Makaralar ve dişliler
İnsanın bulduğu en eski araçlardan olan makaralar ve dişliler, hareketi iletmek için düzenlenmiş tekerleklerdir. Tahta pimlerden oluşan bir dişli sistemi, Ortaçağ değirmenlerinde ve madenlerinde çeşitli mekanizmaları harekete geçirmek için kullanılırdı. Makaralar belki de M.Ö. IX. yüzyıldan beri biliniyordu. Arkhimedes bileşik bir makarayla neler yapabileceğini göstermiştir.
Makara: Hareketi ve Biçimi
Makarada tekerlek, ip. zincir yada kayışla birlikte kullanılır. Dişlide ise, tekerleğin kenarı dişler yada sonsuz vida yivi biçiminde kesilerek başka bir dişlinin benzer uzantılarıyla içiçe geçmesi sağlanır. Gerek makaralar gerekse dişliler iki yada daha fazla mil arasındaki dönme hareketini iletmek için kullanılabilir. Saatte yada araba motorunda olduğu gibi miller birbirine yakınsa, genellikle dişliler; uzaksa, makaralar kullanılır. Dişli tekerlekler dönüş yönünü 90 dereceye kadar değiştirmek için de kullanılabilir. Makara ve dişliler de değişik çaplarda tekerleklerle, farklı dönüş hızları elde edilir.
Kayışlı makaralar, fabrika ve tarım makinalarını çalıştırmak için yaygın olarak kullanılan mekanizmalardır. Daire biçiminde bir kayış, bir motorun mili üzerindeki makara ile, bir makina milinin (torna tezgahında olduğu gibi) üzerindeki öteki makara arasında ha reketi iletir. Motordaki makaraya yada işletme miline, makinanın üzerindeki makaradan yada çıkış milinden farklı bir çap vererek çıkış milinin dönüş hızı değiştirilebilir. Çoğu zaman, çıkış miline çeşitli hızlar verebilmek için işletme milinin üzerinde değişik büyüklüklerde birkaç makara biraraya getirilir. Buna kademeli makara sistemi de nir. Bir makaranın jantı, geniş bir kayışın yerleştirilebilmesi için enli ve düz olur. Buna karşılık jantlarda, V yada dairesel kesite sahip dar kayışları yerleştirmek için kaymaları önleyen oluklar açılır.
Maçunalar ve kaldırıcılar ma karaların öteki yaygın uygulamalarıdır. Burada hareket, genellikle mekanik verim sağlamak için ileti lir. Ağır yüklerin daha kolay kaldırılabilmesi için, insanın uyguladığı kuvvet yada çaba, iki yada daha çok makara ile büyütülür. İki yada daha fazla makaralı kaldın cılar, sanayide parça vada paket kaldırmada ve bunları bir verden
başka bir yere taşımada geniş çapta kullanılır (4)
Dişli Çarkların Çalışması
Dişli çarkların çoğunda dişler hafif kavislidir. Bu dişler başka bir çarkın dişlerine geçirilir. Bir çark dişinin ötekine etkisi, genellikle kavisli yüzeylerin kayma hareketine ve düzenli bir dönmeye yolaçar, böylece sıkışma tehlikesi ve sürtünme, düz yüzeylere oranla daha düşük olur. Bu durumda bile, bir dişli çarkın dişleri öteki çarkın dişleri arasındaki boşluğa oldukça gevşek bir biçimde oturacak gibi yapılmalıdır. Sözkonusu gevşekliğe «boşluk» denir.
Dişli çark çiftleri, genellikle hızı ve çoğu zaman da dönüş yönünü değiştirmek için kullanılır (5). Eğer bir dişli ötekinden çok büyükse, bunlara, dişli (büyük) ve pin-yon (küçük) denir. Dişli pinyo-nu harekete geçirdiği zaman, dönüş hızı artar. Hızdaki değişim dişli çarklar üzerindeki diş sa-yısıyie doğru orantılıdır. Sözgelimi, yirmi dişli bir pinyonu harekete geçiren yüz dişe sahip bir dişli, dönme hızını beş kat artırır; 40 dişe sahip bir dişliyi hareket etti
vinçlerine asılarak parçaların bir yerden ötekine aktarılabilme sı sağlanır
4) Makaralı kaldırıcılar bazen motorlu araba sanayilerinde hantal yada ağır parçala-
rı kaldırmak için kullanılır. Kaldırıcılar çoğunlukla köprülü asma vinçlere yada liman
5) Dişlilerde mekani
verim dis sayısıyla t lirlenir. Düz alın dis lerin (Al dişleri, dör me eksenine paralel olarak kesilmis. sar mal dişlilerinki (Bj ise bir helezon parç sı oluşturacak bicirr de «bükülmüş» ve a maya neden olacak zorlamaları önlemel« için çift kesilmistir Konik dişlilerin (Dj dişleri, alın dişlile-rinkinden daha uzur olduğu için çok dah büyük basınçların aktarılmasını sağlayan daha geniş bir temas alanı kazandı rır. Bu verim, sarmc dişleri (CJ olan koni dişliler için özellikle geçerlidir. Bir sonsı vida dişlisinde [E] vidanın tek bir sarrr vida disi vardır ve s mal dişleri olan bir dişliyi kendi eksenir dik acıda döndürür.
1) Mekanik verim, bir
makinanın sağladığı kuvvetin, kendisine uygulanan kuvvete oranıdır. Bu makara rule -de büyük tablanın ya-Tıçapı küçüğün üç katıdır. Kuramsal olarak mekanik verim üçtür, yani ipi aşağı doğru çeken bir kuvvet yukarı doğru kendi ağırlığının üç katı bir kuvvete yolaçmalıdır. Ancak, uygulamada sürtünme her zaman mekanik verimi düşürür
2) Basit iki makara-
lık düzende tek sabit makara |1| vardır; bir ağırlığın [3] asılı oldu ğu öteki makara |2|
/ n hareket edebilir. İpin
/ /'”“n ‘ serbest ucu çekilirse,
< ¿i-©—— hareket edebilen ma’ ı kara ve ağırlık uygu’ ‘ lanan kuvvetin iki ka tı bir kuvvetle (bundan sürtünme direnci çıkarılır) yukarı çekilir, çünkü ağırlığın asılı olduğu ipin uzunluğu çekilen ipin iki katıdır Ancak, ağırlığın ulaştığı yükseklik çekilen ip uzunluğunun ancak yarısıdır
5
3) Bu fabrika kaldırıcısı bir halkaya |1) asılıdır. Değişik büyüklüklerde (2j iki sabit makarası ve bir de yukun (5) asılı olduğu, hareket edebilen makarası |4| vardır. Tum makara sistemi çevre sinden bir yuvarlak zincir |3) geçer Zincirin buyuk sabit makara üstünden çekilmesi yukü kaldırmak için çok daha büyük bir kuvvet uygular Öteki kenarından çekilirse yükü indirir.
80 Kaldırma aygıtları 84 Ağır yüklerin taşınması 76 Zamanı ölçen aygıtlar
ayrıca bak:
Basit bir palanga
makarası [B| bir cengelli yatak içinde işleyen bir kasnak yada tekerlekten oluşur. Tekerleğe ip. kayış yada zincir yerleştirmek için yuva açılmıştır Bu tür tek ve sabit bir makara, yük kaldıran bir insana kollarıyla harcadığı kuvvete kendi ağırlığını ekleme olanağı tanırsa
1 Birinci vites r Geri vites
2 İkinci vites F Giriş mili
3 Ücuncu vites ı_ Cıkıs mili
4 Dördüncü vites ı Avara cark
6) Joseph Whitwort’un 7
1835’te yaptığı dişli ire zesi. dişli bir çark (3| aracılığıyla bir sonsuz vida dişlisini [2] harekete geçiren kayış ve makaradan (1] oluşur ve tornalanan [4] dişliyi çevirir. Aynı çıkış mili, ikinci bir dise geçmiş olan bir dişli çarkı ve freze bıçağını [5] döndüren büyük bir tekerleği çevirir Kesici, vida ve karsı ağırlık kullanılarak dişli tümüyle kesilene dek alçaltılan bir dayanak içinde bulunur.
8) Bu bisiklet vites
Kutusunda, uvdu dişlilerle |3] çevrili merkezi bir ayna dişlisi |4| bulunur. Bu düzene episiklik dişli denir. Binicinin uyguladığı güc göbeğe kablo kumandalı bir debriyajla [1] bağlı zincir ve dişliden |2] geçerek iletilir. Resimde, ara vitesi (doğrudan Çalıştırma) görülmektedir. Zincirin parçaları da ayrıca gösterilmiştir.
9) Bir vites kutusu, 9
motor çevrimleri hemen hemen aynı kalırken bir aracın değişik hızlarla ilerle- (‘p’) meşini sağlar. Bu, giriş ve çıkış dişlilerinin oranı değiştirilerek yapılır. Yüksek bir oranla (küçük vites) aracın tepelere kolay tırmanmasını sağlayan yüksek güç elde edilir Geri gidiş için gerekli olanlar dışında tüm dişli çarklar içiçe geçmiştir. Bir dişli kullanılırken çıkış miline kitlenir (bu vites kutusunda elle) ve böylece güç iletir
en 20 dişe sahip aynı pinyon dön-ne hızını yarıya düşürür. Küçük )ir işletme dişlisinden büyük bir iareket dişlisine geçen hareketin, ıız azaltmanın yanısıra, mekanik ‘erim sağladığı da açıktır. Bu tür )ir verim eski tip silindirli ütü-erden de elde ediliyordu: kolu çe-‘irmek için harcanan küçük bir ça->a, aralarından geçirilen çamaşır-arın direncine karşın silindirleri evirmeye yetiyordu.
Dişli çarklar tarafından döndü-•ülecek olan miller, birbirlerine bi-.işik değilse, dişlileri birleştirmek çin, işletme ve hareket dişlileri ırasına bir yada daha fazla avara iişlisi yerleştirilebilir. Bu dişliler, şletme yada hareket dişlileriyle ay-ıı sayıda dişe sahiptirler. Bu yüz-ien, dönme hızında bir değişime leden olmazlar
-lareketin Yönünü Değiştirme
Kremayer-pinyon dişliler dönme iareketini doğrusal harekete çevi-‘irler. Kremayerin dişleri düz bir ¡ıra halinde dizilidir. Pinyon ise, (remayerle içiçe geçen yuvarlak, lormal bir dişlidir. Bu tür bir dişli »istemi, sözgelimi, bir mikroskopun
odaklama mekanizmasında yada odak ayarının mercekleri hareket ettiren pinyonları döndürdüğü eski fotoğraf makinalarında kullanılır, Kremayer-pinyon dişlisi olan arabalarda, bu dişli direksiyonun dönme hareketini tekerlekleri yönlendirebilmek için, yanal harekete dönüştürür.
