BİD’AT; Aim. Neuereng (f.), Fr. innovation (f.), İng. Innovation, Heresy. İslâm dîninde, Peygamber efendimiz ve O’nun dört halîfesi zamânmda bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkarılan Sünnete, yâni Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği din bilgilerine uymayan, îtikat (inanış), amel (iş) ve sözler, hurâfeler. Dinde yapılmak istenilen her değişiklik ve reform bid’attir. Sözlükte, önceleri olmayıp, sonradan ortaya çıkan şey mânâsına gelen bid’at, âdette ve dinde olmak üzere ikiye ayrılır.
Âdette bid’at: Âdet olarak, her kavmin, her memleketin yaptıkları şeylerdir. Bunlardan dînen yasak olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kulanmakta hiçbir mahzur yoktur. Pantolon, çeşitli ayakkabı, çatal, kaşık kullanmak, yemeği masada yemek, herkesin tabaklarına ayrı koymak, ekmeği bıçak ile dilimlere ayırmak, çeşitli eşyâlan kullanmak, kadınların manto giymeleri hep âdete bağlı şeylerdir. Bunları kullanmanın dînen mahzûru yoktur.
Dinde bid’at: Dinde yapılan her türlü değişiklik ve reformlardır. Bunlar ikiye ayrılır. Birincisi; inanılması mecbûrî olan bilgilerde, sözleri sened olan Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği îta- kâda uymayan inanışlardır. Böyle inanışlar sâhibini Cehennem’e götürür. İkincisi; ibâdet olarak yapılan yenilikler, reformlardır. Bunların hepsi dinde yasaktır. Peygamberimiz hayattayken, İslâm dîni her bakımdan tamam olmuştur. Hiçbir noksanlık kalmamıştır. Dolayısıyla îtikat ve ibâdette sonraki asırlarda ortaya çıkarılan şeyler, bir noksanı tamamlayıcı değil, tamam olandan bir parçayı kaybettirici ve unutturucudur. Bu bakımdan İslâm dînini anlatan temel kitaplarda, bid’at çıkarmak ve yaymanın İslâm dînini yıkmak olduğu ifâde edilerek, her ortaya çıkan bid’atin bir sünneti yok ettiği bildirilmiştir. Bid’atler arttıkça, İslâmiyet zayıflar ve din unutulur.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemin bid’at ile ilgili olarak buyurdukları hadîs-i şeriflerin bâzıları şunlardır:
Bid’atlerin hepsi dalâlettir (sapıklıktır), yoldan çıkmaktır. Bid’at sâhiplerinin ibâdetleri kabûl olmaz (yâni sevâb verilmez).
Bir kimse, bir bid’at meydana çıkarsa veya bir bid’ati işlese, Allahü teâlânın ve meleklerin ve bütün insanların laneti, onun üzerine olur. Onun farzları ve nâfile ibâdetleri kabûl olmaz.
Bid’at sâhibine hürmet eden kimse, İslâmiyeti yıkmaya yardım etmiş olur.