Emir Sultan Hazretleri
BİZ ONU BURSA’NIN KERAMETLER SAHİBİ BüYüK EVLİYASI OLARAK TANIDIK. O, AYNI ZAMANDA MADDI-MANEVI GAYRETİYLE DEVLETİN BEKASI İÇİN ÇALIŞMIŞ BİR GAZA VE DUA ASKERİ, BİR GÖNÜL SULTANIDIR…
Ortaçağ İslam tarihimiz, nice savaşların şanlı zaferlerle, nice sıkıntılı hadiselerin hayırlı birer muvaffakiyetle neticelendiği sayfalarla doludur. Bu sayfalarda ismi geçen öyle kahram anlar vardır ki onların himmetinin büyüklüğü, binlerce kılıcın keskinliğinden daha tesirli, bir ordunun kudretinden daha güçlüdür.
O şahsiyetlerden biri de, Yıldırım Bayezid Han’ın dam adı, Bursa evliyâsınm büyüğü Emir Sultan’dır. Sayısız menkıbesi dilden dile, kuşaktan kuşağa günüm üze kadar ulaşmış Emir Sultan, aynı zamanda devletin bekâsı için öm rünü vakfetmiş bir gazâ ve duâ askeridir.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) soyundan ve rivayete göre Silsile-i Aliyye-i Nakşibendiyye’nin on dördüncüsü olan Seyyid Em ir Kilal Hazretleri’nin oğlu olduğu için “Emir”; Buhârâlı olduğu için “Em ir Buhârî” ismiyle m eşhur olmuş, Yıldırım Bayezid Han’ın kızıyla evlendikten sonra da “Emir Sultan” ismiyle anılmıştır. Bursa halkı tarafından çok sevilip sayılan, manevî ve ilmî büyüklüğüyle devrin ulemâsının da hayranlık ve hürmet gösterdiği Emir Sultan, hayatı boyunca din ve vatan için yapılan gazâları teşvik etmiş, talebelerine bunun kudsiyetini anlatmıştır.
1402’deki Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid H an’ın ordusu hezimete uğrayıp, sultan esir düştüğünde, devlet 11 yıl kadar sürecek bir fetret devrine girmişti. Bir kısm ından bahsedeceğimiz ve esasen sayfalarca anlatılsa bitmeyecek gayretleri gösterm ektedir ki Em ir Sultan hazretleri, fetret devrinin atlatılıp, devletin güç kazanm asında çok büyük bir vazife üstlenmiştir. Tarih kaynaklarında, Tim ur’un Anadolu işgaline son vererek, Semerkand’a dönüşünü torunu Mirzâ Mehmed’in vefatıyla hızlandırdığı anlatılm aktadır. Bu hadisenin diğer yönü ise şöyledir:
Ankara Savaşı sonrasında Bursa halkı, Tatar askerinin yağmalarıyla mahvolmuş ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bugün yarın T im ur’un şehri tam am en ele geçireceği korkusu da halkta telaş ve üzüntüye sebep olmaktaydı. Nihayet şehrin ileri gelenlerinden bir iki kişi vaziyeti Em ir Sultan’a arz edip, “Timur’un askerlerini bu diyardan kaldırıp, bizi bu halden kurtarın” diye yalvardılar. Bunun üzerine Emir Sultan m üritlerinden birine, “Tim ur ordusuna git, orada Âşık Ulu ism inde bir nalbant vardır. Selamımızı söyleyip bugünden sonra başka diyara teveccüh buyurm alarını rica ettiğimizi, benim lisânım la söyle” dedi. Müridi gidip nalbantı buldu, Em ir Sultan’m sözlerini nakletti ve keyfiyeti bildirdi. Nalbant ise: “Pekâlâ, hatırları için kalkalım .” diyerek hem en malzemelerini toplayıp yola koyuldu. Onu gören Timur askeri, birbirlerine bakmayıp, Acem diyarına çekip gittiler.
YILDIRIM BAYEZİD HAN’DAN BAŞLAYARAK OSMANLI SULTANLARI EMİR SULTAN HAZRETLERİNE BUYUK BİR HÜRMET GÖSTERMİŞ; HATTA SEFERE ÇIKMADAN EVVEL BİZZAT ONUN ELLERİNDEN KILIÇ KUŞANMIŞLARDIR. KILIÇ KUŞANMA GELENEĞİ, ONUNLA BAŞLAMIŞTIR
Emir Sultan’m Osm anlı Devleti’ni fetretten kurtarm a yolundaki gayretleri bununla sınırlı değildir. Rivayete göre o sıralarda Amasya’ya çekilmiş olan Şehzâde Celebi M ehmed, Emir Sultan’ı dâvet ederek, kardeşlerinin halini ve hadiseler karşısındaki hassasiyetini beyanla, tac ve taht mücadelesini bırakıp, hacca gitmeyi teklif eder. Fakat o gece her ikisi de Şehzade M ehm ed’in saltanatını işaret eden rüyalar görürler. Bu hadisenin de tesiriyle Bursa’ya hareket eden Mehm ed Çelebi, giriştiği taht mücadelesinde muvaffak olur.
Yıldırım Bayezid Han’dan başlayarak Osmanlı sultanları Emir Sultan’a büyük bir hürm et göstermiş ve hatta sefere çıkm adan evvel bizzat onun ellerinden kılıç kuşanmışlardır. Yani kılıç kuşanm a geleneği, Em ir Sultan hazretlerinin kılıç kuşatmasıyla başlamıştır. Osmanlı saltanatını tehdit eden bir m ühim hadise de Sultan İkinci Murad Han’ın padişahlığı esnasında zuhur eden Düzmece Mustafa vakasıdır. Sultan Murad’m amcası olduğunu iddia eden bu kişi, etrafına topladığı askerlerle saltanat mücadelesine girişir. Sultan Murad Han, bu müşkil vaziyetin halli için, Emir Sultan hazretlerinden hayır dualarını rica eder. Duanın akabinde, m uradının kabul olunduğu ve Düzmece Mustafa’yı bertaraf edeceği müjdesini alır. Em ir Sultan’m tavsiyesiyle Ulubat Nehri kenarına vararak köprüyü keser.
O sırada, Düzmece Mustafa kalabalık bir askerle Ulubat Gölü önüne gelir. Köprü kesilmiştir ve karşı yakada sultan ve askerleri beklemektedir. Ancak bir miktar askerle suyun karşı yakasına geçebilir. Alman tedbirler karşısında birkaç gün dayanabilen askerleri dağılır ve kendisi de yakalanır. Solakzade Tarihi’ne göre, o sıralarda Mustafa’ya burun kanaması hastalığı ârız olmuştur. U ç gün süren bu hastalık sebebiyle ölüm haddine vardığından, yakalanması ve ordusunun dağılması kolaylaşmıştır. Solakzâde bu yenilginin sebebini şöyle açıklamaktadır: Emir Buhârî hazretleri, “Mustafa’ya hakikaten padişahlık verilmişti. Hazret-i Habibullah ile üç kere buluştum . Tazarru ve niyaz edip ayağına düştüm . Sultan M urad’m saltanatının devamını rica ettim.” buyurmuştur. Kerâmet sahibi velinin duası idi ki, Düzmece M ustafa’ya bu hal vâki oldu…
Bizans tarihçisi Kananoc, Emir Sultan hazretlerinin 1422’deki İstanbul kuşatm asına 500 kadar dervişiyle katıldığını; dervişlerinin başında, at üstünde, kılıç ve kalkanıyla hücum a geçtiğini ve bu işaret üzerine Türk ordusunun taarruza kalktığını nakletmiştir. Hayatı boyunca dine ve devlete hizmet eden Emir Sultan hazretlerinin vefatından sonra da asırlarca Osmanlı ordusundan himmetini esirgemediğiyle alakalı birçok m enkıbe bulunm aktadır. Hayattayken kendisini ziyaret eden, duasm t alan O sm anh sultanları da türbesini ziyareti ihm al etmemişlerdir. Evliya Çelebi’nin rivayetine göre, Yavuz Sultan Selim H an, böyle bir ziyaret esnasında ruhaniyetinden yardım pela؛ ederken, Em ir Sultan’ın kabrinden: “Ya Selim Üdhulü Mısra inşaallahu âm inîn” (Mısır’a inşallah em in ve rahatlıkla girin. [Yusuf suresi, 99]) nidâsı işitilir. Orada bulunanlar “Müjde padişahım; sana Mısır fethi tebşir olundu” derler. Hakikaten bundan sonra Mısır’ın fethi müyesser olur. Bursa evliyasının büyüğü Em ir Sultan hazretlerinin nurlu türbesi, 580 yıldır ziyaretçilerle dolup taşmaktadır. Bu ziyaretler esnasında bilmemiz gereken m ühim şeylerden biriyse, kendisinin aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin bekâsm da nasıl mühim bir rol oynadığı hakikatidir.
Kaynaklar: Solakzâde Tarihi, İstanbul 1297; ^ n h ü ’l-Ahbar, cilt 5, İstanbul 1227; Tâcü’t-Tevârih, cilt 2, İstanbul 1279; Yenişehirli Nime- tullah, Menâkib-ı Emit Sultan, 1248; Şevki Muhammed, Menâkib-1 Emir Sultan; Evliya Çelebi, Seyahatname, c. II; Kamusü’l-A’lam, cill 2, İstanbul 1307, sayfa 1041; Mehmed Şemseddin, Yâdigâr-1 Sems, İstanbul 1332; Şakayık-I Numaniyeve Zeyilleri, İstanbul 1989; Hüseyin Algül-Nihat Azamat, “Emir Sultan”, DİA, cilt 11, sayfa 146-148.