Paralel örgütün İran sevgisi kabardı
Paralel yapı ve uzantıları yıllarca bir öcü olarak gösterdiği İran’ı son zamanlarda yere göğe sığdıramıyor.
Paralel örgüt uzun süreden beri yaptığı İran düşmanlığını bıraktı ve farklı bir tavır almaya başladı.
Paralel yapı, devletin zirvesinde yer alan isimlere karşı İrancı olduklarına dair bir sürü yalan iddialar ortaya atmışlardı.
Yayın organlarında İran düşmanlığı zirve yaparken gerek sosyal medyada gerekse düzenledikleri programlarda İran’a has bir düşmanlık ortaya koydular.
NE OLDU DA İRAN BÜYÜK DEVLET OLDU?
Yakın zamanda bir anda paralel örgütün İran düşmanlığı hayranlığa dönüştü. Türkiye’deki tüm musibetleri İran’a yaslayan bir zihniyet şimdilerde İran’ın yaptığı anlaşmaları övüyor, yere göğe sığdıramyor. Düne kadar fitnenin başı, lanetli Persler ne oldu da büyük devlet oldu?
İşte Paralel medyadaki isimlerin İran’la ilgili değişimleri;
İRAN BÜYÜKELÇİSİNDEN ZAMAN’A SİYONİST SUÇLAMASI
İran Ankara Büyükelçiliği’nden Zaman Gazetesi’ne gönderilen yazıda: “Zaman’ın yayınlarının, artık Siyonist ve Amerikan medyasının, İran İslam Cumhuriyeti’ni Türkiye’deki karalama faaliyetlerine gerek bırakmadığı” vurgulanmıştı.
Ali Bulaç şunları yazıyor ve İran’ı “Şiilik taassubuyla” suçluyordu:
“Yeni gelişen bölgesel ve küresel durumda herhangi bir İslam ülkesi üç seçenekten birini esas alarak bir dış politika tayin edebilir: Ya salt kendi ulus çıkarı adına, yahut uluslararası büyük bir gücün partneri olarak veya İslam dünyası adına. Ulusal kimlik ideolojisi, kültürel değerler, mezhep, etnisite, tarih ve coğrafya gibi unsurlar sadece destekleyici mahiyette enstrümanlar hükmündedir.
GÜLEN: CENNET İRAN’DA OLSA DAHİ…
Fetullah Gülen şöyle diyordu: “Yedi dünya bir araya gelse İran’a gitmeyi hiç düşünmedim. Ahirette cennete giden yol İran’ın içinden geçse, ben sorarım; kenarından bir yol var mı, derim. Bu kadar antipatim var, bu riyakar heriflere. Benim tabiatım bu. Fazla bulabilirsiniz; değişik meselelerde denge ama ben öteden beri Rafızi’lere karşı, riyakar, sapık, Alem-i İslam’ı parçalayan Yahudi emeline alet olmuş insanlar nazarıyla bakmışımdır. Bana, kimse onları anlatamaz.”
ERDOĞAN’I İRANCILIKLA SUÇLUYORLAR
Zaman Gazetesi Washington Temsilcisi Ali H. Arslan, Todays Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, hoca efendilerinin izinden giderek, sıklıkla, Erdoğan’ın ve ekibinin İrancı olduğunu gündeme getirdiler. Hatta yapmış olduğu bir konuşmasında Keneş, Erdoğan döneminde ülkenin İranlı firmalara peşkeş çekildiğini bile söyledi. İranlı firmalar incelendiği takdirde, daha değişik bir resim çıkacakmış.
DAVUTOĞLU’NUN EKİBİ DE İRANCI
Zaman Gazetesi muhabiri Ahmet Dönmez, benzeri bir hezeyanı yeniden dile getirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ekibi Selefi, İrancı ve eski Radikal İslamcılardan oluşan dar bir hizipmiş.
Dönmez, “Başbakan Davutoğlu Ekibini Meclis’e Taşıyor” başlıklı derin(!) analizinde ekibin profilini çıkarmış. Dönmez’e göre; Ali Sarıkaya, Taha Özhan, Ertan Aydın, Hakan Fidan ve istifa listesindekilerin tamamı, çok anlamlı yeni bir resim çıkarıyormuş ortaya.
FİDAN ÖNCE KAHRAMAN SONRA İRANCI OLDU
Ağustos 2010 tarihli Zaman’dan bir haber başlığı: “Tel Aviv, Fidan’ı hedef gösterdi”
Haberde görüşleri alınan en dikkat çekici isim Sedat Laçiner. Şöyle demiş: “Fidan’ın MİT’e kendi damgasını vurması biraz zaman alacak. İsrail, şu andaki Türkiye hükümetinin değişmesini istiyor. Bunu yapmanın bir yolu da, Türkiye hükümetini ya da onların kurumlarını Hamas gibi örgütlerle ilintili göstermek ya da istihbarat servisinin başkanının İran ile özel bir yakınlığı varmış gibi sunmak.”
