BATİSKAF; Aim. Bathyskaph, Tiefseeboot (n.),
Fr. Bathyscaphe, İng. Bathyscaphe. Okyanus ve
denizlerin dibinde inceleme ve araştırma yapmaya
yarayan araç. Lâtince bathus (derin) ve skaphs (kayık)
kelimelerinden meydana gelir. Batiskafı, ilk
defâ balonlar üzerinde de hayli çalışmalar yapmış
olan Prof. Auguste Piecard yapmıştır. Yapılışı, Arşimed
prensibine dayanır. Denizin dibine doğru dik
olarak hareket ederek yer değiştirir. Eğer yoğunluğu
suyun yoğunluğundan fazla ise batar, az ise su yüzüne
çıkar, eşit olduğunda su içinde dengede kalır.
Esas olarak, içi benzinle dolu yüzücü bir şamandıra
ile buna bağlı çelikten küre biçiminde
bir kabinden meydana gelir. Bu kabin, deniz dibindeki
büyük basınçlara dayanacak şekilde kalın
çelikten yapılmış olup, kalınlığı 10 santimetreden
fazladır. Hattâ 20 santimetreye yaklaşanlar vardır.Çok ağır olduğundan taşınması için bir şamandıraya
bağlanmıştır. Kabinin içi araştırma yapmak
için çeşitli âletlerle teçhiz edilmiş olup, dışarıyı görebilmek
için iki tâne yarım koni şeklinde “lomboz”
denilen saydam malzemeden yapılmış penceresi
vardır. Bunlar koni tabanı dışarıya gelecek
şekilde ve basınca mâruz kaldığında sıkışıp sızıntıyı
önleyecek şekilde yapılmıştır. Ayrıca çevreyi
aydınlatmaya yarayan farları vardır.
Şamandıra kısmının içi, yoğunluğu sudan daha
az olan benzinle doldurulduğundan su yüzünde kalabilme
kabiliyeti vardır. Şamandıranın içindeki silindirik
bölmelerin bâzısında hava vardır. Dalmak
için pompalar yardımıyla buralara su basılır. Battıkça
alt kısımda bulunan bir delikten deniz suyu içeri
girerek benzini sıkıştırır. Böylece iç basınç dış basınca
dâimâ eşit kalır ve şamandıranın büyük basınçlar
altında ezilmesi önlenmiş olur. Bu sebepten
şamandırayı daha hafif malzemelerden yapmak
mümkün olur. Aksi taktirde kabin gibi çok sağlam
yapmak gerekirdi. Araç battıkça, şamandıra içine giren
su, benzini sıkıştırdığından benzinin yoğunluğu
artar. Dolayısıyla batma hızı da artar ve araç yüzme
kâbiliyetini kaybeder. Bunu önlemek için “safra” diye
adlandırılan ve elektromıknatıslarla aracın silolarında
tutulan demir talaşları kısmen salınır. Ağırlık
azaldığından hızı azalır. Batiskaf deniz dibine indiğinde
aracı kontrol etmek için yine safralardan
ve zincirlerden faydalanılır. Araca asılı zincirler deniz
dibine dokununca, araç, zincir ağırlığından kurtulup
hafifler ve hızı azalır; tekrar yüzme kâbiliyeti
kazanır. Sağa sola hareketleri ise küçük elektrik
motorlarıyla sınırlı olarak sağlanır. Ayrıca sualtı
akıntılarından da bu gâye için faydalanılır.
Batiskaf su üstüne çıkmak istediği zaman çelik
bilyalardan meydana gelen safraları boşaltır
ve hafif olan benzin, balon gibi aracı su üstüne çıkarır.
Su üstüne çıkınca hava bölmelerindeki su, sıkışan
hava tarafından dışarı atılır. Elektrik kesilmesi
gibi durumlarda elektromıknatıslarla tutturulan
safralar kendiliğinden bırakılır. Ayrıca tehlike
ânında safra görevi yapan bâzı ağır âletler de
elektromıknatıslarla taşınır.
Prof. A. Piccard’ın gerçekleştirdiği ilk batiskaf,
Belçika Bilimsel Araştırma Millî Fonu (FRNS) tarafından
desteklendiğinden FRNS-2 olarak adlandırıldı.
(Piccard, balon çalışmaları da yaptığından
FRNS-1 ismi balonuna verilmişti.) Bu araç 1948’de
1 kilometreden biraz daha fazla derinlere inmeyi
başardı. Arkasından FRNS-3 ve İtalya’da Trieste
batiskafını gerçekleştirdi. Çeşitli dalışlar neticesi
Trieste 1960’da Büyük Okyanustaki Mainas Çukuruna
11 kilometreye yakın bir dalış yaptı. 1961’de
ise Arşimed batiskafı denize indirildi. Çok derinlere
inebilme kâbiliyeti olan bu aracın kabin iç çapı 2
m civânndadır. Su altındaki hareket kâbiliyetini artırmak
için üç tâne pervâne eklenmiştir. Bunlardan biri
itme kuvvetini sağlarken, İkincisi yön değiştirmeye,
üçüncüsü ise az miktarda dik doğrultudaki hareketlerini
sağlar. Fransa, Sovyetler Birliği, ABD’de hâlâ
batiskaf konusunda çalışmalar sürdürülmektedir
BATİSKAF
28
Eki