Allahü teâlâya yakın sevgili (evliyâ)
kullardan biri. Arapçada, ikisi de “karşılık, birinin
yerine geçen” mânâlarına gelen bedel ve bedîl kelimelerinin
çoğulu olmakla berâber, Türkçede teklik
mânâda kullanılmıştır. Halkın açıkça bilmediği
ve dünyânın nizâmı (düzeni) ile vazîfeli olan
bu kimselerden biri vefât edince, yerine başka bir
velî bedel kılındığından yâni görevlendirildiğinden
ve çok olduklarından “ebdâl” sözü ile tanınmışlardır.
Ebdal olan mübârek zâtlar yeryüzünde devamlı
bulunur. Biri vefât edince yerine bir başkası
geçirilir. Sayıları yine aynı olur. Allahü teâlâmn
Müslümanlara ihsân ettiği kerâmetlerden birisi de
halk arasında “Ebdal” lerin de bulunmasıdır. Hadîs-i
şerîfte buyruldu ki: “Allahü teâlâ onların
hürmetine yağmur yağdırır, ot bitirir, belâyı
def eder.” Onların husûsiyetleri hakkında da bir
hadîs-i şerîfte: “Kendilerine zulmedeni affederler.
Kötülük edene iyilik ederler.” Ebû Nuaym’ın
merfû olarak bildirdiği hadîs-i şerîfte de
buyruldu ki: “Ümmetim arasında her zaman
kırk kişi bulunur. Bunların kalpleri İbrâhim
aleyhisselâmın kalbi gibidir. Allahü teâlâ, onların
sebebi ile kullarından belâları giderir.
Bunlara Ebdâl denir. Bunlar bu dereceye namaz
ve oruç ile yetişmediler.” İbn-i Mes’ûd radıyallahü
anh; “Yâ Resûlallah! Ne ile bu dereceye
vardılar?” diye sorunca; “Cömertlikle ve müslümanlara
nasihat etmekle yetiştiler.” buyurdular.
Halk arasında kırklar olarak bilinen kimseler
de yukarıda îzâh edildiği gibi Ebdâl’dir.
ABDAL (EBDÂL );
27
Tem