DÂVÛD-İ KAYSERİ; Osmanlı Devletinin kuruluş
döneminde yetişen âlim ve velîlerden. Asıl
adı; Dâvûd bin Mahmud bin Muhammed, lakabı Şerefüddîn’dir.
Dâvûd-i Kayseri diye meşhur olmuştur.
Doğum târihi kesin olarak bilinmemekte ise de,
1258 (H. 656) veya 1261 (H. 659) senelerinde doğduğu
tahmin edilmektedir. Kayseri’de doğmuştur.
Karaman’da doğduğunu söyleyenler de vardır. 1350
(H. 751) senesinde İznik’te vefât etti.
İlk önce Kayseri ve çevresinde ilim tahsil etti.
Sirâceddîn Urmevî’den Arapça ile mantık, kelâm,
usûl-i fıkıh ve diğer dînî ilimleri öğrendi. Kayseri’de
zamânmın usûlüne göre tahsilini tamamladıktan
sonra, ilmini ilerletmek maksâdıyla Mısır’a gitti.
Kâhire’de üç-dört sene kalıp hadîs-i şerif, tefsir ve
diğer aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Zekâsı, çalışkanlığı
ve ilimdeki yüksek derecesiyle akranları
arasında çok parladı. İran’ın Sava şehrine giderek,
Sadreddîn-i Konevî’nin talebelerinden Kemâlüddîn
Kâşânî’nin talebeleri arasına katılıp, onun
sohbetlerinde bulundu. Onun rehberliğinde tasavvuf
yolunda ilerleyip, yüksek derecelere kavuştu.
Aynı zamanda zamânınm fen ilimlerinde yüksek bir
dereceye ulaştı. Onun ilimdeki üstünlüğü, derecesinin
yüksekliği Anadolu’da meşhur oldu. Bu sırada
İznik’i fetheden Osmanlı Sultânı Orhan Gâzi ilk olarak
yaptırdığı Orhâniye Medresesine Dâvûd-i Kayserî’yi
müderris tâyin etti. Vefâtına kadar bu medresede
ilim öğretip, pekçok âlim yetiştirdi. Böylece ilk Osmanlı medresesinin ilk müderrisi olan
Dâvûd-i Kayserî’nin talebeleri, Osmanlı Devletinin
ilk ilmiye heyetini teşkil etmiştir. Hayâtını ilim
öğrenmek ve öğretmekle geçiren Dâvûd-i Kayseri
1350 yılında İznik’te vefât etti. Çandarlı Halil Paşa
Câmiinin karşısında ve bugün Çınardibi denen
yerde defnedildi.
Dâvûd-i Kayseri, enerjitizm, yâni tabiatta var
olan her şeyin esâsını ve bütün tabiat olaylarını
enerji ve enerji değişimiyle açıklayan bir fizik
doktrininin kurucusudur. Enerjitizmin kurucusu
olduğu iddiâ edilen Alman kimyâcısı Wilhem Ostwald’dan
yaklaşık altı asır önce yaşayan Dâvûd-i
Kayseri âlemi, görünür ve görünmez, maddî ve rûhî,
her türlü varlıkların toplamı olarak târif etmiştir.
Âlemdeki bütün varlıklar, Allahü teâlânın
isimlerinin ve sıfatlarının tecellîsi, akisleridir. Tabiattaki
her şey atomlardan ve moleküllerden meydana
gelmiştir. Ona göre, tabiat kendi özünde
enerjiden başka bir şey değildir. İlk enerji olan
ve Kur’ân-ı kerîmin Fussilet sûresi 11. âyetinde bildirilen
“Duhan” birçok şekiller aldı ve varlıkların
şeklini belirleyen su, hava, ateş ve toprak gibi ilk
dört unsura dönmüştür. Varlıkların atomlardan ve
moleküllerden teşekkül ettiğini, onların farklılıklarının
atomların sayı ve diziliş farklarından kaynaklandığını
söyleyen Dâvûd-i Kayserî kendinden
önceki Yunanlı atomculardan farklı olarak,
ilk defâ atomların enerji yüklü olduğunu söylemektedir.
Suyu, beyaz atom ve hayat sim olarak nitelemiş,
belki de ondaki statik ve dinamik enerjinin
önemini ilk defâ anlatmak istemiştir.
Eserleri:
İlim ve fazilette yüksek, güzel ahlâk sâhibi,
çok ibâdet eden, dünyâya önem vermeyen ve çok
merhâmetli bir zât olan Dâvûd-i Kayserî, başta
tasavvuf olmak üzere kelâm sahasında eserler vermiş
ve felsefeyi tenkid eden eserler yazmıştır. Bu
eserlerden bâzıları şunlardır:1) Matlau Husûs-il-Kelîm fî Maâni Füsûsil-
Hikem: Muhyiddîn ibni Arabi’nin Füsûs-ül-
Hikem adlı tasavvufî eseri üzerine yazdığı şerhtir.
Bu eser, ilk defâ Tahran’da, ikinci defâ olarak Hindistan’da
basılmıştır. 2) Nihâyet-ül-Beyân fî Dirâyet-
iz-Zamân: Bu eserinde felsefecileri bilhassa
Aristo ve Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî’yi tenkid
etmiştir. 3) Keşf-ül-Hicâb an Kelâmı Rabb-il-Erbâb:
Kelâm ilmine dâirdir. Mu’tezilenin ve Kerrâmiye
fırkasının bozuk inanışlarına cevaplar verilmektedir.
4) Tahkîku Mâ-il-Hayât ve Keşfu
Esrâr-iz-Zulümât, 5) Esâsu’l-Vahdâniyye ve
Menbeu Ferdâniyye, 6) Şerh-ul-Kasîdet-it Tâiyye,
7) Şerh-ul-Kasîdet-il-Mîmiyye.
DÂVÛD-İ KAYSERİ
04
Kas