Dişli- çarkların dişleri daha önce belirtildiği gibi dişli eksenine paralel olarak, yada helisli ve sonsuz vida dişlilerinde olduğu gibi sarmal biçimde yerleştirilebilir (5). Sonsuz vida dişlisi, mili, kendi ek şenine dik açıda harekete geçirmede kullanılır. Paralel yada sarmal dişleri olan konik dişliler (5,7) de belli bir açıyla hareket iletirler. Çok sayıda uydu dişlisiyle bir merkezi dişliden oluşan sistemler genellikle bisiklet göbeklerine (8) yerleştirilir. Bu sisteme vites kutusu örnek gösterilebilir. Vites, içiçe geçmiş birkaç dişli ile dişli oranlarını yada birleşimlerini seçmeye yarayan bir aygıttır. Başka bir örnek de motorlu bir arabanın vites kutusudur. Eski modeller, hemen hemen bisikletlerinki kadar basit vites sistemlerine sahiptiler (9) Oysa bugünkü vitesler çok daha karmaşık ve genellikle otomatiktir
da. yük kaldırmada hiç bir mekanik verim sağlamaz. Oysa, iki yada daha fazla makaradan oluşmuş ve bazı makaraların serbestçe oynayabildiği sistemler. Arkhimedes-in tek elle bir gemi çekmesini sağladığı söylenen bileşik maka ra [A] gibi, önemli ölçüde mekanik verim sağlarlar.
7) Bir motorlu aracın
diferansiyeli, motor tarafından üretilen dönme hareketini dik açıyla tekerlekleri döndüren yarı millere [6] iletir. Arka dingil milinin |1| pinyonu [2], tabla dislisini [3] döndürür. Tabla dişlisi de konik dişlilerin [5] pin-yonunu |4] çevirir. Diferansiyel dişlileri, araba bir köseyi döndüğü zaman tekerleklerin ayrı hızlarda dönmesini sağlar.
Kütle, zaman ve uzaklık ölçüm yöntemleri insanlığın en eski becerileri arasındadır. Sıcaklık, ba sınç, konum ve hız ölçüm araçları ise ancak, son dört yüzyıl içinde ge-liştirilebilmiştir. Çağdaş yaşam daha da karmaşık ölçümlere gerekseme duyar ve sanayi, taşıma, tıp ve meteoroloji alanlarındaki tüm aygıtların doğruluk ve tutarlılığına dayanır. Sıralamanın bir ucunda, mühendislikte, çapları ve kalınlıkları 0.000254 mm kesinliğe kadar ölçebilen mikrometre gibi araçları görürüz. Öteki uçta ise (sözgelimi, saniyede tam 9,192,631,770 kez titreşen sezyum atomlarının titreşimleri ile eşzamanlı çalıştırılan atom saatleri gibi) mutlak standardları belirleyen özel olarak geliştirilmiş araçlar bulunur.
Ağırlık Zaman ve Sıcaklık
Modern kimya terazisi (5), en eski ilkelerden biri, yani ağırlığı bilinmeyen bir kütlenin ağırlığının, ağırlığı bilinen bir kütle ile dengelenerek bulunması ilkesi üzerine kurulmuştur. Bundan en az 7000 yıl önce Mısırlılar, bir çubuğa iple iki kefe asarak teraziyi oluşturmuşlar ve taş ağırlıklarla dengeleyerek tahıl ve altın tartmışlardır. Mısırlı-
lar, M.Ö. 1350’lerde tartma işleminde yüzde 99’luk bir doğruluğa ulaşabiliyorlardı Roma lılar terazi kolunun altına üçgen bir parça eklemekle önemli bir katkıda bulundular ve teraziyi daha hafif ağırlıklara karşı duyarlı hale getirdiler.
Zamanın güneş saatleri, kum saatleri ve mekanik saatlerle ölçümü çok eski zamanlara dayanır. M.Ö. 1000 yılında Çin’liler, suyun düşmesi ile çalıştırılan bir saat geliştirmişlerdi. XIV. yüzyıla gelindiğinde bir dişli sistemi ile eşapman çarkını (akrebe küçük, düzenli miktarlarla enerji sağlayan araç) harekete geçiren ağırlıkları olan mekanik saatler yapılmıştı. Ancak, eşapman çarkını denetleyerek düzenliliği sağlayan sarkacı (2) bulma onuru Galileo’ya (1534-1642) aittir. Galileo’nun bu buluşu, günümüzde kullanılan doğru zaman aralıklarının geliştirilmesine yolaçmış-tır.
