wiki

NAFÎ’ MEVLÂ İBN—I ÖMER

Medîne-i
münevverede Tâbiîn devrinin meşhûr
âlimlerinden. Künyesi, Ebû Abdullah’dır.
Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
117 (m. 735) senesinde vefât etti. Aslen
Deylem’lidir. Abdullah îbn-i Ömer’in (r.a.)
azâdlısıdır. Otuz yıl ona hizmet etmiştir.
Ibn-i Ömer onu, katıldığı muharebelerden
birisinde esir etmiştir. Medîne-i münevverede
yetişip, büyümüştür. Fıkıh ve hadîs
ilimlerinde söz sâhibi idi. Çok hadîs-i şerif
rivâyet etmiştir. Hadîs ilminde sika (güvenilir)
bir âlimdir. Kendisi, Abdullah bin
Ömer’in oğlu Sâlim bin Abdullah hayatta
iken fetvâ vermezdi. Abdullah ibni Ömer,
Ebû Hüreyre, Ebû Lübâbe bin Abdülmünzir,
Ebû Sâîd el-Hudrî, Hz. Âişe, Ümmü
Seleme, Ibn-i Ömer’in çocukları ve daha bir
çoklarından (r.anhüm) rivâyette bulunmuştur.
Kendisinden de, oğullan Ebû
Ömer, Ömer ve Abdullah, Abdullah bin
Dinâr, Sâlih bin Keysân, îbn-i Şihâb ezZührî
gibi âlimler rivâyette bulunmuşlardır.
Rivâyet ettiği hadîs-i şerifler meşhûr
altı hadîs-i şerif kitâbmda mevcuttur. Nâfi’
hazretleri, Mısırlılara, Sünnet-i seniyyeyi
öğretmesi için, Ömer bin Abdülaziz (r.a.)
tarafından gönderilmiştir.
Âlimlerin hakkında buyurduklan:
îmâm-ı Mâlik (r.a.): “Nâfi’nin Abdullah
îbn-i Ömer’den rivâyeti bana kâfi gelirdi.
Aynca onu başkasından da işitmek ihtiyâ­
cını hissetmezdim. Ben küçük ijcen
yanımda bir çocukla beraber, Nâfi’e şider-,
dim. O, bana hadîs-i şerif söylerdi. Kendisi,sabah namazından sonra mescidde kalır,
güneş doğunca kalkıp giderdi.”
Ahmed bin Sâlih el-Mısri: “Nâfi’, tanınmış,
büyük bir hadîs-i şerif hâfizı idi.
Medîne-i münevvereliler O’nu îkrime’den
daha önce kabûl ederlerdi.”
el-Halîlî: “Nâfi’nin rivâyeti sahîh ve
hatâsızdır. O, herkesin kabûl ettiği bir
kimsedir.”
Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden ba’
zılan:
“H er kim Allaha ve âhır et gününe
îmân ederse, komşusuna iyilik etsin!
H er kim A ilaha ve âhır et gününe îmân
ederse, m isâfirine ikramda bulunsun!
H er kim Allaha ve âhır et gününe imân
ederse, ya hayır söylesin veya sussun.

“Kimin cam bir şey arzu ed er ve
kendi arzusuna aldırış etm eyerek baş­
kasını kendi üzerine tercih ederse,
A llahü teâlâ O’nu m ağfiret ed er
(affeder).”
1) el-A’lâm cild-8, sh-5
2) Tehzib-üt-tehzîb cild-10, sh-412
3) V efeyât-üla’yân cild-5, sh-367
4) Şezerât-üz zeheb cild-1, sh-145
5) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh-99
6) Tehzib-ül-esmâ ve’l-luga cild-2, sh-123

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir