MANİK DEPRESYON VE YARATICILIK
ContUınet HOLDEN
Yaratıcılıkla akıl hastalığı arasındaki ilişkinin farkedilişin- den bu yana oldukça uzun bir zaman geçmiştir. Bu konu, özellikle romantik çağlarda daha çok tartışıldığı halde, günümüzde modem bilim tarafından hakettiği ölçüde ele alınamamıştır. Bununla birlikte son yıllarda iki kutuplu hastalık, ya da manik depresyon denilen ruhsal rahatsızlığın, yaratıcı sanatçılar arasında, alkolikliğin yamsıra en yaygın hastalık olduğunu kanıtlayan birkaç önemli araştırma yapılmıştır.
Modern teşhis yöntemleri kullanılarak yapılan bu çalışmalardan ilki, 1973 yılında Iowa Üniversitesinden psikiyatrisi Nancy Andreasen tarafından gerçekleştirilmiştir. 15 ünlü yazarla görüşen araştırmacı, elde ettiği sonuçlan aynı cinsiyette, aynı yaş ve aynı eğitimi görmüş 15 kişiyle (kontrol grubu) karşılaştırmıştır. Yazarlardan onunun (% 67) etkili ruhsal rahatsızlık nedeniyle daha önce tedavi gördüğü ortaya çıkarken, kontrol grubunda bu oran % 13’te kalmıştır. Bu on kişiden ikisine manik depresif Xms\ konulurken, geriye kalanların mani ya da hipomani gibi, ani ruhsal değişmeler gösteren akıl hastalıklanna sahip olduğu görülmüştür. Gruptaki altı kişinin (% 40) alkolik olduğu anlaşılırken, kontrol grubundan yalnızca ikisinin alkolik olduğu görülmüştür.
Daha yeni bir çalışma, 1983 yılında, psikolog Kay Jamison tarafından Oxford Üniversitesinde yapılmıştır. Bu araştırmaya yaş ortalaması 53 olan ve % 87’sini erkeklerin oluşturduğu, 47 ünlüİngiliz sanatçı ve yazar katılmıştır. Araştırmaya konu olanların % 38’inin etkili ruhsal rahatsızlık nedeniyle daha önce tedavi gördüğü anlaşılmıştır. En sorunlu olanların yazarlar olduğu ve bunların arasında şair olanların listenin en başında yer aldığıçıkan sonuçlar arasındadır. Şairlerin yansını mani nedeniyle daha önce hastanede yattığı veya ilaçla tedavi gördüğü ortaya çıkmıştır. Oyun yazarlannın % 67’si, biyografi yazarlarının % 20’si, ressamlann ise % 13’ünün ruhsal depresyon nedeniyle, daha önce psikoterapi düzeyinde tedavi gördüğü anlaşılmıştır.
Özellikle şairler ve roman yazarları olmak üzere 47 kişinin hemen hemen üçte biri ciddi ani ruhsal değişmeler gösterirken, yalnızca biyografi yazariannda (yaratıcılık ateşini en az taşıyanlar olsa gerek) ciddi ruhsal dalgalanmalar gözlenmemiştir.
Yaratıcılıkla depresyon arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaya yönelen diğer bir araştırma, Tennessee Üniversitesinden Ha- gop Akiskal tarafından yapılmıştır. Akiskal, mani depresif ve şizofren 750 hasta üzerinde, toplumun diğer kesimlerinden farklı bir yaratıcılık gösteren aratipler olup olmadığını araştıran bir çalışma yürütmüştür. Bunun sonucunda, iki kutuplu rahatsızlığın şiddetli durumunda (bipolar I) yüksek düzeyde anti sosyal davranışlar saptanmıştır. Ancak, iki kutuplu olanın daha hafif tipinde (bipolar II ve cyclothymia) % 9 ile %
- 1. arasında yaratıcı sanatçı bulunmuştur.
Akiskal, yalnızca depresyondan yakınanlarda herhangi bir aşırı yaratıcılığa rastlamamıştır. Ona göre, depresyonlu sanatçıların birçoğu aynı zamanda, büyük bir olasılıkla kendilerinin de farkında olabilecekleri yerleşmiş hipomanik ra- hatsızlıklannın bilincindedirler. Philadelphia’daki Thomas Jefferson Tıp Kolejinden, şair ve psikiyatrist Bahman Sholevar, “Benim tanıdığım sanatçıların çoğu en azından cyclothymic (mani’nin daha hafif şekli)dir” demektedir. Akiskal şu anda Paris’te, Salpetriere Hastanesi’nde bir grup yazar, ressam ve müzisyen üzerinde aynı konuda yeni bir araştırma yürütmektedir.
Eğer sanatçılar, akıl hastalıklarına daha fazla eğilimliy- se, o halde ruh hastaları daha mıçok yaratıcıdırlar? Konuyu bu yönden ele alan tek çağdaş araştırmacı Harvard Üniversitesinden Ruth Richards ve Kopenhag’daki Kommune Hastanesinden Inge Lunde birlikte gerçekleştirmişlerdir. Bu araştırmaya 17 manik depresif, 16 cyclothymes ve bu hastaların birinci dereceden akrabası olan 11 kişi olmak üzere toplam 44 DanimarkalI katılmıştır. Yaratıcılık (güzel sanatlar ve el sanatlanndaki beceri) deneklerde kontrol grubundan daha yüksek oranda; en yüksek olarak da, manik depressiflerin hasta olmayan akrabalarında saptanmıştır.
Richards, potansiyel çift kutuplu hastalığın ifadesi olan, hafif seyreden ruhsal dalgalanmalı kişiliklerde yaratıcılığın daha fazla olduğu sonucuna varmıştır. Richards, aynı zamanda, yaratıcı ile ruh hastası arasındaki “kavrama üslubundaki” benzerlikleri vurgulayarak “uçörneklere taşındığında, aynı ilksel ve potansiyel patolojik modelleri gösterirler” demektedir.
Hipomaninin, konsantrasyonu ve üretkenliği alabildiğine arttıran bir yüksek enerji durumu olduğunun bilinmesine karşın, manik depresyona yatkınlığın yaratıcılığı neden arttırdığını açıklayan bir varsayım bugüne dek ortaya konmamıştır. Öte yandan, mani hastalığının tarifi, sanatçılann vecd hali ve diğer bazı mistik durumların tanımıyla da benzerlikler göstermektedir.
Ancak, Akiskal, manik depresyonun, üst sosyo-ekonomik gruplarda daha fazla görülen birkaç akıl hastalığından biri olduğu gerçeği ışığında, “çift kutupluluk yaratıcılıktan çok başarıyla ilişkili olmalıdır” demektedir.
Science’den çeviren: F.Sancar OZANER-