisi, n. Dünya Savaşı ftannda Hindistan’daki İngiliz karşıtı mu-tafefeti bastırmıştır.
L Dünya Savaşı’nda Batı Cephesi’nde {■pişti. 1922’de Deniz Kuvvetleri Bakanlığına atandı. İlk İşçi Partisi hükümetinin
Unühgow
tayslone
knrulduğu 1924’te Muhafazakâr Parti başkan yardımcılığına seçildi. Tanmla ilgili kraliyet komisyonunun başkam (1926-28) ve yönetim reformu özel komitesinin üyesi olarak Hindistan’ın sorunlarını yalandan tanıma olanağını buldu. 1936’da Lord Wil-
ajdon’un yerine Hindistan genel valisi u. Bu sırada, eyaletlerin seçimle gelen meclislere karşı sorumlu hükümetlerce yönetilmesini öngören Hindistan Yönetimi Yasası’nı (1935) uygulamada bir tıkanıldık ortaya çıkmıştı. On bir eyaletin beşinde kesin çoğunluğu elinde bulunduran Hindis-
tan Ulusal Kongresi (Kongre Partisi), valilerin olağanüstü durumlara ilişkin yetkilerini kullanarak hükümetler üzerinde baskı yap-mayacaklan yolunda güvence verilmeden görev almak istemiyordu. Linlithgow bu korkulann üstesinden gelerek bölgesel özerkliğin işlerlik kazanmasını sağladı, ama yasanın öngördüğü federal yapının kurulabilmesi için yerel hükümdarlann onayını almayı başaramadı.
LinUthgow’un Eylül 1939’da Hindistan’daki siyasal partilere danışmadan Almanya’ya savaş ilan etmesi üzerine, Kongre Partisi kendisine bağh eyalet hükümetlerini istifaya çağırdı, aynca Yürütme Konseyi’nde yer almayı reddetti. Linlithgow Japon ilerlemesinin Hindistan’daki Ingiliz egemenliğini tehdit ettiği bir sırada Kongre Partisi’nin başlattığı pasif direniş eylemlerine karşı sert bir tutum takındı. Partinin önderlerini gözaltına aldı ve bazı bölgelerde girişilen silahlı ayaklanmayı bastırdı. Hindistan’ı savunmak üzere eyaletlerden gelen kuvvetlerle İngiliz askeri birliklerini takviye etti ve bütünüyle gönüllülerden oluşan bir ordu kurdu.
Linnaeus, Çarolus, carl linnaeus olarak da bilinir, İsveççe carl von linn£ (d. 23 Mayıs 1707, Râshult, Smâland – ö. 10 Ocak 1778, Uppsala, İsveç), bitkilerin cins ve türlerinin tanımlanmasına yönelik temel
Linnaeus, A. Roslin’in portre çalışmasından ayrıntı,
Svenska Portrattarkivet, Stockholm
ilkeleri ortaya koyan ve ikili adlandırma sistemini geliştiren botanikçi.
Bir papazın oğluydu. Bitkilerle çok küçük yaşta ilgilenmeye başlamıştı. Lund Üniversitesinde tıp öğrenimine başladıysa da, yanda bırakarak Uppsala ’Üniversitesi’ ne geçti; tıp diplomasim bu üniversiteden aldı. Orada tanıştığı botanikçi Olof ¡Celsius’ un da desteğiyle botanik çalışmalarına yöneldi. 1730’da botanik dersleri vermeye başladı ve iki yıl sonra Uppsala Bilim Akademisi’nce bitki örtüsünü incelemek üzere Laponya’ya gönderildi. Bu gezinin sonuçlan 1737’de Flora Lapponica (Lapon-ya’mn Bitki Örtüsü) adıyla yayımlandı. Bu yapıtından başka Systema naturae i1735; Doğa Sistemi) ve Genera plantarum (1737; Bitki Cinsleri) adlı yapıtlanndan ötürü başarılı bir botanikçi olarak tanınmaya başlayan Linnaeus Species plantarum (1753; Bitki Türleri) adlı yapıtıyla büyük bir üne ulaştı. 1736’da İngiltere’ye giderek botanikçi Sir Hans Sloane ve botanikçi Johann Jakob Dillenius’la, daha sonra da Fransa’ya geçerek botanik, bilgini Jussieu kardeşlerle tanıştı. 1738’de İsveç’e dönerek evlendi ve bir süre Stockholm’de hekimlik yaptıktan sonra 1741’de Uppsala Üniversitesi’nin Tıp Kürsüsü’ne, ardından da Botanik Kürsüsü’ ne atandı. 1761’de İsveç soyluluk unvanıyla onurlandırıldı ve Cari von Linné adım
11 Linnankoski, Johannes
kullanmaya başladı. 1774’te geçirdiği felçten dört yıl sonra öldü.
