Copley, John

Copley, John Singleton (d. 3 Temmuz
1738, Boston – ö. 9 Eylül 1815, Londra),
gerçekleştirdiği portreler ve tarihsel konulu
resimlerle tanınan ABD’li ressam. Koloni
‘ – O 1»
Yf
“Copley Ailesi”, John Singleton Copley’nin
yağlıboya çalışması, 1776-77;
Ulusal Sanat Galerisi, Washington, D.C.
National Gallery of Art, Washington, D C., Andrew Mellon Fund
dönemi Amerikan sanatının en önemli sanatçısı
olarak kabul edilir. Giderek gelişen
koloni portre okulu içinde yetişen Copley,
sanatının doruğuna portreleriyle erişmiştir.
Boston’da yaptığı portreler, bir yandan
New England’ı ve burada yaşayanlan yakından
tanıdığını ortaya koyarken, bir yandan
da insanları ve fiziksel çevreyi oldukları gibi
yansıtmadaki ustalığını gösterir. Grafik sanatlarla
tanışması, çizim ve oymabaskı ustası
olan üvey babası Peter Pelham aracılığıyla
oldu. İngiliz ressam Joseph, Blackburn’
den edindiği Rokoko portre üslubuna, kendi
düş gücünü ve o dönemde Amerikan
resminde hiç kimsenin ulaşamadığı teknik
yeteneğini kattı. Portre yaparken, Rokoko
üslubunda olduğu gibi, insanlan günlük
yaşamlarında kullandıklan eşyalarla birlikte
betimledi (portrait d ’apparat). Bu yaklaşım,
yapıtlarına 18. yüzyıl Amerikan resminde
pek sık görülmeyen bir canlılık ve hareketlilik
kazandırdı.
Bu dönemde hiç durmadan Boston orta
sınıfından aldığı siparişleri karşılayan Copley,
kendini New England’da geçerli taşra
ölçütlerinden çok, daha zorlu değerlendirmelerle
sınamak istiyordu. Bu nedenle
1766’da “Sincaptı Çocuk” adlı yapıtını
Londra Sanatçılar Derneği’nde sergiledi.
Resmi hem.Sir Joshua Reynolds, hem de
vatandaşı Benjamin West beğenerek övdüler.
Bu iki sanatçının sürekli üstelemesiyle
Copley 1774’te İngiltere’ye gitti; 1779’da da
Kraliyet Akademısi’ne üye seçildi. İngiltere’ye
yerleştikten sonra portrecilikle kalmayıp
o dönemde daha gözde olan tarihsel
konulu resimde başarı kazanmak istedi. Bu
alandaki ilk önemli çalışması “Watson ve
Köpekbalığı” (1778, Ulusal Sanat Galerisi,
Washington, D.C.) daha sonraki 19. yüzyıl
Romantizm akımının en önemli temalarından
birini, insanla doğa arasındaki mücadeleyi
işliyordu. Copley’nin İngiltere’deki resimleri
akademik açıdan daha gelişmiş olmakla
birlikte, Boston’da yaptığı portrelerdeki
olağanüstü canlılık ve yalın gerçekçilikten
yoksundur.