DAMGA

DAMGA

DAMGA

DAMGA

DAMGA i. (esk. türk. tamğa’dan), işareti, nişanı basan âlet, mühür: Bu damganın tok ve soğuk sesi kürsünün üstünden aksettiği anda, o üye için her ¡ey bitmişti (Ş.S. Aydemir). || Âletin bastığı işaret: Dur, daha damgası kurumamış! || Teşm. yol. iz: İnsanın yüzünde at nalı kadar damga bırakırdı (R. N. Güntekin). || Mec. Herkesçe bilinen kötü özellik, leke: öc almasını bilirim, hele kendimi şu deli damgasından kurtarayım (R.
H. Karay). || Esk. Bir canlıyı veya eşyayı benzerlerinden ayırmak için kullanılan işaret: Oğuzlardan her boyun kendisine mahsus bir damgası, bir ongun’u […] vardır (Z. Gökalp). || Soğuk damga, baskı ile kabartma olarak yapılan damga.
— ÇEŞ. DEY. Damga basmak (vurmak), hakkında belli bir hüküm vermek: Deli damgası vurarak onu da şu bina içinde alıkoymaları… (R.H. Karay). İz bırakmak: Yahya Kemal’in bugünkü şiirimize vurduğu damgayı, onun yaratıcı etkisini… (N. Ataç). |j Damga yemek, olumsuz bir özellik atfedilmek: Bir kitap yüzünden hem kızıl bir damga yemiş, hem de sıkıyönetim mahkemesi kararı ile altı ay ceza (Y.Z. Ortaç).
— Arkeol. Mühür veya kaşe yardımıyle, pişirme işleminden önce kil üzerine basılmış marka. (Bk. ANSİKL.) || Damga mühür, üzerine resim, yazı kazılmış daire veya kare tabanlı mühür. Bk. ANSiKL
— Atçılık. Ateş damgası, beygirin sağrısına kızgın demirle vurulan işaret.
— Bibliyo. Bk. ANSiKL.
— Huk. Damga vergisi. Bk. ANSiKL.
— Kasaplık. Kesilmiş hayvanların gövdesine, sağlık kontrolundan sonra vurulan mühür. (Kesimden sonra etler, kontrol memurları tarafından silindir biçimindeki bir âlet yardımıyle damgalanır; her mezbahanın kendine has damgası vardır.)
— Kuyumc. Değerli madenleri işleyerek eser ortaya koyan kuyumcunun veya bağlı bulunduğu birliğin özel işareti. || Altın veya gümüş ayarının doğruluğunu sağlayan işaret.
— Nümism. Sikkeler üzerine, değerlerini değiştirmek veya basıldıkları yer dışında, yani başka bir memlekette tedavül hakkı sağlamak amacıyle sonradan basılan yuvarlak veya dört köşe baskılara verilen ad. (Eskiçağ sikkelerinde damga olarak ya bir sayı veya kullanılacağı yeni şehrin arması veya baş harfleri bulunurdu.)
— Postacılık. Bir posta pulunun üzerine yapılmış ek baskı. (Genellikle pulun değerini değiştirmek için yapılır.)
— Pulc. Damga pulu, resmî evraka ve makbuzlara yapıştırılan pul: Ayrıca bin beş yüz otuz dört lira on beş kuruşluk da damga pulu (K. Tahir).
— Vet. Salgın vakalarında, sağlık durumunu göstermek için hayvana konulan işaret.
— Zootekn. Bk. ANSiKL.
— ANSiKL. Arkeol. Eskiçağda damga pişmiş topraktan yapılmış vazoların, kiremit ve tuğlaların tarih ve yapılma yeri hakkında bilgi veren bir çeşit imalât işaretidir. Damgalar, toprak eşya üzerine (önceleri çizgi, daha sonra da daire biçiminde) kilin çıkarıldığı ve biçimlendirildiği yeri (genellikle askerî bir atelye), bazen de ticarî bir tarihi belirtmek amacıyle konurdu. İtalya’da «bolli laterizi» adı verilen bu işaretlerin, Roma belediye tarihi açısından büyük önemi vardır. Vazolardaki damgalar, çoğu zaman yapanın imzasını taşır ve genellikle dip tarafta bulunur. İsim, Augustus devrinden itibaren genellikle ayak biçiminde bir kaşe içindedir. Bu yazılar damganın bölgesel tarihini izlemeğe yarar.
• Damga mühürler, en eski devirlerde de mülkiyet ve şahsiyeti belirtmeğe yaramıştır. Başlangıçta boyuna asılan, muska yerine kullanılanların zamanla dinî anlamları azaldı ve pratik amaçlarla, özellikle sosyal ve İktisadî alanlarda kullanıldı. Silindir mühürlere göre daha eski olan damga mühürlerin, asyalı halklarca bulunduğu bellidir. Mezopotamya’da uruk çağmda damga mühürler süsleme unsuru olarak kullanıldı. Ticarî ilişkilerle Sümer ülkesinden, Asur, Suriye, Mezopotamya, Kappadokia ve İndus vâdisine yayıldı. Anadolu’da da benimsendi. Anadolu’da Neolitik çağa ait ilk mühürler Mersin Yümüktepe’de bulundu. Bunlar taştan, yamuk kulplu ve basit çizgili desenlidir. Yümüktepe ve Alişar’da bulunan geometrik bezekli taştan mühürlerin Kalkolitik çağa ait olduğu anlaşılmıştır. Es-
ki Bronz çağmda sayıları çok artan damga mühürler özellikle Yümüktepe, Tarsus Gözlükule ve Alişar’da ele geçti. Damgaların çoğu bronzdandır; kemik ve boynuzdan olanlarına da rastlanır. Ahlatlıbel ve Eti-yokuşu kazılarında pişmiş topraktan geometrik desenli damga mühürler bulundu. Bronz çağda Anadolu’da Çeç damga mühürleri görülür. Bunlar tahıl damgalama ve mühürleme işlerinde kullanılmışlardır. Asur ko-lonistleri çağından sonra Anadolu’da damga mühürlerin yerini silindir mühürler alır, bununla birlikte damga mühür tamamen ortadan kalkmaz.
— Bibliyo. Bütün kütüphanelerde, kitapların gelişlerinde damgalanmaları mecburîdir. Damga, ya kitabın adının yer aldığı sayfaya, ya da metin sayfalarından biri veya birkaçı üzerine basılır. Aynı kitaplıkta damga, kitapların aynı sayfaları üzerine basılır. Kitapların içindeki ilâve cetvel ve resimlerin de damgalanması gerekir.
— Huk. 23 Mayıs 1928 tarihli ve 1324 sayılı Damga resmi yerine geçen 1 temmuz 1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi kn.na göre aynı kanuna ekli 1 sayılı tabloda yazılı kâğıtlar damga vergisi’ne tabidir. Damga vergisinin mükellefi kâğıtları imza edenlerdir. Resmî dairelerle kişiler arasındaki işlemlerde, kâğıtların damga vergisini Njdşiler öder. Yabancı ülkelerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kâğıtların vergisi ise, Türkiye’de bu kâğıtları resmî dairelere verenler, üzerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir yoldan hükümlerinden yararla-nanlarca ödenir.
Damga vergisi nispi veya maktu olarak alınır. Nispî vergide, kâğıtların çeşit ve mahiyetine göre bu kâğıtlarda yazılı belli para; maktu vergide kâğıtların mahiyeti esastır.