PARALELİN YAZARLARI HAKAN FİDAN’I ÖLÜMÜNE SAVUNUYOR
Hakan Fidan’ın İrancı olduğuna o sıralar inanmayan bir tek o da değil. Bu satırlar da İsrail’i çok iyi bilen Zaman yazarı Kerim Balcı’nın 9 Ağustos 2010 tarihli köşesinden: “… herhalde MOSSAD’ın edindiği istihbarata dayanarak İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, yeni MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ‘İran yanlısı’ olmakla suçluyor. Çuvallama üstüne çuvallama… MİT müsteşarını İran yanlılığı ile itham etmek, onu oraya getireni, bugüne kadar gelmiş olduğu bütün makamları onaylayan herkesi itham etmektir.”
Gazetenin dış politika yazarı Abdülhamit Bilici’nin “İsrail’in MİT rahatsızlığının derin nedenleri?” başlıklı yazısı da aynı paralelde.
HAKAN FİDAN CIA VE MOSSAD’I ÇILDIRTMIŞ
Cemaatin daha derin seslerine bakalım biraz da. Rauf Atilla Polat onlardan biri. Bu adla ya da rumuzla cemaate yakın istihbarat sitelerinde daha sonra Fidan’ı İrancı ilan edecek bol istihbaratlı, ilginç yazılar yazacak olan Polat, 10 haziran 2010’da şöyle yazmış: “MİT’in başına Müslüman-Türk yani ‘milli’ bir müsteşarın gelmesi ise Ergenekon-CIA-MOSSAD üçlemesini çıldırtmış durumda.”
Emre Uslu: Hakan Fidan adam gibi adamdır. Şerefsizlerin manipülasyonu onu küçültmez. (27 Aralık 2011)
Önder Aytaç: Hakan Fidan bu ülkedeki gelmiş geçmiş en yerli ve Anadolu insanı olan MİT müsteşarıdır. Değeri kavranmalı ve ayak oyunlarına kurban edilmemeli. Uyuma Türkiye #hakanfidanasahipçık (2 Ocak 2012)
2013’TE HAKAN FİDAN İRANCI OLDU!
Hakan Fidan’ın cemaat tarafından doğrudan ve açıktan İrancılık ve İran ajanlığıyla suçlanması için ise 2013 sonlarına doğru cemaat-AK Parti geriliminin artması beklendi. Güya 2001’den beri polisin elinde olduğu iddia edilen Hakan Fidan’ın İran ajanı olduğunu gösteren belgeler dolaşıma sokuldu.
SON 2 YILDIR PARALELİN İRAN NEFRETİ BÜYÜK AŞKA DÖNÜŞTÜ
EKREM DUMANLI İRAN’I YERE GÖĞE SIĞDIRAMIYOR
Türkiye bu soruya cevap aramak zorunda. Uzun seneler dünyaca ambargo uygulanan İran, üst üste diplomatik adımlar attı ve dünya devletleri ile uyumlu bir model ortaya koydu. Türkiye “değerli yalnızlık”ı tercih edip kendi içine kapanırken ve yolsuzluklara teslim olurken İran hamle üstüne hamle yaptı. Hırsızlık ve yolsuzluktan hesap sorduğu gibi Batı ile anlaşarak halkına yeni bir gelecek vaat etti. Ve İran halkı sokaklara taşarak bu durumu bayrama çevirdi. Bizdeki bazı aklıevveller Şanghay beşlisine güzellemeleri yapıp istihbarat devleti kurmaya yeltenirken ve bununla eski İran’a özenirken yeni İran eski Türkiye olma yolunda.
ADEM YAVUZ ARSLAN İRAN İSTİHBARATIYLA GÖRÜŞTÜ
Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Servisi Müdürü Abdurrahman Şimşek, 6 Mayıs 2015’te Adem Yavuz Arslan’ın ABD’deki faaliyetlerini deşifre etmişti.
Abdurrahman Şimşek, Adem Yavuz Arslan’ın Chicago Navy Pier bölgesinde bulunan bir kafede, İran İstihbarat servisine bağlı şahıslarla Paralel Devlet Yapılanması Örgütü adına görüşmeler yaptığını açıklamış.
Şimşek, “Adem Yavuz Arslan, herhalde kafede İran istihbarat Servisi elemanlarıyla ne konuştuğunu bize mantıklı olarak açıklar!” ifadesini kullanmış. Arslan bu sözlere cevap bile verememişti.
FARUK MERCAN: İRAN BÜYÜK DEVLET
Faruk Mercan kendi üniversitelerinde düzenlenen Türkler, Kürtler, Araplar” sempozyumunda İran’a methiyeler düzerken köşe yazısını yine İran’la kapatıyor.
Türkler, Kürtler, Araplar” sempozyumuna bile İran’ın ağır gölgesi düştü. Sözün kısası, İran Türkiye’yi geride bırakıyor ve gerçekten büyük oynuyor…
ALİ BULAÇ 5 KİŞİNİN OLDUĞU ÖZEL YEMEĞE DAVETLİ
İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli Ali Bulaç’ın da aralarında olduğu beş gazeteciye Şubat ayında İstanbul’da bir yemek verdi. Zaman yazarı Bulaç bu yemeği köşesinde ballandıra ballandıra anlatırken İran’a da büyük övgü düzmeyi ihmal etmiyor.
Bakın sözde İran düşmanı gazetedeki İran güzellemesine:
Büyükelçi iyi bir diplomat. Tarih, bölgenin yapısı, İslam kültürü ve diplomasi konusunda hayli donanımlı. Cengiz Han’dan bu yana Türkiye-İran ilişkilerini 10 cümlede özetledi.