astroloji
Genel olarak, yeryüzü olayları ile gökyüzü olaylarını birbirine bağlayarak tahminlerde bulunma sanatı. Eski biçiminde astroloji astrologların gökyüzünden okudukları basit kehanetleri kapsıyordu. Gelişmiş biçimindeyse astroloji, Güneş, Ay, gezegenler ve yıldızların Dünya üstündeki belirli bir zaman ve yer için beklenen etkilerinin çözümlenmesidir.Tarihsel açıdan astronomi ve astroloji terimlerinin anlamlarının bazen birleşmesine karşın, astronomi gök cisimlerinin konum ve fiziksel özelliklerinin belirlenmesidir. Astrolojiyse, genelleştirilmiş bir gök cisimleri etkisinin, bütün ulusların insanlarını ilgilendiren hava koşulları, ürün vb. olguları etkilediğini kabul ederek, gökyüzü olaylarından bu olgularla ve bireylerin geleceğiyle ilgili tahminler çıkarmaktır.
Tarihçe. Astroloji Eskiçağ’da Babil’de ortaya çıkmıştır. Çok sonraları, İskenderiyeli Philoksenos (İ.S. I. yy.), bu konuda şöyle yazmıştır: “Kaideliler yeryüzü olayları ile gökyüzü olaylarını birbirine bağlayarak, astrolojiyi kusursuz bir bilime dönüştürmüş, birbirlerine çok uzak olmalarına karşın, kökenlerinin ortak olmasından ötürü, ayrılmaz sayılabilecek iki parçayı, kusursuz bir bütün halinde sunmayı başarmıştır”. Bu durumda, evren boyutlarında bir benzetmeyle, yeryüzü gökyüzünün yansıması haline gelmiş ve Babilliler için astroloji, bir bakıma kutsalın coğrafyası olmuştur. Bazı belirtilerin açıklanması ve yorumlanması, kişisel olayların önceden kestirilmesinden çok, dünyanın simgesel bir incelemesi, gökcisimlerinin hareketi ile yeryüzündeki çeşitli olaylar arasındaki uyumun doğrulanması sayılmıştır. Dolayısıyla, astroloji, Mezopotamya uygarlıklarının doruğuna eriştiği sırada, yani İ.Ö. 1900 yıllarında ortaya çıkmasına karşın, günümüzde de sürüp gitmekte olan, gökcisimlerinin hareketinin Yer’deki kişilerin alınyazısını etkileyeceği yolundaki inanç biçimine, ancak İ.Ö. V. yy’da bürünmüştür. İ.Ö. 1375-1325 yılları arasındaysa, astroloji, Mısır’da Babil’dekinden daha değişik bir özellik taşımıştır. Ame- nofis IV’ün kendini “Güneş’in Hizmetkârı” (Akhena- ton) ilan ederek yaptığı din devrimi, gök cisimlerine tapmaktan, ruhun kurtuluşu inancına geçişin belirtisidir. Kuşkusuz bu biçim de gök cisminin hareketi ile insanın eylemi arasında bir ilişki bulunduğu ilkesine dayanıyordu; ama gök cismi Güneş’le bir tür ittifak yapma, ruhun kurtulup özgürlüğe kavuşmasına bir yol bulma düşüncesini içermekteydi. Eski Yunanistan’da kâhinler ve kehanet uygulamasıyla günümüzdekine daha yakın bir astrolojiye geçildi. Delos tapınağında, Güneş tanrısı Apollon’un, rüzgârın tuhaf bir gürültüyle uğuldadığı bir mağarada görüşlerini bildirdiğine inanılıyordu. Tapınak bir hac merkeziydi. Yunanistan’ın bütün bölgelerinden gelen hacılar, rahipler için son derece çeşitli bilgiler getiren bir kaynak oluyor, devlet işleri konusunda kesin bilgiler edinmelerini sağlıyordu. Bu da, ünlü mağaradaki gürültüleri dinleyerek kehanette bulunmaları gerektiğinde, kuşkusuz son derece işlerine yarıyordu. Aslında bütün çağlarda, astrolojiye dayanarak gelecekle ilgili kehanette bulunmakla ün yapmış kişilerin çoğu, bilgi kaynakları geniş, çağlarının sorunlarını çok iyi bilen kişiler olmuşlardır.
Çinliler, Hintliler, Aztekler de astrolojiye inandılar. Avrupa’yaysa astroloji, Ortaçağ’da Arap düşünürleri aracılığıyla girdi ve astrolojiyle uğraşanlar (o çağda müneccim adı veriliyordu), kral saraylarının en saygı gören kişilerinden oldular. Bunlardan Nostradamus (Fransa kraliçesi Catherine de Medicis’nin büyücüsü ve müneccimiydi) günümüze kadar ulaşan bir ün kazandı. Günümüzde astroloji.Günümüzde astrolojiye artık dinsel ya da gizemci simgelerin yorumlanması gözüyle bakılmamakta, ama pek çok kişi hâlâ, insanın doğduğu anda hazırlanan bir “gökyüzü” haritasına göre, gezegenlerin ve burçların etkisinde olduğuna inanmaktadır. Astrolojide, her biri gökyüzünde 30 °’lik bir alan kaplayan 12 burca (Koç; Boğa; İkizler; Yengeç; Aslan; Başak; Terazi; Akrep; Yay; Oğlak; Kova; Balık) başvurulur. Doğum sırasında gezegenlerin bu burçlara oranla konumunun, insanın alınyazısını ve kişiliğini belirlediğine inanılır.
Bu eski astroloji çarkında siyah sayılar ¡ocak ayından başlayarak ayları, mavi sayılar ayın her burcun başlayıp bittiği günlerini göstermektedir. Eski bilimadamları, çemberin merkezinde gösterildiği gibi, Güneş’in Yer çevresinde döndüğünü düşünmüşlerdir. Astroloji çarkı, 21 Mart’ta başlayıp,20 Nisan da sona eren Koç burcuyla başlar. Burçları gösteren işaretlerin bulunduğu çemberin çevresinden saatin ters yönünde hareket eder. Ayrı birer simgeyle gösterilen her burcun, kendine özgü nitelikler taşıdığına inanılır. Buna göre Hamel (Koç) kişiliği yönetir; Cevza (İkizler) haberleşmeyi yönetir; Seretan (Yengeç) ev ve aileyi yönetir; Esed (Aslan) romantizmi ve yaratıcı etkinlikleri yönetir; Sünbüle (Başak) hizmeti yönetir, Mizan (Terazi) evliliği yönetir; Akrep (Akrep)hırs ve ölümü yönetir; Kavis (Yay) felsefe ve yükseköğrenimi yönetir; Cede (Oğlak) mesleği yönetir; Delv (Kova) arkadaşlığı ve umutları yönetir; Hût (Balık) gizleri yönetir.