S İM B İN BEHDELE; Tâbiîn (Peygamber
efendimizin Eshâbım görenler) devrinde yetişen,
Kur’ân-ı kerîmin kırâatini, yâni okunuşunu bildiren
meşhûr yedi kırâat imâmından beşincisi. Asıl
adı Âsim bin Behdele Ebû Necûd el-Esedî el-Kûfî,
künyesi Ebû Bekr’dir. Babasının adı Abdullah,
künyesi Ebû Necûd olup, İmâm-ı Âsim diye
meşhûrdur. Kûfe’de doğdu. Doğum târihi kesinolarak bilinmemektedir. Vefât târihi hakkında çeşitli
rivâyetler vardır. 744 (H. 12?) târihinde vefât
ettiği bildirilmektedir.
Zamânm önemli İslâm ilim merkezlerinden
biri olan Kûfe’de yetişen Âsim bin Behdele, Eshâbı
kirâmdan Abdullah bin Mes’ûJLAmmâr bin Y$-
sir, Huzeyfet-ül-Yemânî, Ebû M H el-Eş’^ ^ f
mân-ı Fârisî, Zeyd bin Erkâm nraıyallahü anhüm
gibi kimselerin sohbetlerinde b f lundu.
Âsim bin Behdele, Ebû Abdurrahmân es-Sülemî,
Zi’r bin Hubeyş ve Ebû Aftır Şeybânî’den kırâat
ilmini öğrendi. Üçü de Abdullah bin
Mes’ûd’dan o da Resûlullah efendimizden öğrendi.
Ebû Abdurrahmân es-Sülemî’den sonra Kûfe
’de kırâatte reislik Âsim bin Behdele’ye intikâl
etti. îmâm-ı Âsim’m kırâat usûlü iki talebesi vâsıtasıyla
yayılmıştır. Bunlar, Hafs bin Süleymân ve
Ebû Bekr Şûbe’dir. Hafs, kırâati doğrudan doğruya
îmâm-ı Âsim’dan almıştır. Bugün yeryüzünde
bulunan Müslümanların çoğu, İmâm-ı Âsim kıraatinin
Hafs rivâyeti üzere okumakta, mushaflar
da bu kırâat üzerine basılmaktadır. îmâm-ı
Âsim’dan kırâat ilmini öğrenenler sâdece bu iki
kimse olmayıp, onun tedris halkasında yetişip başkalarına
ilim öğretenler pek çoktur.
Kırâat imâmlarının üçüncü tabakasında yer
alan Âsim bin Behdele, kırâat ilminde her bakımdan
hüccettir yâni senettir. Bunda bütün âlimler görüş
birliğine varmışlardır. Kırâat ilminde yüksek bir
âlim olan Âsim bin Behdele, hadîs ilminde de sika
(güvenilir) bir râvidir. Eshâb-ı kirâmdan hadîs rivâyetinde
bulunmuştur. Rivâyet ettiği hadîs-i şerifler
Kütüb-i Sitte adı verilen altı hadîs kitabında ve diğer
hadîs kitaplarında yazılıdır. Kelâm ve fıkıh ilminde
de devrinin âlimleri arasında yer alan İmâmı
Âsım’ın lügat ilminde ve Arapçanm gramer bilgisi
olan nahvde de yüksek bir yeri vardır.
Âsim bin Behdele sesi çok güzel olup, çok tatlı
Kur’ân-ı kerîm okurdu. Her kelimenin ve her harfin
hakkını verirdi. Kur’ân-ı kerîmin belâgât ve fesâhatını,
yüce mânâsını canlandırmak husûsunda
öyle güzel bir edâsı, öyle bir okuyuş tarzı vardı ki,
eşine çok az rastlanırdı. Çok fasîh konuşurdu. Güzel
ahlâk sâhibi, ibâdetlerine çok düşkün, gâyet alçak
gönüllüydü. İlim öğrenmeye ve öğretmeye âşıktı.
Bu hususta talebesinin ayağına bile giderdi. Nitekim
talebesi olan Süfyân-ı Sevrî’ye gider, bâzı
hususlarda onun fetvâsına baş vururdu. Ömrünün sonuna
doğru gözlerini kaybetmiş âmâ olmuştu.
Buyurdu k i :
“Tevâzû, evinden çıktığın zaman karşılaştığın
herkesi kendinden daha hayırlı görmendir.”
ASİM BİN BEHDELE
31
Eki