1593’te Galileo, gazlı termometre (su altına sıkıştırılmış hava) ile termometrenin evriminde gene önemli bir rol oynamıştır. 1641’de daha kesin sonuçlar veren bir ispirtolu termometre bulunmuş, 1714 te ise Gabriel Fahrenheit (1686 -1733) cıvalı termometreyi ve kendi adıyla anılan ölçeği geliştirmiştir. 30 yıl sonra, İsveç li bilim adamı
Anders Celsius (1701-1744), ölçeğinde suyun kaynama noktası 100 , donma noktası da 0 olarak gösterildiği için, yüz dereceli termometre adı verilen termometreyi yapmıştır. Celsius ölçeği Avrupa çapında ve tüm bilimsel sıcaklık ölçümlerinde kullanılmaktadır. Klinik ter mometresi (8) insan vücudu sıcaklığını 35 -45° arasında tam bir kesinlikle ölçmek için oluşturulmuştur.
Sanayideki birçok işlem, vücut ısısının ya çok üstünde yada çok altındaki sıcaklıkların ölçülmesini gerektirir (9). Belirli sıcaklık aralıkları için çeşitli, araçlar kullanılır. Yüksek sıcaklıkları ölçmek için, sıcak bir nesnenin rengini elektrikle ısıtılmış bir tel filamanla karşılaştıran bir optik priometre kullanılır. Sıcaklığın bir telin elektrik direnci üzerindeki etkisi, platin dirençli termometrede kullanılmaktadır.
Yer Ayarlama
Deniz yada hava yolculuğunun başarısı, bilinen herhangi bir nok tava bağıntılı olarak yer saptaya-bilme becerisine dayanır. Ufkun üzerindeki güneşin, ayın ve yıldızların açısını ölçmeye yarayan araç-
bir saatin çarkını ayarlamak için uyguladı. Bu çarkın |11 çevresinde çentiklerle sıralanmış 12 uzantı iğnesi vardı. Sarkaç icerl doaru sallandığında. IAl bir zorla-
vıcı Daleti Î2l kaldırıyor ve iğneleri iterek, çarkın, sarkaç ters yönde sallanmaya |B] başlayıp yeniden oa-let tarafından zorlanıncaya kadar dönmesini sağlıyordu.
lı Sekstant, hâlâ denizciliğin temel aracıdır ve çalısması son derece basittir. Aroc. ufkun teleskoptan [1| görülebileceği biçimde tutulur. Hareketli bir kolun (2) üzerinde ayna [3| vardır ve kol, güneşin bu aynadan ve başka bir yarı gümüşlenmiş aynadan (5) yansıyan görüntüsünü ufukla aynı çizgiye getirecek biçimde hareket ettirilir. Bir verniyer ölçeğinde |6] (ana ölçeğin alt bölümlerini ölçen bir ölçek) güneşle ufuk arasındaki açısal uzaklık okunur. Koyu bir cam parçası |4] güneş ışığının yoğunluğunu azaltır. Sekstant, ayrıca gökbilimde acıları ölçmek için de kullanılır
2) Hızı ayarlayıcı bir
orac olarak bir sarkaç. kendi uzunluğu arttıkça bir yandan ötekine tam bir sallanma için gerekli sürenin de uzayacağı ilkesine göre işler Galileo bu ilkeyi
3) Kararlılık, cayros-
kop tarafından ölçü bilimine yapılan önemli bir katkıdır. Araç, hızla dönen kalın kenarlı bir tekerleğe dayanır. Bu tekerlek, herhangi bir düzlemde kendi ekseni çevresinde dönebilen bir yalpa çemberi sistemine sürtünmenin en az olacağı biçimde yerleştirilmiştir. Eğer belirli bir hızda (örneğin bir elektrik motoru tarafından) momentum sağlanırsa, tekerleğin ekseni ilk çevrildiğindeki konumuna döner. Dünya döndükçe eksen uzaydaki belirli bir noktayı göstermeyi sürdürür, ama yalpaların ona yaptıkları göreli açı değişir. İlk uygulamaları. denizde nisan alma ve torpillerin yönlendirilmesi işlemlerinde yapılmıştı.
©©
4) Bir aracın hızı,
iletim sistemindeki viteslere esnek bir kabloyla bağlı bir hız ölçerden okunur. Hıza göre kablo göbeği, çevresindeki bir kasnağı [2] çeken bir mıknatısı [1] döndürül Hızölçerdeki bir ibre bu kasnakla hareket eder ama hız değişmiyorsa, mıknatısın kuvvetini dengeleyen bir ince yay (3) tarafından sabit hareketsi. kalır.
ar M Ö 1000 yılında ilk astrolapın ulunmaşından sonra giderek ge ştirilmiştir. Bu araç gökcisimleri-in yerlerini saptamada yardımcı Imuştu, ama alçalıp yükselen bir emi güvertesinde tam bir doğru-jkla kullanılması da zordu. 1730’da ohn Hadley (1682-17441 ufku ve özlemlenen cismi aynalarla bir izgi üzerine düşüren bir yansıtı ı oktan (dörtlü) icat etti. Bu da îkstant (altılı) (1) olarak gelişti-ildi. 60” lik bir ölçeği (dairenin ltıda biri) olduğu için bu adı alan îkstant, denizcilerin her türlü »imde açı ölçmelerine ve yerlerini aha büyük bir doğrulukla sapta-ıalarına yardımcı oldu.
Mutlak hareketin yıldızlara gö-e ölçümü, dünyanın kendi ekseni evresinde döndüğünü göstermek ;in cayroskopu (3) yapan Fransız zikçisi Jean Foucault’dan (1819 -368) sonra önemli ölçüde geliştiril-i. Cayroskopun çalışma ilkesi şöy-îdir: yalpa çemberlerine asılı ola-ak dönen çemberin ekseni magne-k kuvvete yada verçekimine karın uzaydaki ilk konumunu bulur, ayroskoplar derecelere bölünmüş uvarlak halkaların içine yerleşti-ilerek, uzay gemilerinden petrol jndalarına kadar çeşitli araçların tomatik dümen kontrolunda kul-mildi
Basınç. Hız ve Işınım
1643’te bir İtalyan matematikçisi olan Evangelista Torricelli (1608 1647), yeryüzündeki hava basıncının 76 sm’lik bir cıva sütunun basıncına eşit olduğunu buldu. Deniz düzeyinden yükseklere çıkıldıkça basınç düşer. Torricelli bu ilke üzerine barometrenin ilk kullanışlı biçimini oluşturdu. Artık atmosfer basıncındaki değişimlerin ölçümü, iklim koşullarını olduğu kadar dağların yüksekliğini saptamada da kullanılıyordu. Bugün, barometre ve onun çeşitli uyarlamalarının ya-nısıra sıvı ve gazların basınçlarını ölçmeye yarayan birçok araç yapılmıştır. Çok bilinen bir örnek, bir Fransız saatçi tarafından 1850’de patent altına alınan Bourdon manometresidir (7).
Taşıt hızının doğru bir ölçümüne, magnetik hızölçerin (4) geliştirilmesi ile ancak 1920’lerde ulaşılabildi. Bugün bu araç, genellikle aşılan mesafeyi ölçmeye yarayan bir odometre ile birleştirilir. Nükleer çağ sürekli olarak yeni ölçüm araçları ve gereksemeleri doğurmaktadır. Filim rozeti (6), radyoaktif ortamda çalışan insanlara ışınım miktarını izleme olanağı sağlayan, dirimsel öneme sahip bir araçtır.
ayrıca bak:
76 Zamanı ölçen aygıtlar 70 Kaldıraçlar ve kamalar
arasında hafifçe tutulan. ölçülecek parçaya doğru kapanır. İstenen boyut, vidanın yaptığı dönüş sayısına bağlı olarak, dereceli bir ölçekten okunabilir.
vidalanabilecek bir dingildir. Dingil, ucundan saat yönünde döndürüldükçe. dingille örs (dingilin karşısında ortaya konulmuş bir maden parçası)
Mikrometre sanayi
alanındaki mühendislikte hassas boyut ölçümleri için standart bir araçtır. Başlıca parçalan bir vida yada sabit bir somuna
6) Işınımla karşılaşma
olasılığı bulunanlarca takılan film rozeti, soğurma özellikleri [1] bilinen bir plastik koruyucu içindeki bir film’den [7] oluşur.
Bir pencere [2] her tür ışınımı geçirir. Nötronlar [3] kendi-
leri filmi etkilemedikleri için bir kurşun filtre [5] tarafından yavaşlatılırlar ve her nötron için bir gama ışını çıkaran kadmiyum filtresi [6] tarafından soğurularak filmi karartırlar. Gama ışınları [4)
tüm filtreler den geçer.
X-ışınları [9] plastik filtreden geçerken, beta tanecikleri ve öteki tür ışınımlar {10] pencereden geçerek filmi karartırlar. Banyo edilen film [8] kararmayı gösterir.
yoluyla [6] geriye akması sağlanana kadar ölçek [2] üstünde sıcaklık okunabilir. Kolay okuma sağlamak için, kesitte [1] gösterildiği gibi, termometrenin dışı mercek biçiminde yapılmıştır (m). ve cıvanın büyütül meşini sağlar.
ı Bir klinik termo-
letresi, çok ince bir orusu [3] olan nor-tal cıva termometredir. Bir dar geçit [4] ıvanın ampül kısmın-an [5] kolayca çık-lasını sağlar, ama uzey gerilimiyle geri kışı [7] önler. Böy-sce cıvanın sallama
) Kütle ölçümü, en oğru olarak tartarak erine getirilir. Kim-acılar tarafından kul-ınılan çok duyarlı ir tartının, hassas yar yapmak için kulandan vida-ağırlıkları 1] vardır. Doğru ayar-sndığı zaman aracın ıerkezindeki uzun üşey bir ibre, tartı olonunun dibindeki
ölçekteki sıfırın üstünde durur. Bir kefe- (ıo) ye bilinen ağırlıklar koyarak yapılandan 9 daha ince ölçümler yapmak için bazen «kayan ağırlıklar» kullanılır. Bu küçük ağırlık [21 terazi kolunun üstü boyunca işaretlenmiş bir ölçek boyunca kayabilecek biçimde yapılmıştır.
7) Bir Bourdan manometresinde basınç, sıvı yada gazın bir ucu tıkalı eğik bir yassı tüpten akmasını sağlayarak ölçülür. Yüksek basınçlar, tüpte düzelmeye ne-
9) Sıcaklık. Uluslararası Uygulamalı Sıcaklık Ölçeğinde mutlak derecelerle (0°K yada 273°C) tanımlanır. «Sabit noktalar» altının [1], gümüşün [2] ve çinkonun [3] erime; suyun kaynama noktasıyla [4], su buharı, su ve buzun dengede olduğu «üçlü nokta» [5]; oksijenin kaynama [6] ve üçlü [7] noktası; neonun kaynama noktası [8]; atmosfer
[9] ve 25 mm cıva
[10] basınçlarında hidrojenin üçlü [11] ve kaynama noktalarıdır. Belli değerler arasındaki sıcaklıkları ölçmek için pirometre [12], platinrod-yum termokulp [13], platin telinin elektrik direnci [14] ve cam-icinde-sıvı termometre [15] gibi standart araçlar kullanılır.
den olur. Tüpün tıkalı ucunda bu yüzden doğan küçük hareket, basıncı gösteren bir ölçek üstünde hareket eden bir göstericiye bağlı manivela sistemi tarafından büyütülür.