on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında İran’da El-Bâb Ali Muhammed isminde bir Acem tarafından ortaya atılan bozuk inanç yolu. Bu inancı kabûl edenlere “Bâbî”, yollarına da “Bâbî- lik” denmiştir. El-Bâb Ali Muhammed, İran’da Kâzım Reştî isimli bozuk inanışlı birisinden aldığı bozuk bilgilerle yetişti ve onun ölümünden sonra yerine geçerek almış olduğu bozuk fikirlerini gizlice ve sinsi şekilde yaymaya başladı. Etrâfına topladığı câhil kimselere bozuk fikirlerini aşıladı. Kendisinin Mehdi olduğunu ilân etti. İddiâsını kuvvetlendirmek için birçok sözler uydurdu. Bu iddiâsı İslâm âlimleri tarafından delilleriyle çürütülünce, yol değiştirerek bu defâ kendisinin beklenen imâma açılan bir bâb (kapı) olduğunu söyledi. Ayrıca Peygamberlik iddiâsında bulundu. Sonra da tanrı olduğunu söyledi. El-Bâb Ali Muhammed’in bozuk fikirleri 19. asırda İran Şâhının koyu zulmü altında inleyen câhil halk topluluklarında taraftar buldu. İngiliz- lerin maddî ve mânevî desteğiyle daha çok taraftar topladılar. Böylece Bâbîler her türlü ahlâksızlığı teşvik ederek, ahlâkça düşük kimseleri kadınlar vâsıtasıyla avlayarak tuzağa düşürdüler. El-Bâb Ali Muhammed, El-Beyân adlı bir kitap yazdı. Bu kitâbında kıyâmeti, öldükten sonra dirilmeyi inkâr etti. İngiliz, Rus ve misyonerlerin yardım ve teşvikiyle fikirlerine pekçok taraftar bulan El-Bâb Ali, Yahûdîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dîninin tek din hâlinde birleşmesi fikrini de savundu. Yedi ve on dokuz rakamlarının kudsîliğini bildirdi. Evlenmeyi on bir yaşından îtibâren herkese mecbûr tuttu. Hanımı ölen erkeğin en fazla 90 gün, kocası ölen kadının en geç 95 gün sonra evlenmesini mecbûr etti. Bu sûrede Bâbîlerin nüfuslarının kısa zamanda artıp hâkim duruma geçmeleri için çalıştı. Her Bâbînin, her yıl sermâyesinin beşte birini yönetici kurula ödemesini mecbûr tuttu. Para cezâları ve karı-kocanın birlikte yaşamasını yasaklama, yâni evlilikleri devâm ettiği hâlde geçici bir süre için ayırma cezâsı hâricindeki bütün ce- zâların kaldırıldığını îlân etti.
Her türlü fâizin mubâh olduğunu, on bir-kırk iki yaşları arasındaki kimselerin yılda on dokuz gün, güneşin doğuşu ile batışı arasında perhiz yaparak oruç tutmalarını emretti. Cenâze namazı hâricinde cemâatle namaz olmadığını söyledi. Kadınların istedikleri şekilde yabancı erkeklerle gezme ve flörtün ibâdet olduğunu bildirdi. İslâm dîninin ipekli kumaşlar ve mücevherlerle ilgili yasaklarını kaldırdı. Her gün kendi yazdığı El-Beyân adlı kitaptan on dokuz cümle okumak şartını getirdi. Taraftarlarına “Ehl-i Beyân” da denmiştir. El-Bâb Ali Muhammed, bozguncu fikirleri ve sapık inanışı sebebiyle önce yakalanıp hapse atıldı. Nihâyet 1850 senesinde Tebriz’de îdâm edildi. Daha sonra yerine geçen ve sapık yolunu devâm ettiren Behâullah tarafından cesedi ve kemikleri Akka’ya götürülerek defnedildi. El-Bâb Ali Muhammed’in ölümünden sonra yerine talebesi Mirzâ Hüseyin Ali geçti. El-Bâb’ın fikirlerinden beğenmediklerini çıkarıp yerine kendi görüşlerini hâkim kıldı ve kendisine Behâullah lakabını verdi ve sapık fikirlerini yaymaya başladı. Bâbîlik, Behâîliğin bir başlangıcı kabûl edilmiştir (Bkz. Behâîlik).
BÂBİLİK
19
Tem