ÇEYİZ; Alm. Brautausstatung, Aussteuer, Mitgift
(f), Fr. 1 Trousseau (m), 2 Dot (f), İng. Trousseau.
Kızlara, ana-babanın küçüklüğünden îtibâren
biriktirip hazırladıkları eşyâ, cihâz. Târihte
çeyiz, cemiyetlerin sosyal ve ekonomik durumlarına,
örf ve âdetlerine göre çeşitli şekiller almıştır.
Hânedânlar arasında, devleti iaâre edenlerin
karşılıklı kız alıp vermelerinde gelinin çeyiz
olarak bir bölgeyi alıp getirmesi âdet hâline
gelmiştir. Normal olan evlenmelerde çeyiz; kumaş,
elbise, ev eşyâsı, tek veya sürü hâlinde hayvan,
bağ bahçe de olabilirdi. Anadolu ve Trakya’da
günümüzde hâlâ çeyiz verme âdeti yaşamaktadır.
“Kız beşikte, çeyiz sandıkta” sözü meşhurdur.
Aileler kız çocukları için küçük yaştan îtibâren birer
ikişer buldukları her şeyi sandıklarda saklarlar.
Düğün zamânı geldiğinde arzu edilen eşyânm hemen
hemen hepsi birikmiş olur. Sandıklarda saklanan
çeyizlerin ekserisi göz nûru, el emeği, ince sanat
zevkinin birleştiği el işleridir. İğne oyalan, danteller,
kanaviçe işlemeler, yatak takınılan, yemek takımları,
sapır sapır dökülen yazma oyaları, bindallılar
ve daha nice eşyâlar sandıklardaki çeyizlerin
bâzılarıdır. Günümüzde çeyiz, evin temel ihtiyâçlarını
karşılamaya yönelik bir durum hâline gelmiştir.
Kız tarafından çeyiz olarak mutfak eşyâsı, yatak
odası takımı, çamaşır makinası vs. beklenmekte;
oğlan tarafıysa, yemek ve salon takımları, buzdolabı,
fırın gibi ihtiyaçları karşılamaktadır. Memleketimizde
çeyiz hazırlama bölgelere göre değişmektedir.
Genellikle hazırlanan çeyizler, çevre tarafından
kızın “yüz akı” olarak değerlendirilir. Çeyiz
eşyâsımn çokluğu ve değerli oluşu, gelin olan kıza
ve âilesine saygınlık kazandırır.Bâzı yörelerde düğünlerde gelinlerin çeyizleri
serilip misâfirlere gösterilir. Eski evlerde divan
üzerinde rengârenk, biçim biçim, büyük bir
mahâretle dizilen çeyizler bakmaya gelenlerin
takdirli bakışları arasında sergilenirdi. Kızlar çok
emek verdikleri çeyizlerin modellerinin başkasında
olmasını istemediklerinden model vermeyi
hiç sevmezler. Bu bakımdan sergilenen çeyizlerin
modelleri meraklılar tarafından kaşla göz arasında
hemen alınıverirdi.
Dâmâd evine çeyizler büyük bir merâsimle
götürülürdü. Buna “çeyiz alayı” denilirdi. Evlenenlerin
durumlarına göre çeyiz alayı ayrı bir şekil
alırdı. Bohçalar, sandıklar ve denklerle taşman
çeyizler, kız evinden çıkmadan önce, kızın ve dâmâdın
babaları, köy muhtarı ve ileri gelenlerin
huzûrunda çeyiz değerlerini belirtir bir liste hazırlanır,
kız ve oğlan tarafları bu listeyi imzâlar,
muhtar mühürlerdi. “Çeyiz yazma” adı verilen bu
âdet, boşanma durumunda kadının haklarını korumaya
yöneliktir. Bundan sonra çeyizlerin küçükleri
sıra sıra dizilen çocuklara verilir, arkadan
gelen arabaya taşınamayacaklar doldurulurdu. En
önde dâmâda âit eşyâların bulunduğu ipek bohça
taşınırdı. Çalman davulun eşliğinde birbirini tâkib
eden çeyizler, ağır ağır dâmâdın evine yönelir.
Görenler “Mâşâallah” diyerek genç evlilere hayır
duâ ederlerdi.
Saraylarda, konaklarda, yapılan düğün ve çeyiz
göndermenin ise başka merâsim ve şekilleri vardı.
Çeyiz alayı müddetince mehterhâne çalardı. Dâmât
çeyizi getirenlere çeşitli hediyeler dağıtırdı.
Devlet Hâtûn, Yıldırım Bâyezîd’e gelin giderken
Germiyanoğullarmın topraklarını OsmanlIlara çeyiz
olarak vermesi ise târihte ayrı bir yer tutar.
ÇEYİZ
04
Kas