wiki

MEHİR

MEHİR; İslâmiyette evlenme esnâsmda, erkek tarafından
nikâhlandığı kadına verilen nikâh bedeli.
Nikâh sözleşmesi ile kadının hak ettiği mal, ücret.
Mehir, evlenecek erkeğin, hanımı olacak kadına vereceği
altın, gümüş veya herhangi bir mal yahut bir
menfaat demektir. Lügatta, “aşk, sevgi, şefkat, ücret”
mânâlarına kullanılmaktadır. Mehir yerine, “fariza,
sadaka, atiyye (ihsan), ecir (ücret), mhle ve sadak”
tâbirleri de kullanılmaktadır. Mehir, İslâmiyette
kadın ve kadın haklarına verilen önemin misallerinden
biridir. Başka inançlarda hakir-hor görülen
kadm, çok defâ hiçbir sosyal hakkı olmadan ve
kocasının, dilediği her türlü fenalığı yapabileceği bir
zavallı olarak telakkî edilip, bâzı din ve milletlerde
de ancak zengin ve çeyizi (drohama gibi) olursakoca bulabilirken İslâmiyette, İslâm Hukûkunun teminâtı
altında kendine tanınan bütün haklarına sâhip
olarak kocasından aynca mehir de almaktadır. Allahü
teâlânın kadına, nikâhtan dolayı verdiği bu mehir
hakkı; kadının iktisâdî gücünü arttırdığı gibi dilediği
kimseyi koca olarak seçme imkânını da kuvvetlendirir.
Mehir, “başlık parası”, “rüşvet”, “haraç” vs. değildir.
Mehir, nikâhlanan kadının şahsının hakkı ve
malıdır. Bunun tasarrufu, yalnız kendisine ve kendisinin
izin verdiklerine mahsustur. Kızın babasının
veya diğer yakınlarının dâmattan, nikâhtan dolayı
kendi şahısları için, herhangi bir mal, para, menfaat
istemeleri ve almaları İslâmiyette kesinlikle yasaktır.
Mehiri, kız babası alıp kullanamaz. Ancak kızının
çeyizine harcayabilir.
İslâmiyette evlenecek erkek ile kadın arasında
yapılan nikâh sözleşmesinde üç şartı yerine getirmek
farzdır. Yâni, Allahü teâlânm kesin emridir. Bunları
da, evlenecek erkek veya kadından birinin önce
teklif etmesi (îcab), karşı tarafın da bu teklifi (kabûl)
etmesi ve bu sözleşmenin Müslüman (iki şahit) huzurunda
yapılmasıdır (Bkz. Evlenme). Mehir, nikâhın
şartı değildir. Mehir söylenmeden ve hattâ
mehir vermemek şartı ile nikâh yapmak sahihtir,
geçerlidir. Şart, geçersiz olur. Fakat erkeğin, kadına
mehir vermesi, mutlaka lâzımdır. Bir kul borcudur.
Bu borcu Allahü teâlâ tâyin etmektedir. Kur’ân-ı
kerîmde Nisâ sûresi 24. âyetinde meâlen; ” Onlardan
(kadınlardan) hangisiyle evlenip temas ettiyseniz
mehirlerini takdir edildiği şekilde veriniz!”
buyruldu. Bakara sûresi 236. âyetinde meâlen; “(Evlendiğiniz)
kadınları (zengin olanlarınız kudretleri
miktannca, fakirleriniz de hâlince olmak üzere,
aranızda veya beldenizde) bilinen, takdir olunan
bir mehir ile faydalandırınız!” buyruldu. Diğer
başka âyet-i kerîmelerde de meâlen buyruldu ki:
“… Onları (kadınları) sâhiplerinin izniyle
kendinize nikâhlaym. Mehirlerini de güzelce
verin…!” (Nisâ sûresi: 25)
“Ey peygamber, mehirlerini verdiğin zevceleri
(evlendiğin hanımları)… sana helâl kıldık.”
(Ahzâb sûresi: 50)
Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîfte; “Mehir
vermemek niyetiyle nikâh yapan kimse, kıyâmet
günü hırsızlar arasında haşr olunacaktır.”
buyurdu.
Mehir iki kısma ayrılır:
1. Mehr-i Muaccel: Verilmesi acele olan mehirdir.
Bunun verilmesi nikâh yapılınca vâcib olur.
Yarısı veya hepsi, bâzı şartların gerçekleşmemesi
hâlinde sâkıt olabilir. Kadın ayrılmaya sebep olan
bir şey yaparsa, meselâ irtidâd eder, İslâm dininden
ayrılır veya (hurmet-i musâhere) ye sebep
olursa, mehr-i muaccelin hepsi sâkıt olur, verilmez.
Erkek boşarsa veya ayrılığa sebep olanı yaparsa,
yarısı sâkıt olup yarısı verilir.2. Mehr-i Müeccel: Verilmesi gecikebilen,
sonra olabilen mehire denir. Bunun miktarı, nikâh
yapılırken belli edilirse de, verilmesi üç şeyden biri
hâsıl olunca vâcib olur ve hiçbir sebeple azalmaz.
Mehr-i müeccelin verilmesini vâcib kılan üç şey,
vaty (cinsi yakınlıkta bulunmak), halvet (bir evde
yalnız olarak bir arada kalmak) ve ikisinden birinin
ölmesidir. Bu üçünden biri hâsıl olunca, ödenmemiş
muaccel mehr de sâkıt olmaz ve azalmaz. Vaty veya
halvet hâsıl olunca, bütün mehr nikâhta kararlaştırılan
vakti gelince veya ayrılık hâlinde tam
olarak ödenir. Zevce ölünce, zevcenin vârislerine verir.
Zevç ölünce, mirâsından zevcesine verilir.
Her iki mehir, nikâhta bildirilmedi ise, (Mehri
misil) verilmesi lâzım olur. Mehr-i misil, kadının
baba tarafından akrabasına verilen kadar olan mehire
denir. Mehir vermemek şartı ile yapılan nikâh geçerli
olup, kocanın mehr-i misil vermesi, lâzım olur.
Nikâhlanan kadın, mehrini kocasına, ölmüş
ise vârislerine hediye edebilir. Kadının babası, kızının
mehirini dâmâdma hediye edemez.
Mehrin değeri on dirhem gümüşten az olmaz.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem buyurdu
ki: “Mehrin en az miktarı, on dirhem gümüştür.”
Mehrin çoğu için sınır yoktur. Erkek ve kadının
aralarında anlaşarak tâyin edilen miktar adedince
olur. Bugün gümüş para kullanılmayıp altın karşılığı
olan kâğıt liralar kullanılmaktadır. Bunun için
on dirhem, yâni yedi miskal ağırlığındaki gümüş
değerinde olan bir miskal (beş gram, yâni üçte iki lira)
altından az olamaz. Mehrin bir altından az olmaması,
Fârisî Cevâhir-ül-Fıkh kitabında da yazılıdır.
Daha az söylenirse, yine bir altın liranın üçte ikisi
veya bu değerde söylemiş olduğu bir malı verilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir