anjiyografi, atardamar ve toplardamarlann
X ışınlannı geçirmeyen bir madde
şınnga edildikten sonra röntgen filmleriyle
incelenmesine dayanan radyoloji yöntemi.
Normal röntgen filmlerinde damarlar çevrelerindeki
organlardan ayırt edilemediğinden,
bu dokulan radyografi yöntemleriyle
inceleyebilmek için içlerine X ışınlan geçirmeyen
bir madde şınnga etmek gerekir. X
ışınlannı geçirmeyen kontrast ortam olarak,
suda çözünebilen iyotlu bir madde kullanılır.
Böylece, iyot emmiş olan dokular röntgen
filminde öbür dokulardan daha koyu
gölgeli bir görüntü vererek kolayca gözlemlenebilir.
Bugün uygulanmakta olan anjiyografi
yöntemi 1953’te geliştirilmiştir.
Kasık, koltukaltı ya da kol büklümündeki
ana atardamarlardan biri özel bir iğneyle
delinerek içine kıvnmlı bir tel yerleştirilir.
İğne geri çekilir ve kateter ya da sonda adı
verilen ince, bükülgen ve içi boş bir borucuk
telden geçirilerek atardamara sokulur.
Tel de geri çekildikten sonra, sonda aracılığıyla
damara kontrast madde şınnga edilir.
Bu yöntem hem atardamarlann, hem de bu
atardamarlann taşıdığı kanla beslenen doku
ve organların röntgen filminde görülebümesini
sağlar. Vücudun bütün organlan bu
yöntemle incelenebilir. Bacaklan, beyni ve
kalbi besleyen atardamarlardaki herhangi
bir bozukluğu cerrahi girişimle tedavi kararı
almadan önce, bu damarlann anjiyografiyle
incelenmesi gerekir. Ayrıca bak. anjiyokardiyografi,
beyin anjiyografisi.
Anjiyografi
13
Şub