wiki

DİNOZORLAR

DİNOZORLAR (Dinosauria); Alm. Dinosaurier
(m.pl.), Fr. Dinosaures (m.pl.), İng. Dinosaurs.
Çoğunlukla İkinci jeolojik zamanda (Mezozoik
dönem) havada, suda ve karada yaşamış ve
soyu tükenmiş sürüngenlerin bir takımına verilen ad.
Dinosaurus, yâni dinozor “Korkunç kertenkele”
demektir. Et yiyeni, ot yiyeni, cücesi, devi,
hantalı, atiği vardı. Paleontologların dinozor fosilleri
üzerinde yaptıkları zaman incelemeleri,
bunların I. jeolojik zamanın Permiyen devrinde,
yâni bundan 270 ilâ 225 milyon yıl kadar önceki
bir zaman diliminde, dünyâ sahnesine çıkmış olabileceklerini
ortaya çıkarmıştır. Bunlar arasında 30
m uzunluk ve 80 ton ağırlığa ulaşanları mevcuttu.
Uçan bâzı türlerinde kanat uçları arası 16 metreyi
buluyordu. Serçe kadar olanları da vardı. Dinozorların
muazzam cüsselerine rağmen, ayaklarının
diğer sürüngenlerde olduğu gibi vücutlarının yanında
değil de gövdelerinin altında oluşu hareket
kabiliyetlerini kolaylaştırmıştır. Tyrannasaurus
Rex (korkunç kertenkelelerin kralı) adındaki çeşidinin,
saatte 70 km’lik bir hızla koşabildiği, Robert
Bakker tarafından ispat edilmiştir. 250 milyon
yıl kadar önce yaşadıkları sanılan dinozorlar, 65-
70 milyon yıl önce, II. jeolojik zamanın son devri
olan Kretase (veya tebeşir) devrinde birdenbire
tükendiler.
Dinozorlar, yıllardır soğukkanlı, aşırı büyümüş
kertenkeleler olarak tanınmıştır. Son yıllarda yapılan
incelemeler, davranışları hakkında kıymetli
bilgiler ortaya çıkarmıştır. Bu bilgiler, 1978 yılında
jeolog Jack Horner ile Bob Makela’nın ABD’de
Montana’da 80 milyon yıl kadar önce fosilleşmiş
15 dinozor yavrusunu barındıran taşlaşmış bir yuvayı keşfetmesiyle elde edildi. Bu keşiften sonra
iki jeolog her yıl bu bölgede kazılarına devam
ederek, çeşitli devrelerinde iken fosilleşmiş birçok
dinozor fosili ihtivâ eden on kadar yuva ve yüz kadar
da dinozor yumurtası buldular. Yuvalarda farklı
büyüklükte yavruların varlığı, dinozorların yumurtadan
çıkan yavrularını belli bir gelişme devresine
kadar besleyip koruduklarını ve yüksek bir
analık şefkatine sâhib olduklarını ortaya koydu. Jeolog
Homer, dinozorların soğukkanlı hayvanlar olmalarının
da desteklediği hızlı bir bazal metabolizmaya
sâhib olduklarını ve bu sebepten hızlı bir
büyüme sergiledikleri iddia edilmektedir.
Birçok araştırmalar ise, dinozorların gerçekte
sıcakkanlı, yüksek vücut metabolizmaları olan
hayvanlar oldukları eğilimine ağırlık kazandırmıştır.
Bu yeni teoriye göre dinozorların tıpkı memeli
hayvanlar gibi karmaşık fizyolojileri ile yeryüzünün
değişik çevrelerinde yaşadıkları ileri sürülmektedir.
Dinozorlar arasındaki teorilerin birbirinden
farklı olmasında bu yaratıkların fizyoloji ve hayat
tarzlarını incelemek için elde bulunan tek imkânın
müzelerdeki dinozor kalıntılarından ibâret olmasının
büyük payı vardı. Kalıntılara dayanarak İlmî
sonuçlar bulmak imkânı yok gibidir. O yüzden
dinozorlar hakkındaki bilgiler bir spekülasyondan
ileri gidemiyordu. Günümüzde ise yapılan çalışmalar
sonucunda dinozorlar hakkındaki bilgilerimiz
artmış bulunmaktadır. Yavrularına karşı
olan şefkatleri, sosyal alışkanlıkları, avlanma stratejileri,
zekâ seviyeleri, beslenme rejimleri gibi çeşitli
konularda net bilgiler elde edilmiş bulunmaktadır.
Dinozorların nesli niçin tükendi? Bu konuda
çeşitli hipotezler ileri sürüldü: İklimin soğuması,
besin kaynaklarının değişmesi, oksijen azlığı, kozmik
ışınların artması, memeli hayvanların saldırısı
vs. Bugüne kadar bu hipotezlerin hiç biri herkesçe
kabul edilmedi.
California Üniversitesi Jeoloji Profesörü Walter
Alvarez’e göre, 65 milyon yıl önce dünyâya birkaç
yıldız çarptı. Meydana gelen toz bulutları güneşi
sakladı. Dünyâda yaşanan uzun meteor kışının
soğuğuna dayanamayan çeşitli canlılarla berâber
dinozorlar da kayboldu. Alverez, teorisini yıldızlarda
bulunan iridyum madeninin dinozor kalıntılarında
bol miktarda görülmesine dayandırmıştı.
v
Sovyet jeologu Vasili Yeliseyev ise, dinozorların
raşitizm denen kemik yumuşaması hastalığından
öldüklerini ileri sürmektedir. Dinozorlar
yeryüzünde 180 milyon yıl kadar yaşadılar. Bu
süre içinde dünyâ iklimi çok değişti ve ilkel Gondvana
kıtası parçalanarak bugünkü kıtalar meydana
geldi. Dinozorlar bu büyük değişmelere rağmenkendilerini yeni ortamlara uydurdu ve çoğalmaya
devâm etti. Kretase devri sonlarına doğru (bundan
65 milyon yıl kadar önce) dinozorlar birden bire tükendi.
Vasili Yeliseyev, Kongo Halk Cumhûriyetinin
balta girmemiş ormanlarında incelemeler yaparken
orman hayvanlarının savan hayvanlarından
çok daha küçük olduğunu fark etti; gri gazel, tavşan
büyüklüğündedir. Büyük kirpilerin ılık kuşaklarda
yaşayanları çok iri olduğu hâlde orman
kirpileri küçük bir aslan yavrusu kadardır. Orman
zürafası (okapi) 1.5-2 m, savan zürafası ise 6 m
yüksekliktedir. Cengel (balta girmemiş orman) su
aygırları 1.5, savan su aygırları ise 4 m uzunluktadır.
Fil avcıları, cengel fillerinin dişlerinin savan
fillerine göre daha küçük ve kalitesiz olduğunu
söylemektedir. Kongo köylerinde erişkin keçiler
oğlak kadardır.
Bütün bunların sebebi ne? Cengellerde yağmur
suyu C02 ve organik asitlerle yüklü olduğundan
çok aşındırıcıdır, kayaları şiddetle aşındırır ve
toprağın derinliklerine sızar, bu sırada topraktaki
Na, K ve Ca gibi eriyen elemanları yıkayıp götürür.
İskeletin gelişmesi içinse, kalsiyum tuzları
gereklidir. Nemli ormanlarda yaşayan hayvanların
küçük oluşu bununla ilgilidir. Buna karşı savanlara
çok daha az yağmur düşer. Bu yağmur derinlere sızamadan
buharlaşır, böylece savanlarda kalsiyum
tuzları toprakta kalır; savan bitki ve hayvanları
bu kalsiyumu kullandıklarından büyük olur.
Peki bunların dinozorlarla ilgisi nedir? Kretase
sonlarına doğru geniş kurak alanları su bastı. Dünyânın
iklimi sıcak ve nemli bir hâl aldı, öyle ki kuzey
kutbunda palmiyeler büyüdü. Denizlerin çok
yayılması sonucu nemlilik çok arttı ve dinmeyen
yağmurlar başladı. Bu büyük yağmurlar topraktaki
Ca tuzlarını yıkayıp denizlere ve göllere götürdüler.
Toprak kalsiyumca fakirleşince dinozorların
kemikleri yumuşadı ve tonlarca ağırlığın altında
eğrildi. Bu dev hayvanlar bundan öldü. Kazılarda
eğrilmiş dinozor kemiklerine çok rastlanmaktadır.
Dinozor yumurtalarının kabuklarının inceldiği
ve kusurlu olduğu da anlaşılmıştır. Raşitizm
önce ot yiyici dinozorları çökertti, bunlar et yiyici
dinozorların kurbanı oldular. Et yiyici dinozorlar
ot yiyici dinozorlar ölünce öldü, çünkü yiyecek
bir şey kalmamıştı. Kalsiyumsuz kalmak kedi kadar
küçük dinozorları etkilemedi, kaplumbağa ve
kertenkeleler de kalsiyum eksikliğinden etkilenmedi.
Küçük dinozorlarla memeliler arasında bir
ölüm- kalım savaşı başladı ve memeliler bütün
cüce dinozorları yiyip bitirdiler.
Dinozorlarla ilgili bir diğer esrar da bâzı yerlerde
üstüste yığılmış dinozor iskelet ve kemiklerine
rastlanmasıdır. Âdetâ dinozorlar ölmek için
belli bir noktaya toplanmışlardır. Böyle bir “dinozor mezarlığı” Büyük Sahra’da Agades civârında
bulunmuştur. Bugün bunun açıklaması şöyle
yapılmaktadır: Dinozorlar çok ağır oldukları
için karada kolay yürüyemiyorlardı, ömürlerinin
büyük bir kısmını herhalde suda geçirdiler. Ot yiyen
dinozorların dişleri çok zayıf bulunmuştur ve
bunların yalnız yumuşak su bitkileri yiyebildikleri
düşünülmektedir. Büyük ihtimâlle dinozorlar sularda,
özellikle ırmaklarda öldü; akıntıyla sürüklenen
cesetler deniz ve göllerde birikti. Sâkin denizlerin
dibinde kalan ve üstleri hızla örtülen iskeletler
bütün halde bugüne kadar kaldı. Buna
karşı dalgalı bir kıyıya erişen iskeletler parçalandı,
kemikler aşındı ve birbirine karıştı. Kretase
sonlarında denizler karalan istilâ etmeseydi bugün
belki dinozorlar görülebilecekti. Milyonlarca yıldır
devâm eden dünyâ ve onun üzerinde zamanla
değişen hâdiseler insanlar için büyük bir ibrettir.
Bir yaratıcının bulunduğuna işârettir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir