Milli Takımlar Genel Koordinatörlüğü görevinden istifa eden eski milli kaleci Rüştü Reçber, istifa süreci hakkında açıklamalarda bulundu.
Reçber, Skyturk’te Milli takımdaki görevinden istifa sürecinden ve Beşiktaş ile Barcelona’da forma giydiği dönemlerden bahsetti.
Milli kalecinin açıklamaları şu şekilde;
“FUTBOL’DA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ FAKAT YÖNETİCİ ZİHNİYETİ DEĞİŞMEDİ”
“Bizim kıyaslama noktamız Dünya futbolu ve Avrupa futbolunda ki yerler… 20 sene önceye gittiğimizde de yine aynı söylemler,aynı kavgalar, aynı tartışmalar vardı ve hala aynı tartışmalar var… Aslında futbolumuz da çok şey değişti.Stadlar,antrenman yerleri,tesisler en önemlisi ekonomik anlamda çok değişti. Fakat hala zihniyet değişmedi.Avrupa’daki kulüp başkanları ve yöneticileri birbirleriyle ilgili senede bir veya iki kere demeç verirler.Bunu da saygı çerçevesinde yaparlar.Bizim ülkemizde hala böyle değil.Onların birbirleriyle olan demeçleri futbolla ilgilidir. Fenerbahçe’den Barcelona’ya isteyerek gittim.”
“KAZA GEÇİRMESEYDİM, BELKİ DE BEŞİKTAŞ’LI RÜŞTÜ DİYE ANILCAKTIM”
“Ali Şen başkanı sevmeyeni az olan bir insandır. Başkanımızın tesise geleceğini garsonların kılık kıyafetinden anlardık.Antalyaspor’da oynarken Beşiktaş ile görüşüyordum. Bir trafik kazası geçirdim.Kaza geçirmeseydim, belki de Türk futbolunda Beşiktaş’lı diye bir isim edinecektim.Yapılan test sonuçlarında ilerde futbol oynamama riski ortaya çıkmıştı.Daha sonra Beşiktaş ile anlaşma olasılığımız bitti.”
“BARCELONA TARAFTARI OLDUĞUM İÇİN BARCELONA’YA GİTTİM”
“Benim hayatta pensiplerim var.Kendime göre bir felsefi görüşüm var.Olduğum yerde bir şeyler vermek için çaba sarf ederim.Benden de bir şey beklenildiğini görmem lazım. Barcelona’ya şan, şöhretle gittik. Acayip bir reklamla gittik. O dönem görüştüğümüz kulüpler de vardı.Başkanı dahi belli olmayan bir kulübe, Barcelona taraftarı olduğum için gittim. Güzel gittik, güzel başladık.Ama işler bazen istediğiniz gibi gitmiyor. Bazen bulunduğunuz kurumda yetkili kişi artık bu teknik direktör olur,başkan olur, sportif direktör olur veya X biri de olabilir. Onun size görev vermeyeceğini hissettiğiniz zaman her şey çok farklı olur.
Hayatımda 3S+1S vardır.Bunlar samimiyet,saygı,sevgi ve sabırdır.Ben hep bunların olduğu yerde oldum. Bunların olmadığı yerde sessiz sedasız geldiğim gibi, sessiz sedasız gitmeyi iyi bildim.Barcelona’da Rijkaard’ın benle ilgli bir tasarrufu vardı.Ben de saygı duydum.1.5 sene sonra geri geldik.Şehiri ve insanları sevdik. İnsanlar da bizleri sevdi.”
“RİJKAARD, BENİM HAKKIMDA SÜREKLİ BAHANELER SÖYLÜYORDU”
Mutsuz olduğum yerde de hayatım boyunca olmadım. Rijkaard; bana dil bilmiyor,anlaşma olmuyor, yabancı kontejanına takılıyor diye söylemler oldu. 1 yıl sonra bizim İspanyolca’mız %60 – %70’lere gelmiş konuşabiliyoruz. İspanyol statüsünde oynama hakkı kazanmışım.Bizim Nihat Kahveci’yi örnek vererek hak kazanmıştım. Basın toplantısında bana Rijkaard’ın söylediği söylemler hakkında ne düşünüyorsun? diye soru sormuşlardı. Bende şu cevapı verdim. Dünyada 3 şeyin dili aynıdır. 1)Futbol 2)Müzik 3) Aşk’tır.
Bu söylemler basit bir bahanedir dedim. Yıllarca futbol oynamış biri olarak söyleyebilirim. Kesinlikle futbolcular arasında bir gerginlik yoktur. Saha içerisinde zaman zaman kavga edersiniz, birbirinize kötü söz söyleyebilirsiniz. Ama düdük çaldıktan sonra herşey çok farklıdır. Benim yıllardır savunduğum ve hala savunacağım bir şey vardır. Yönetici profili değişmelidir. Avrupa’da yöneticilik okulu vardır. Bir yönetici abime “Siz neden yönetici okuluna gitmiyorsunuz”dedim. Sonra benle 1 yıl konuşmadı. Art niyetli değildim.Eğitim seviyesi düşük olan ülkelerde belirli konumda bulunan insanların söylemleri, davranışları, hareketleri çok önemlidir. Eğer siz de toplumu sevgiye, saygıya, barışa yönelik hareket etmeden davaranırsanız sonuçlarına katlanırsınız. 20 yıl önce konuşulunları hala yine konuşuyoruz.
“FATİH TERİM, HİÇBİR ŞEKİLDE BENDEN RAHATSIZ OLMADI”
“Futbolu bıraktıktan sonra 11 ay boyunca Almanya, Hollanda, Barcelona’da alt yapı çalışmaları yaptık.Sonuçta yaptığımız hazırlıklar sonucunda Yıldırım Demirören böyle bir görev verdi. Biz de kabul ettik.Çok projelerimiz vardı. Futbol oynarken de hayalim idare alan da hizmet verebilmekti. Dolayısıyla futbolu bıraktıktan sonra 11 ay boyunca buna çalıştım. Göreve geldikten sonra işler güzel gidiyordu. Fakat işler iyi gitmemeye başlamadı. Sevgi, saygı, samimiyet ortamının incildiği yerde kalmak istemem.Bunlardan birkaçının incildiğini görünce bırakmak zorunda kaldım.”
“TEKNİK DİREKTÖRLÜK YAPMAYI DÜŞÜNMÜYORUM”
“Bazen profesyonellikte şartlar sizin istediğiniz gibi olmuyor. Hissettiğim ve şahit olduğum olaylar oldu.Ama hiçbir zaman Fatih Terim’den hiçbir şekilde benden rahatsız olduğuna ve istemediğine dair hiçbir şey duymadım. Benim rahatsız olduğum olaylar vardı. Ayrılmanın kendi açımdan doğru olacağına karar verdim.Sayın başkanla bir araya gelerek, helalliğimi de verdim ve ayrıldım. Teknik direktörülük hiçbir zaman düşünmedim. Hala da düşünmüyorum. Lisansım var ama en yüksek lisansa sahip değilim. Benim amacım, yönetici zihniyetini değiştirmek, bunun için de mücadele edeceğim.”