Eğitimde kalitenin artmamasının en önemli sebeplerinden biri nitelikli öğretmen eksikliği. Eğitim fakültesi dekanlarına göre kalitesizliğin sebebi, öğretmen adaylarının yeterli pratik yapamaması, sadece sınavla öğrenci seçilmesi ve eğitim fakültesi dışında
Eğitim fakültesi öğrencilerine ve stajyer öğretmenlere göre Türkiye’de öğretmen yetiştirme sistemindeki nitelik sorunun en önemli sebeplerinden biri uygulama eksikliği. Öğretmen adayları teorik ağırlıklı bir eğitim alıyor. Eğitim fakültesi dekanlarına göre ise sorun sadece bununla sınırlı değil.
Türkiye’nin öğretmen yetiştirmedeki sorunlarını ‘Okulda Üniversite’ adıyla uygulama ağırlıklı bir modeli hayata geçiren MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mustafa Özcan ve Eğitim Fakültesi Dekanlar Konseyi Başkanı, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Burhanettin Dönmez’e sorduk.
Öğretim üyelerinin öğretmenlik deneyimi eksik
Prof. Özcan öğretmen yetiştirme sisteminin tümden yanlış olduğunu savunuyor: “Öğretmenleri en kötü şekilde yetiştiriyoruz. Bundan daha kötü bir öğretmen yetiştirme modeli olamaz.”
Özcan’a göre sorunlardan biri eğitim fakültelerindeki öğretim elemanlarının yeterlilik sorunu :
“Dünyadaki en başarılı eğitim fakültelerinde, ABD’de, Finlandiya’da öğretim elemanlarının tamamının öğretmenlik deneyimi var. Tıpta nasıl hasta muayene etmeyen profesör düşünemiyorsanız, eğitim fakültelerinde de öğretmenlik yapmamış öğretim elemanı olamaz. Türkiye’deki eğitim fakültelerinin çoğunun öğretmenlik deneyimi yapmamış öğretim üyeleri de var. YÖK bir karar alarak öğretmenlik deneyimini şart koşmalı.”
Öğrenci seçiminde mülakat da olmalı
Özcan’a göre niteliğin önündeki ikinci bir sorun eğitim fakültelerinin müfredatı ve öğrencilerin seçim şekli. Eğitim fakültelerinde uygulamanın az olduğunu, sözde kaldığını belirten Özcan eksikler ve olması gerekenleri şöyle anlatıyor:
“Öğretmenlik öğrenilen bir şey. Yaparak öğreneceksin. Mevcut sistem bu şansı vermiyor. Müfredatta üçüncü sınıfta okul deneyimi dersi var. Öğrenci gidip gözlem yapıyor haftada bir gün. Esas öğretmenlik yapmaları gereken son sınıfta haftada bir gün uygulama için okula gidiyorlar. Bir araştırma yapıyorum, eğitim fakültesi öğrencilerine ve öğretmenlere anket yapıyoruz. “Uygulama boyunca sadece iki saat ders anlattım”, “Stajda hiç ders anlatmadım” diyenler var. Öğretmen yetiştiren fakültelere girişte sınavın yanı sıra mülakat olmalı. İngiltere’deki modellerden birinde, ABD’nin en başarılı yedi eğitim fakültesinde, Finlandiya’nın tamamında mülakatla öğrenci seçiliyor. ”
“Öğretmen adayları öğretecekleri konuları bilmiyor”
2015 KPSS’de öğretmen adaylarının kendi branşlarında girdikleri 50 soruluk testte 30 net yapanların oranının sadece yüzde 9.2 olmasının çok büyük sorun olduğunu da vurgulayan Özcan “Bu sonuçlar Türkiye’de öğretmen adaylarının öğretecekleri konuları bilmediğini gösteriyor. Sonuçlar genel olarak çok düşük. Bazı branşlarda daha da düşük. 50 sorudan biyoloji öğretmen adaylarının 12, fizik öğretmen adaylarının 16, kimya öğretmen adaylarının 14 doğrusu var. Bu onların suçu değil. Sistemin suçu. Ben Milli Eğitim Bakanı olsam bu sonuçlardan sonra uyuyamam” diye konuşuyor.
Finlandiya’da tüm öğretmen adaylarının kendi branşlarında tezli yüksek lisans yapmasının çok uzun süre önce zorunlu hale getirildiğini hatırlatan Özcan, doğrusunun da böyle olduğunu, bu sistemin öğretmen adayının başarısını artıracağını vurguluyor.
“Formasyon kapatılmalı”
Niteliksiz öğretmen yetişmesinin en önemli sebeplerinden birinin de Türkiye’deki formasyon eğitimi olduğunu vurgulayan Özcan’a göre formasyon eğitimi hemen kapatılmalı çünkü hem mesleğin itibarını sarsıyor hem de kalitesini düşürüyor.