Linnaeus Systema naturae adlı geniş kapsamlı çalışmasmda eşey organlarım temel alan bir sınıflandırma sistemine yer verdi. Dünya bitki örtüsünün yoğun olarak incelendiği ve botanikçilerin mç tanımadıklan bitki türleriyle karşılaştığı bir döneme denk gelen bu sistem, sağlamlığı ve yalınlığından ötürü kısa sürede benimsenerek yaygın biçimde kullanılmaya başladı. Botaniğe olduğu kadar bütün doğa bilimlerine de çok önemli bir katkı sağlayan Species plantarum adlı yapıtında ise Linnaeus, 8 bin kadar bitki türüne “ikili adlandırma” sistemini uyguladı. Uygulamada sağladığı kolaylıklar nedeniyle hemen benimsenen bu sistem de bütün canhlann iki adla adlandırılmasına dayanıyordu; bu adlardan ilki canlının cinsini, İkincisi türünü belirtiyordu.
Büyük bir botanik bilgini, araştırmacı ve öğretmen olan Linnaeus, bitki ve hayvanlar dışında, minerallerin ve hastalıkların sınıflandırılmasıyla da uğraşmış, aynca pek çok başka alanda da önemli çalışmalar yapmıştır. Flora suecica (1745; İsveç’in Bitki Örtüsü), Fauna suecica (1746; İsveç’in Hayvan Varlığı), Vastgöta resa (1747), Skânska resa (1751), Hortus uppsaliensis (1748), Philosophia botanica (1751; Botanik Felsefesi) öbür önemli yapıdandır.
Linnaeus Krateri, 19. yüzyılda gözden kaybolduğunun ileri sürülmesi üzerine önemli tartışmalara ve Ay’a yönelik yeni gözlemlere yol açan Ay krateri. 1866’da Atina Gözlemevi’nin yöneticisi Julius Schmidt, önceden kolaylıkla gözlemlenebi-len kraterin yok olduğunu ve yerinde yalnızca beyaz bir lekenin görüldüğünü ilan etti. 1843’e değin Schmidt ve öteki uzman gözlemciler, Linnaeus Kraterinin (adı isveçli botanikçi Carolus Linnaeus’tan gelir) yaklaşık 10 km çapında derin bir krater olduğu konusunda görüş birliğine sahiptiler. Bu nedenle de kratere yönelik olarak 1843-66 arasında önemli herhangi bir gözlem yapılmamıştı. 1903’te ise, 1788’den kalma bir çizim bulundu; bu çizimde de Linnaeus Krateri beyaz bir leke biçiminde gösteriliyordu. Bunun üzerine 1866’da ileri sürülen değişimin gerçekliği üzerine tartışmalar başladı. Daha sonralan gerçekleştirilen gözlemlerle kraterin, yaklaşık 28° kuzey, 12c doğu konumunda, açık renkli bir sırtın hemen yanında yer alan, yaklaşık 1,6 km çapında bir çukurluk olduğu anlaşıldı. Kraterin görünümü, Güneş ışığının geliş açısına bağh olarak önemli ölçüde değişmektedir. Kraterde herhangi bir yapısal değişmenin y£ da görüntüyü engelleyen geçici bir gaz salımı mn oluşup oluşmadığı henüz anlaşılamamıştır.
Kısaltmalar için cildin başındaki tabloya bakıruz.
Linnankoski, Johannes, asıl adı vihtor peltonen (d. 18 Ekim 1869, Askola – ö. İC Ağustos 1913, Helsinki, Finlandiya), Finlandiya’nın Rus egemenliğinden kurtulmas için çalışmış romancı ve hatip. Yapıtları 20. yüzyılın başında Fin ulusal bihncinir oluşmasında etkili olmuştur.
Köy kökenliydi; kendi kendini eğitti. Eı iyi romanı sayılan Pakolaiset (1908; Kaçak lar), köylülerin yaşamım konu alıyordu, Linnankoski’nin sağlığında en çok okunar yapıtı Laulu tulipunaisesta kukasta (1905 Kan Kırmızısı Çiçeğin Şarkısı) ise, genç biı oduncunun aşk serüvenlerini anlatan liril
Linné, Carl von 12
Linnankoski
Embassy of Finland, Washington, D.C.
bir fanteziydi. Yapıt, Finlandiya’da üç filme konu oldu.
Linne, Carl von bak. Linnaeus, Carolus
linol baskı, lInol oyma olarak da bilinir, bir linolyum parçası üstünde, çevresi oyularak kabarık bir desen oluşturulduktan sonra yapılan baskı. Ağaç baskıya(*) benzer. Ama linolyum tahtadan daha kolay işlendiği için linol baskıyla daha çeşitli etkiler elde edilebilir. Linol baskıda içleri dolu desenler oluşturulabildiği gibi, akıcı beyaz çizgiler de yapılabilir ya da oyularak çok çeşitli dokular yaratılabilir. Gene linolyumun kolay
“Lucas Cranach’ın (Genç) Bir Resminden Kadın Portresi’’, Pablo Picasso’nun renkli linol baskısı, 1958
Museum of Modem Art, New York kenti
işlenmesi, linol baskıyı tek renkli geniş alanların bulunduğu büyük boyutlu dekoratif baskılar için çok uygun kılar.
20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan linol baskı yöntemini, pek fazla teknik beceri gerektirmemesi nedeniyle birçok sanatçı uzun süre küçümsedi. Ama 1950’lerde Pab-
lo Picasso ve Henri Matisse’in bu tekniği başarıyla kullanmasından sonra başka sanatçılar tarafından da benimsendi.
linolyum, jüt bezi ya da keçenin yükselt-genmiş yağ, zamk, reçine ve benzeri malzemelerle kaplanması yoluyla elde edilen ve yer döşemesinde kuUanılan muşamba.
Önceleri linolyum, bezin yüzeyine sürülen ketenyağının (beziryağı) havada kurumaya bırakılması yoluyla üretilirdi. Önce ince bir yağ katmam yüzeye sürülür, bu katman
yükseltgenince yüzeye tekrar yağ sürülür ve bu işlem gerekli kalınlığa ulaşıhncaya değin sürdürülürdü. Birkaç nafta alan bu işlem bitince yüzey bu kez doğal reçineyle sıvanır-dı. Bu arada reçineye ve yağa, mantar tozu ya da benzeri dolgu maddeleri katılırdı.
Daha sonralan bu yöntem yerini, daha hızlı bir tekniğe bıraktı. Bu yeni yöntemde, ketenyağı büyük silindirik kaplarda, yüksek sıcaklıklarda karıştırılarak yükseltgenir. Yükselt geme işlemi, yağ tepkime sıcaklığında zorlukla akacak düzeyde bir ağdahhğa gelene değin sürdürülür. Daha sonra yağ, ısıtılmış kaplarda reçine ile kanştmlır ve üzerinden sıcak hava geçirilir. Bu yolla elde edilen ağdalılığı yüksek plastik malzeme, ince talaş ve öğütülmüş tebeşir tozuyla kanştınlır. Ardından bağlayıcılar, dolgu maddeleri ve pigmentler (renkverici) eklenen kanşım merdaneden geçirilerek yaprak haline getirilir ve jüt bezi ya da keçenin yüzeyine yapıştınlır. Malzeme daha sonra asılarak ısıtılır ve sertleştirilir. Linolyumun sertleşmesi birkaç hafta alabilir. Üretim sırasında linolyumun yüzeyine çeşitli renklerde desenler basılabilir.
Linoproductus, Brachiopoda filumundan soyu tükenmiş omurgasız cinsi. Kabuklan birbiriyle eklemli olan bu hayvanların fosillerine Kuzey Amerika’nın iç kesimlerindeki Karbonifer Dönem (y. 345-280 milyon yıl
Linoproductus
British Museum of Natural History; fotoğraf Imitor
önce) ve Permiyen Dönem (y. 280-225 milyon yıl önce) kayaçlannda rastlanır. Dışbükey biçimde iyice kıvnlmış, ince oluk ve kabartılarla bezeli alt kabuklarına karşın bir ölçüde içbükey olan üst kabuklan kolayca tanınmalarım sağlar.
Linos, Yunan mitolojisinde, ağlama ve inlemenin kişileşmiş biçimi. Sözcük, ayinlerde söylenen bir ağıtın (threnos) nakaratındaki ailinos’tan türemiştir. Linos’un kökenine ilişkin, biri Argos, öbürü Thebai’de geçen iki öykü vardır.
Herakles’in Linos’u öldürmesini canlandıran, kırmızı figür tekniğinde yapılmış bir kyliks’len ayrıntı, İO 5. yy; Devlet Eski Yapıtlar Koleksiyonu ve Gliptotek, Münih
Staatliche Antikensammlungen und Glyptothek, Münih
Argos’ta geçen öyküye göre Apollon ile Argos kralı Krotopos’un kızı Psamathe’nin oğlu olan Linos, doğduktan sonra terk edilir ve köpekler tarafından parçalanır. Bunun üzerine Apollon’un intikam amacıyla kente gönderdiği cezalandırıcı ruh Poine, Argoslu çocuklan öldürür. Kahraman Koroibos’un Poine’yi öldürmesinden sonra, köpek öldürme günü (kunophontis) olarak anılacak bir şenlik (Arnis) düzenlenir. Bu günde başıboş köpekler öldürülür, adaklar adanır ve Linos ile Psamathe için yas tutulur.
Öykünün Thebai’de geçen biçiminde ise Linos, dokuz Musa’dan biri olan astronominin koruyucusu Urania ile müzikçi Amphimaros’un oğludur. Kendi de büyük bir müzikçi olur ve Linos şarkısını besteler; ama onu kendisine rakip olarak gören Apollon tarafından öldürülür.
Daha sonra ortaya çıkan ve hafif mizah öğeleri de taşıyan bir başka öyküde Linos, Herakles’in müzik öğretmenidir ve bir hatasını düzeltmeye çalışırken Herakles tarafından öldürülür.
Linosa Adaşı, İtalyanca isola di linosa, Akdeniz’de, İtalya’ya ait Pelagie Adalarından biri. Malta ile Tunus arasında, Lampedusa Adasımn yaklaşık 48 km kuzeydoğusunda yer alır.
Yönetim açısından Sicilya’nın Agrigento iline bağlıdır: Yüzölçümü 5,4 km2’dir. Verimli topraklan olmasına karşın, tatlı su bulunmayışı önemli bir sorundur. Tanm ve balıkçılık temel geçim kaynaklandır. Adanın limanı ve nüfus merkezi, güney kıyısındaki Linosa köyüdür. Nüfus (1971) 390.
linotip, karakterlerin, monotip(*) dizgi makinesinde olduğu gibi tek tek değil, satır halinde döküldüğü dizgi makinesi. 1884’te ABD’li mucit Ottmar Mergenthaler’in patentini aldığı ve genellikle çok miktarda metnin düzgün bir biçimde dizilmesinde kullanılan linotip yerini daha sonralan foto-dizgi makinelerine bıraktı.
Linotip dizgide dizgici önce, içinde istenilen boyut ve biçimdeki karakterlerin dökülmesinde kullanılacak pirinç kalıpların (matris) bulunduğu kartuşu seçer. Daha sonra bu kalıplar elle, kâğıtla ya da magnetik bilgisayar bantıyla çalıştmlan bir klavye yardımıyla satır düzeninde seçilerek bir araya getirilir. Sözcükler arasındaki boşluklar da espas bantlanyla doldurulur. Böylece oluşturulan satırlar, bir kurşun, antimon ve kalay alaşımı olan hurufat metalinden, istemlen satır ya da sütun uzunluğundaki dikdörtgenler biçiminde dökülür. Karakterlerin satır yüzeyindeki kabartılan, basımı istenen satınn aynadaki görüntüsü biçimindedir. Sıcak metalin dökümünden sonra bir dağıtım düzeneği kalıplan kartuştaki yerine geri yerleştirir. Dökülen satırlar kısa bir süre havayla soğutulduktan sonra sayfa düzeninde bir kumpasa yerleştirilir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*