Tarih Ambarı
Avrupa İçin Hayaldi
Halkını “Emânetullah (Allah’ın emaneti)” olarak gören Osmanlı Devleti’nde, akıl hastalarına bîmar- hânelerde son derece şefkatle muamele edilir, hastalar ceviz ağacından mamul karyolalarda, ipekli çarşaflarda yatırılıp tedavi edilirdi.
O sırada Avrupa’da ise akıl hastaları, ruhuna şeytan girmiş diye diri diri yakılıyordu…
İstanbul’daki bîmarhâneleri gören Mongeri Pere: “Burası Avrupa’nın asırlar sonra tahayyül edeceği bir hayal müessesesidir.” demekten kendini alamamıştı. OsmanlI’nın uyguladığı musiki ile tedavi metodunu ABD ancak 1956 yılında uygulamaya başladı…
İnsanlığın En Muhteşem Harikası
Osmanlı sosyal yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterroht’a: “Osmanlı Devleti, bu kadar geniş toprakları ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı’ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu.
O saray ise Batıdaki en mütevazı bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl bir iştir?” diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht şu cevabı verdi:
“Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin’in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askerî birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır…”
Eskiden Osmanlı Pasaportum Varken
Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra, son derece üzülen ihtiyar bir Ürdünlü, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek: “Herkes bu pasaportla alay ediyor. Eskiden Os- manlı pasaportum varken selam dururlardı.” demiş ve: “Ben Os- manlı tebaasıyım, ne olur bunu değiştirin!..” diye sefaret yetkililerine ricada bulunmuş…
“Halep Oradaysa Arşın Burada”
Halep’e gidip gelen adamın biri, bunu kendisine iftihar vesilesi yaparmış. Her konuşmasına “Ben Halep’teyken…” diye başlar ve dinleyenleri de bıktırırmış.
Bir gün bir mecliste söz koşudan ve uzun atlamadan açılmış.
Adam hemen sözü almış:
“Ben Halep’te iken sekiz arşın atlardım…” diye bir palavra atmış.
Artık dayanamayan biri:
“Hadi canım sen de, sekiz arşın atlamak kim, sen kim?..” deyince,
“Doğru söylüyorum, gerçekten atladım!” diye ısrar etmiş adam.
“Peki efendim, madem öyle hadi atla da görelim!”
“Yok hayır, ben Halep’te atlardım…” “İyi ama, Halep oradaysa arşın burada!..”