wiki

ödev etiği,

ödev etiği, d e o n t o l o j îk e t îk (Yunanca
deorı: “ödev” ve logos: “bilim”) olarak da
bilinir, felsefede, insan eylemlerinin ahlaklılığı
ile ödev kavramı arasındaki ilişkilere
ağırlık veren etik kuram. Özgül ahlaki
yükümlülükleri değil, etik ile mantık arasındaki
ilişkileri vurgular.
Ödev etiği açısından, bir eylem sonuçlarından
değil, taşıdığı niteliklerden ötürü iyidir.
Bazı eylemler sonuçlarına bakılmaksızın
ahlaki olarak zorunlu kabul edilir. Erekli
etikte ise bir eylemin ahlaki ölçüsü ortaya
koyduğu sonuca ya da etkisine bağlıdır. Bu
açıdan ödev etiği biçimcilikle suçlanmış,
eylemlerin bir kural ya da yasaya uygun
olması yolundaki temel ilkesi eleştirilmiştir.
Tarihsel olarak ödev etiğinin ilkelerini
belirleyen Immanuel Kant’tır. Kant’m ahlak
görüşü Usçuluk ve Aydınlanma ilkelerinin
yanı sıra Hıristiyanlıktan da etkilenmiştir.
Kant’a göre, iyi niyet dışında hiçbir şey
kayıtsız şartsız iyi olamaz, iyi niyet ya da
iyiyi istemek de ahlak yasasına uygun
olarak eylemde bulunmayı istemektir; bu,
doğal eğilimlere karşın, ahlak yasasına duyulan
saygıdan kaynaklanır. Kant’a göre
ahlak yasası “kesin bir buyruk”tur ve içeriği
de ancak us tarafından temellendirilir. Burada
usun hareket noktası olan ilkeye göre
kişi, aynı zamanda evrensel bir yasa olmasını
isteyebileceği bir ölçüye göre eylemde
bulunmalıdır. Ancak Kant’ı eleştirenler bütün
ahlak ölçülerinin bu biçimsel ilkeden
türetilebileceği görüşünü kuşkuyla karşılamıştır.
Onlara göre Kant ussal tutarlılığı
aşırı ölçüde vurgulayarak ahlaki yükümlülüklerin
içeriğini göz ardı etmiştir.
Bu eleştiriyi 20. yüzyılda İngiliz felsefeci
W. D. Ross yanıtlamıştır. Ross’a göre, “ilk
bakışta” ödev olan ilkeler vardır; ama
bunlar, bütün bu ödevlerin türetilebileceği
tek bir biçimsel ilkeden farklıdır. Bu yüzden,
sözünde durma, verdiği zararı giderme,
minnet etme gibi ilk bakışta ve kendi
başlarına ahlaki ödev gibi görünen eylemler
gerçek ödevlerle aynı yapıda değildir; çünkü
“herhangi bir olanaklı eylemin, doğruluğuna
ya da yanlışlığına ilişkin birçok farklı
yönü vardır”. Bu yüzden belirli bir durumda
gerçek yükümlülüğün nerede olduğunu
bulmak için, eylemin çeşitli yönlerini yapısının
bütünlüğü içinde tartmak gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir