Yeni Süveyş Kanalı projesiyle Akdeniz ve Karadeniz biyolojik terör tehdidi altında
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), 6 Ağustos’ta açılışı yapılacak Yeni Süveyş Kanalı projesinin Akdeniz ve Karadeniz’deki canlı yaşamını tehdit ettiğini bildirdi. Söz konusu projenin başta zehirli denizanaları olmak üzere zararlı deniz canlılarını Akdeniz ve Karadeniz’e getireceği belirtildi. Öte yandan, birkaç yıl önce Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Tarkan’ın Türkiye sularına yaklaştığını vurguladığı ‘kutu denizanası’, Tayland’da can aldı.
Genişletilip çift taraflı trafiğe açılması çalışmaları sırasında 1500 evin yıkıldığı, binlerce Mısırlının yerinden edildiği ve inşası sırasında bir çökeltim havuzunun çöktüğü Yeni Süveyş Kanalı projesinin, bilinmeyen ve hesap edilmeyen ekolojik tehlikeyi beraberinde getireceği vurgulandı.
TÜDAV Başkanı, İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, “Kanalın genişletilmesini ve çift yönlü trafiğe açılmasını kapsayan projenin meydana getireceği biyolojik istilaya ve biyolojik teröre karşı gerekli önlemlerin alınması için uluslararası kamuoyu oluşturulması şart” dedi.
EKOLOJİK TEHDİDE KARŞI BARİYER KALKTI
TÜDAV tarafından yapılan açıklamada Yeni Süveyş Kanalı’nın, ekolojik, ekonomik ve sosyal sonuçları itibarıyla önemli riskler barındırdığı duyuruldu. TÜDAV’ın yaptığı incelemeye göre, deniz trafiğinin çift yönlü olarak hizmet vermesi amacıyla paralel bir hat açılarak genişletilen Süveyş Kanalı, Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelen yabancı türlerin sayılarını ve doğal deniz ekosistemine zararlı etkilerini daha da artıracak. TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk Yeni Süveyş Kanalı projesinin Akdeniz ve Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkeler için taşıdığı riskleri şöyle değerlendirdi:
“Açılacak yeni ve paralel kanalın 72 km uzunluğunda ve en az 30 metre derinliğinde olacağı söyleniyor. Bu proje, her ne kadar Kızıldeniz ve Akdeniz arasında gemi trafiğini 22 saatten 11 saate indirecekse de, bunun meydana getireceği ekolojik zarar tahminimizden çok daha büyük olacak; Akdeniz ve Karadeniz’in tamamı bu genişlemeden olumsuz etkilenecek. Mısır hükümetinin kanalda bulunan doğal oluşumlu göllerin tuzluluğunu artırarak, bu biyolojik istilaya karşı bariyerler oluşturması, benzer etkili çözümleri acilen devreye sokması gerekmektedir. Kanalda bulunan doğal oluşumlu bu göller, Kızıldeniz türlerinin Akdeniz’e göçünü kısa da olsa engellemişti; fakat şimdi bu doğal bariyer ortadan kalkıyor. Uluslararası kamuoyunun Mısır hükümetini sağduyuya davet etmesini bekliyoruz. Çünkü Akdeniz ve Karadeniz, uygarlıkların doğduğu bir coğrafyada yaşam kaynağıdır. Bu denizleri yaklaşan büyük çaplı ekolojik tehdide karşı korumak hepimizin görevi.”
İSTİLACI TÜRLER AKDENİZ VE KARADENİZ’E YAYILACAK
1869’da açılan ve deniz taşımacılığını artırmak için zaman içinde pek çok kez genişletilen Süveyş Kanalı, yabancı denizel türlerin en önemli geçiş yollarından biri haline geldi. 350’den fazla yabancı tür, Akdeniz’e geçerek havza boyunca dağıldı.
Balık, karides, denizanası başta olmak üzere bu istilacı türler Akdeniz’deki ekosisteminin yapısını ve işlevini değiştirmesinin yanında, biyo-çeşitliliğin bozulmasına ve balıkçılık, turizm, sağlık gibi sosyal sorunlara da neden oldu.
Yeni proje, Akdeniz ve Karadeniz için istenmeyen zararlı, zehirli deniz canlıları ve başta denizanaları olmak üzere ekonomik zararlara neden olduğundan, bu bir tür biyolojik istila ve biyo-terör olarak nitelendirilmektedir.
OBUR İSTİLACI TÜR BALIKÇILIĞI, SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR
Örneğin; Rhopilema nomadica gibi Kızıldeniz kökenli denizanası türü, artık Doğu Akdeniz’in bütün kıyılarında görülüyor. Bu denizanası ağ gözeneklerini tıkayarak, avlanan balık sayısında azalmaya ve verimsiz balıkçılığa neden olduğu gibi, denizanası sokması ve zehirlenmelerinin insan sağlığı üzerindeki uzun süreli etkisi nedeniyle de turizmi olumsuz etkiliyor.
Rhopilema nomadica
Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e giren ve Doğu Havzası’nda birçok kıyıya ulaştığı için Akdeniz’deki en kötü ve en obur istilacı tür olarak kabul edilen balon balıklarından Lagocephalus sceleratus olarak bilinen türü, balıkçıların ağlarını parçalıyor.
Bu balık küçük ölçekli balıkçılara milyonlarca dolar zarar veriyor ve bu zararı karşılayan yok. Bünyesindeki tetradotoksin nedeniyle güçlü bir nörotoksik zehir içeren bu balığı yeme ihtimali olan vatandaşlar ciddi ve ölüme neden olabilecek sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir.”