M ilâd’ın 622 senesinin H aziran ayında, A rapların K ureyş
kabilesine m ensup M uhamm ed isimli asil bir adam, vatandaş
larının zulüm ve eziyetlerine m âruz kaldığı için, yanında daha
ziyade Ebû Bekir ismiyle tanınan yakın dostu Ebû K uhafe
olduğu halde, Yesrîb şehrine sığınm ak üzere vatanı olan M ekk
e’yi terk ediyordu.
O tarihte, önemsiz ve basit bir vak’a olarak telâkki edilebilecek
bu hâdise, dünyanın gördüğü büyük sosyal inkılâplardan
birinin — belki de en b ü yüğünün— başlangıcını teşkil
etm iştir.
İnsanın şahsiyetini, içinde yaşadığı m uhitin m eydana getirdiği
söylenir.
H albuki Hazret-i M uhamm ed için, hiç m übalâğa etm eksizin
iddia edebiliriz ki, onun şahsiyeti doğduğu ve yaşadığı
m uhiti değiştirm iş ve ona kendi damgasını basmıştır.
O, aralarında hiçbir bağ olmıyan sayısız kabilelere parçalanm
ış bulunan, birbirleriyle durup dinlenm eden boğuşup duran
ve kaba kuvvetten başka hiçbir hak tanım ıyan bir halk
yığınından, m üşterek bir ideal etrafında halkalanm ış tek bir
m illet m eydana getirmeğe m uvaffak olmuştur.
En iptidâi putperestliğe ve sefahate saplanm ış olan, kız
çocuklarını diri diri toprağa gömen, babalan öldüğünde erkek
evlâtların, babalarının karılarına m iras yoluyla sahip olmaların
ı âdet haline getirmiş olan A raplardan, adalet ve hayırhahlık
üzerine kurulu bulunan ve m edeniyetin ilerlemesine
geniş şekilde hizm et eden medenî bir cemiyet kurm uştur.
İşte Hazret-i M uhammed aleyhisselâm ’ın hayatı mevzuundaki
bu denemede, bu gerçekler isbata çalışılmaktadır.
ÖNSÖZ
22
Kas