Büyük bir rekabetin olduğu sanat dünyasında, birçok
gözde sanatçı eserlerinin bir galeride sergilenmesi için en
geller aşarak yükselmişlerdir. İki çocuk annesi olan ve mi
ne işiyle uğraşan Kathy Wood, Princeton, New Jersey’de
yaşıyor ve azmin karşılığını nasıl ödediğinin dikkate değer
bir örneğini sergiliyor:
Bir grup olarak mine işiyle uğraşıyor ve çalışma
larımızı Princeton’da Bristol-MyersMeydam’ndakigü
zel galeride sergilemek istiyorduk. New Jersey’in önemli
yerlerinden biri olan bu galeri, balkın ilgisini çekmek için de iyi bir yerdi.
1985’te, galerinin yöneticisi olan bayana, çalışmalarımızın bir örneğini sunduk ama talebimiz
kabul edilmedi. Bu, bizim için kesinlikle kapanan bir kapıydı; çünkü, galeriler yıllan kapsayan plan
lar yaparlar ve bir kez reddedildiğinizde yeniden
başlamanız gerekir.
İki yıl sonra, o yönetici bayanın ayrıldığını duyunca sergiyi yeniden önerdim. Önceki durumdan biç söz etmedim. Yeni yöneticinin altı aydan önce işe
başlamayacağını ve baharda aramamı söylediler. Sonra şirket, başka bir şirketle büyük çapta bir bir
leşme yaşadı; yine birkaç ay sonra aramamı söyledi
ler. Birkaç randevu ve iptalden sonra yeni yöneticiyle
yardımcısına çalışmalarımızı gösterebildik. Çalışmalarımızı çok beğendiler; ama sergi sözü vermedi
ler. Bundan sonraki birkaç ay boyunca, kadını tele
fonlarla sıkmak istemediğim için birkaç mektup yazdım. Bir kez bile sergi için kesin söz almadığımızdan bahsetmeden, onunla sergi tarihini konuşmaktan ne kadar memnun olacağımızı belirttim.
Tam vazgeçmek üzereydik ki, galerinin bize sergi
için bir fırsat vermeyi kabul ettiğini belirten bir telefon
aldık. Mart 1991 ’de, galeriye ilk başınım tarihinden
altı yıl sonra sergimizi açtık. The New York Times ’ta
sergimizden övgüyle söz edildi; Newark Star-Ledger
ve diğer yerel gazetelerde kapak olduk. Aldığımız yanıt, umduğumuzdan çok daha etkiliydi ve kariyerimizde büyük bir itici güç oldu.
Yaklaşımınıza Sessiz Kalınmasını Olumsuz Yanıt Olarak Yorumlamayın
Eski piyes editörü ve Toe Los Angeles Times tiyatro e
leştirmeni Dan Sullivan, bu gerçeği zor yoldan kavrayan
insanlar arasındadır:
“Hayır” derlerse, bunun kesin olduğundan ve yüzünüze söylendiğinden emin olun. Bir keresinde
bir işe başvurmuştum. O şirketten yanıt gelmedi ve ben bunu reddedilmek olarak anladım. Yıllar sonra
aslında işi aldığımı, ama başvurum kaybolduğu i-
çin bana nasıl ulaşacaklarını bilemediklerini öğ
rendim.
Umutsuzluk Göreceli Bir Durumdur
Vazgeçmeye eğilimli olduğunuzda, bireysel öyküler
etkili bir ilham kaynağı olur; oysa bütün toplumun kurtul
ma ve yaşama çabaları da böyledir. İbrani Edebiyatı ile
İnsanların Yahudilik Hakkında Bilmek İstedikleri Dokuz
Soru adlı kitapların yazarı haham Joseph Telushkin’e göre
umutsuzluk göreceli bir kavramdır:
1964’te Look dergisi, ABD’deki Yabııdi nüfusu
nun 2000 yılında büyük ölçüde azalmış olacağını
belirten “Yok Olan Amerikan Yahudi Topluluğu”
adlı yazıyı kapaktan yayınladı. Arkadaşım Michael Medved’in belirttiği gibi, “Aradan yirmi beş yıl geçti.
Bir Yahudi toplumuna bak, bir de Look dergisine. ”
Yahudi tarihi boyunca, Yahudi topluluğunun yok olma tehlikesiyle karşılaştığı bir zaman olmuşsa, bu, 1940’lardır. 1942, 1943 ve lS>44’teki birçok za
man diliminde, on bin ya da daha fazla Yahudi
Nazi ölüm kamplarında katledildi. lS>45’te İkinci
Dünya Savaşı sona erdiğinde Yahudi toplumunun
üçte biri ölmüştü.
Gerçekten bu, insanın Yahudilerle ilgili olarak
bildiği tek şey olursa, kişi, Yahudilerin sonunun yaklaştığına ya da yeniden toparlanmaları için çok
uzun yılların geçmesi gerektiğine inanabilir.
Ama çabucak bir dönüm noktası aşılmıştır.
Soykırımdan sonraki üç yıl içinde İsrail, Yahudi
vatanı ve ülkesi olarak kuruldu. Soykırımdan kurtulan, bitkin düşmüş, aileleri yok olmuş ve mallan çalınmış Yabııdiler büyük kitleler halinde İsrail’e göç ettiler. İsrail’in Bağımsızlık Savaşı’nda ölen altı
bin Yahudi’nin en az yansının, ülkenin nüfusu
nun en az yüzde l ’nin, Nazi kamplarından kurtulanlar olduğu sanılıyor.
İki bin yıl boyunca anavatanlarından kovulan
Yabudilerin başına gelen en kötü olay Nazi soykı
rımıdır; en iyi olay ise İsrail devletinin kurulması.
Ve bu iki olay üç yıl arayla gerçekleşmiştir. Öyle gö
rünüyor ki, eski bir deyiş olan “Bir kapı kapanır, bir kapı açılır” bireylerin yanında toplumlara da uygulanabiliyor.
Kapanan bir kapıyı üzüntüyle terk edip ondan uzak
laşmadan önce, tekrar açmak için zorlayıp zorlayamayaca-
ğınıza bakın. Bir çatlak görürseniz yaslanın. Kapıyı iyice,
tüm gücünüzle ittirin, tüm ağırlığınızı verin. Vazgeçmeyin