Damga vergisi, kâğıtlara pul yapıştırılması ve bu konuda gösterilen hallerde basılı damga konulması veya makbuz verilmesi veyahut istihkaktan kesinti yapılması şekillerinden biriyle ödenir. Aşağıda yazılı kâğıtlarda damga vergisinin ödenmesi için pul yerine basılı damga konabilir: 1. makbuz ve ibra senetleri; 2. faturalar, 3. ulaştırma ile ilgili kâğıtlar; 4. elektrik, havagazı, telefon ve su abonman mukaveleleri; 5. Maliye bakanlığının izni alınmak şartıyle vergiye tabi diğer kâğıtlar. Kanunun 21. maddesine göre, basılı damga konulacak kâğıtların vergisi, yüzde 5 noksanı ile peşin olarak ödenir.
Vergiye tabi kâğıtların damga vergisinin ödenmemesinden veya eksik ödenmesinden ötürü alınacak vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakları saklı kalmak üzere, kâğıtları ibraz edenler sorumlu olur.
Damga vergisi, damga vergisi kanununda gösterilen haller dışında, kâğıtlara damga pulu yapıştırılarak ödenir. Vergi miktarına eşit olmak üzere birden fazla pul yapıştırılması mümkündür. Pullar tarihle beraber imza veya mühür konularak iptal olunur. İki pul için bir iptal işlemi yapılabilir. Damga pullarının kâğıtların düzenlendiği anda yapıştırılması mecburîdir.
— Zootekn. Hayvanları damgalamak için kullanılan usuller çeşitlidir. Kızgın demirle basılan damga atlara ve büyükbaş hayvanlara uygulanır. Bu işlem boynuzsu maddeyle kaplı kısımlara ve deri üzerine, ucunda kabartma bir şekil bulunan demir bir çubukla yapılır.
Koyunlarda yün üzerine renkli işaret basılarak damga yapılabilir. Bundan başka hayvanlar kulaklarına takılan halka ve düğmelerle veya gene kulağa yapılan kertik ve deliklerle işaretlenebilir. Fakat yurdumuzda en yaygın şekil celeplikte kızgın demirle damga vurmak, köylerde ise bıçakla kulağa çentik ve delik açmaktır.
♦ Damgacı sıf. ve i. Damga vurmakla görevli [kimse].
♦ Damgalamak geçi. f. Damga ile işaret koymak. || Mec. Birini kötü olarak tanıtmak.
— Kasaplık. Kesilmiş hayvanların gövdesine veteriner kontrolundan sonra mezbahanın özel işaretini basmak.
— Kuyumc. Bileşimindeki gümüş oranının
kanunlarca belirlenmiş normlara uygun olduğunu belirtmek üzere ayar damgası vurmak.
♦ Damgalanmak edilg. f. Damgalamak işine konu olmak.
♦ Damgalı sıf. [Kâğıt, hayvan v.b. için] Üzerine damga vurulmuş. || Mec. Belli bir özellikle tanınmış: Hele muayyen bir hastalıkla ve bir takım olmaz şeylerle damgalı olarak aralarına girmiş olmaktan büsbütün ürkmüştüm (A.H. Tanpınar).
— DEY. Damgalı eşek. Tekiz. Herkes tarafından kötü olarak tanınan.
— Matbaac. Damgalı kâğıt (varak-ı sahiha), Tanzimattan sonra İspanya baş tercümanının oğlu Telmas tarafından yapılan teklif üzerine, devlete gelir sağlamak için çıkartılan siyah veya soğuk damgalı kâğıda verilen ad. (Bu kâğıda yazılan her türlü senede, resmî daire ve mahkemelerce daima güvenilirdi. 1873’te damga nizamnamesinin ortaya çıkmasıyle damgalı kâğıtlar tamamen kaldırıldı ve bunların yerini damga pulları aldı.)
♦ Damgasız sıf. Damgası bulunmayan, damgalanmamış: Damgasız pasaport. (ML) Damga, Reşat Nuri Güntekin’in romanı (1924). Sevgilisinin namusunu korumak için hırsızlığı kabul ederek toplumca damgalanan İffet’in hayal kırıklığını anlatır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*