Türkçülük düşüncesini sistemli bir ideoloji haline getiren sosyolog ve düşünürdür.
Diyarbakır’da doğan Ziya Gökalp’in asıl adı Mehmed Ziya’dır. Daha küçük yaşlarda okumaya İcarşı büyük ilgi duyan Ziya Gökalp Diyarbakır Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi. Daha sonra aynı kentteki mülkiye idadisinde (lise) öğrenimini sürdürdü. Felsefe ile sosyal bilimlere ilgisi lise sıirâlarında başlamıştı. Bu sırada bir kolera salgını nedeniyle Diyarbakır’a gelen İttihat ve\Terakki Cemiyeti kurucularından doktor Abdullah Cevdet’le tanışarak onun etkisinde kaldı; Lise eğitimini tamamlayan Ziya Gökalp, (İstanbül’a gitme isteği ailesinçe geri çevrilince başına kurşun sıkarak intihar girişiminde bulundu. Sonunda İstanbul’a giderek Baytar Mektebi’nde yükseköğrenimine başladı. Öğrenciliği sırasında tanıştığı İttihat ve Terakki Cemiyeti kurucularından İbrahim Temo kanalıyla bü örgüte katıldı.
Ziya Gökalp’ih yükseköğrenimi siyasal ilgileri nedeniyle birkaç kez durakladı. Abdülha-mid yönetimine karşı gizli faaliyetlerinden ötürü 1899’da tutuklandı. 10 ay hapis yattıktan sonra Diyarbakır’a sürgün edildi. Diyarbakır’da küçük memurluklarda bulunan Ziya Gökalp zamanının çoğunu okumaya ayırarak kendini yetiştirmeye çalıştı. Ayrıca Diyarbakır gazetesinde yazılan ve şiirleri yayımlanıyordu. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilahını izleyen günlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Diyarbakır şubesini kurarak siyasal çalışmalara başladı. Birkaç arkadaşıyla biriikte Pey-/nan gazetesini çıkardı. 1909’da ■ Selanik’te toplanan İttihat ve Terakki kongresine Diyarbakır delegesi olarak katıldı. Ertesi yıl bü örgütün genel merkez üyehğine seçiHnce yeniden Selanik’e gitti. Bu arada Genç Kalemler dergisinde yazılar ve şiirler yayımlıyordu.1912’de Ergani Madeni Sancağı’ndân Mec-lis-i Mebusan’a seçilen Ziya Gökalp İstanbul’a yerleşti. Türk Ocağı’nın kuruculan arasında yer aldı. Bu derneğin yayın organı olan Türk Yurdu başta olmak üzere, Halka Doğru, İslam Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, Yeni Mecmua, Milli Tetebbular Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası gibi dergilerde yayımladığı yazılarıyla görüşlerini hızla yaymaya başladı. Bir yandan da Darülfünüıi’da (İstanbul ÜniAra Güler Arşivi
Ziya Gökalp Türkçülük düşüncesini sistemli bir ideoloji haline getirmiştir.
versitesi) sosyoloji dersleri veriyordu. Osr manh İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca savaş süresince yönetimde olan İttihat ve Terakki’nin de iktidarı son buldu. Bu partinin etkin kuramcılarından olan Ziya Gökalp 1919’da İngilizler tarafından Malta Adası’na sürüldü. İki yıl süren sürgün 1921’de son bulunca Diyarbakır’a giderek Küçük Mecmua’yı yayımlamaya başladı. 1923’te Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Encümeni başkanlığına atanan Ziya Gökalp, Ankara’ya yerleşti. Aynı yıl Diyarbakır milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Kısa süren bir hastalığın sonunda İstanbul’da öldü.
Ziya Gökalp’in düşünceleri değişik dönemlerde farkh biçimler almıştır. 1908’e kadarki dönemde özgürlük ve değişimden yanadır. Jön Türkler’in Abdülhamid’e karşı yürüttükleri anayasacı mücadeleden etkilenmiştir. O da her Osmanlı aydını gibi devletin nasıl kurtulacağı üzerine düşünüyor, özellikle imparatorluğun içindeki milliyetlerin Osmanlı Devleti’nden kopma eğilimlerinin hız kazanması üzerine bu soruna yanıtlar anyordu.
1909’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kongresi için Selanik’e giden Ziya Gökalp’in düşüncelerinde büyük değişiklikler oldu. Diyarbakır’da Tanzimat devrini yaşayan OsmanlI milliyetçisi Ziya Gökalp’in yerini Türkçü Ziya Gökalp aldı. Bu değişme döneminin ürünü olan Türkleşmek, İslamlaşmak, Mua-
sırlaşmak (1918) adlı yapıtında Türk toplumü-nun ülküleri,nelerdi sorusuna İslamcı ve batıcı ideolojileri eleştirerek yanıt verir.’ Ona göre, İslamcılar’m .temsil ettiği ülküler Türk toplu-munun çağdaşlaşma özlemlerini engellemiştir. Çünkü bu ülküleri yaşatan toplum bir ümmet toplumüdur. Ama Türk toplumu artık ümmet türünden ulus türüne geçiş aşamasındadır. Yalnız Türkler arasında değil, çağdaş dünyada da dinsel ülküler aşınmaktadır. Çağ; daş toplumlar ümmet toplumlan değil, ulus toplumlandır. En yüksek ülküleri ulusal ülkülerdir. Ziya Gökalp’e göre çağdaş uygarlık bir uluslar uygarlığıydı. Bir uygarlık içindeki uluslann kendine özgü olan yanı hars, yani kültürdü.
Ziya Gökalp Türkçülüğün Esasları (1923) adlı yapıtında Türk ulusunu yükseltmek için tutulması gereken yolun ve uyulması gereken ilkelerin neler olduğunu ele aldı. İlk olarak “Millet ırk mıdır?” sorusuna hayır yanıtını verdi. Uluslarda köken aranmayacağını, insanlarda ırkın toplumsal yapılara hiçbir etkisi olmadığını vurguladı. Ulusun kavim olup olmadığı sorusuna da olumsuz yanıt vererek ulusu aynı ülkede oturan halklar toplamından da ayırıyordu. Gökalp’e göre ulusu oluşturan şey terbiyede ve kültürde birliktelikti. Ulus, dil, din, ahlak ve estetik açılarından ortak olan bireylerden oluşan bir kitleydi. Kültür ve uygarlık üzerinde duran Ziya Gökalp kültürün ulusal, uygarlığın uluslararası olduğunu belirtir. Kendi ulusal kültürümüzü koruyarak doğu uygarlığından çıkıp batı uygarlığına girmemiz gerektiğini vurgular.
Ziya Gökalp, Türkçülük görüşlerini sergilemeye başladığı II. Meşrutiyet döneminde Osmanlıcıhk ve İslamcılık görüşlerine karşılık, değişik yerlerde oturan tüm Türk toplu-luklannı tek bir yönetim altında toplamayı amaçlayan “Turan” ülküsünü ortaya attı. Ama cumhuriyetin kurulmasından sonra bu düşlerinden vazgeçti.
Ziya Gökalp cumhuriyet kurulmadan önce yazdığı makaleleriyle şiirlerinde halkçılık, devletçiHk, laiklik, eğitimin birliği gibi ilkeleri savunmuştu. Gene bu dönemde kadınların özgürlüğü sorunu üzerinde durmuş, bu konuda yazdığı yazılarda, kadınların toplumsal hayata, özellikle ekonomik hayata ve serbest
ZİYA PAŞA 261
mesleklere katılması, eğitim fırsatlannda, evlenme, boşanma ve miras hukukunda kadınlara eşitlik sağlanması konularını işlemiştir.
Ziya Gökalp Türİciye’de sosyolojinin bir bilim dalı olarak yerleşmesinde son derece önemli bir rol oynamıştır. Bilimi somut toplumsal olayları çözecek bir anahtar olarak gören Ziya Gökalp tarih, folklor, ekonomi, din gibi çok çeşitli konulara ilgi duymuştur. Durkheim sosyolojisini ülke sorunlarına uygulamaya çalışarak mesleki örgütleri temel alan ve toplumsal dayanışmayı savunan > bir sistem geliştirmiştir. Bu konuda Türkçülüğün Esasları adlı yapıtında mesleki temsile dayanan bir yapının zorunluluğunu vurgular. Yöresel esnaf loncalan yerine rherkezi milli loncalar önerir. ■” v
Ziya Gökalp’in öbür yapıtlan arasında Türk Töresi (1923), Doğru Yol (1923) Türk Medeniyeti Tarihi (1926) gibi araştırma kitaplarıyla Kızıl Elma (1914), vlton^’ /^ıA: (1923) adh şiir kitapları sayılabilir.