Formasyonla da öğretmen olunabileceğini ama bunun Türkiye’deki uygulamayla mümkün olmadığını anlatan Özcan olması gereken uygulamayı da şöyle özetliyor:
“Dünyada da formasyon veriliyor ama bizdeki gibi kısa süreli değil. Önce formasyon almak isteyenlere mülakat ve sınav yapılıyor. Eğitim iki yıl sürüyor. Teorik derslerin yanı sıra uygulama da var. Bizde verilen formasyonda kimi üniversiteler çok para kazanmak için bir yılda üç ayrı gruba formasyon veriyor. Formasyon almak isteyenlere de yüksek lisans kıstası koyarsanız bu talep en azından azalır. ”
“Eğitim fakülteleri kalitesiz öğretmen yetiştirmeye zorlanıyor”
Eğitim Fakültesi Dekanları Konseyi Başkanı Prof. Dr. Burhanettin Dönmez ise Türkiye’nin şu an da kaliteli ve az sayıda öğretmene ihtiyacı varken, eğitim fakültelerinin kalitesiz çok sayıda öğretmen yetiştirmeye zorlandığını söylüyor.
YÖK’ün politikalarını eleştiren Dönmez, kaliteyi artırmak için yapılan çabaların formasyon eğitimi yüzünden boşa çıktığını anlatıyor:
“Öğretim üyeleri gücünü formasyona harcıyor”
“Eğitim fakültelerinde kaliteyi artırmak için öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısını azaltmamız lazımdı. Ortalama öğretim üyesi başına 50 öğrenci düşüyor.
YÖK’te Öğretmen Yetiştirme Çalışma Grubumuz var.
Bir süre önce YÖK’ten eğitim fakültelerinin ikinci öğretim programlarının kapatılmasını talep ettik ve kapattırdık. Bir ay önce eğitim fakültesi dışındaki fen edebiyat fakültesi, ilahiyat, güzel sanatlar fakülteleri, beden eğitimi yüksek okullarındaki öğrencilerin de öğretmen olmasını sağlayan formasyon kontenjanları üniversitelerin kararına bırakıldı. Önce YÖK Türkiye genelinde verilecek formasyon kontenjanını 15 bin olarak belirlemişti oysa. Karar üniversitelere bırakılınca YÖK’ün verdiği kontenjan 150-200 iken bunu 2 bin, 3 binlere çıkaran üniversiteler oldu. Politik kaygılarla yapılıyor bunlar. Yaptıkları şey işsizliği ötelemek ve öğrencileri bir süre daha oyalamak. Hali hazırda eğitim fakültelerinin yetiştirdikleri ülkenin öğretmen ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak düzeyde. Bu kadar çok insanın atanması mümkün değil.
Dönmez, formasyon programlarını eğitim ve eğitim bilimleri fakültesi öğretim üyelerinin verdiğini, bu kadar büyük bir yığılmayla da öğretim üyelerinin gücünü formasyona harcadığını anlatıyor. Dönmez’e göre bu da eğitim fakültelerinin kalitesine zarar veriyor.
“5 katı ders ücretiyle öğretim üyeleri kışkırtılıyor”
Dönmez, formasyon programının başka bir boyutuna da dikkat çekiyor: “Formasyon ücretli bir program. Burada ders verenlere de normal ders ücretinin 5 katı kadar ücret ödeniyor. Öğretim üyeleri bu programda ders vermek istiyor. Kışkırtılıyor başka bir deyişle.”
KPSS neyi ölçüyor?
Dönmez’e göre KPSS’deki Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nin sonuçlarının ‘parlak’ olmaması değil güvenilir olmaması sorun. Testin neyi ölçtüğünün belli olmadığını anlatan Dönmez şöyle konuşuyor:
“Test sonuçlarına göre eğitim fakültesi öğrencileri diğer fakülte öğrencilerinden daha başarılı. Ancak sistem iyi öğretmeni ölçmüyor. Test sınavı ile bunu ölçemezsiniz. Sorunun hangi amaçla sorulduğu ya da öğretmen olmak için bilinmesi gereken bilgi nedir ? Bunlar üzerinde çalışılması gerekir. Buna göre bir ölçme sistemi yapılmalı.”
Dönmez, 2011 yılında Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi hazırlandığını burada öğretmen yetiştirmedeki pek çok soruna ve çözüm önerilerine yer verildiğini anlatıyor. Eğitim fakültelerine mülakatla öğrenci alınmasından, müfredatın yenilenmesine , öğrencilerin son bir yıllarını uygulamada geçirmeleri gerektiğine kadar ayrıntılı bir çalışma yaptıklarını ancak hala hayata geçirilmediğini söylüyor.
Umay Aktaş Salman/ Al Jazeera Turk