Hicretin birinci asrından bu yana İslâm âleminde büyük
bir ihtimamla toplu halde edâ edilegelen cuma namazının ve
Allah’ın müstesnâ nimetlerine zarf teşkil eden cuma gününün
İslâm’da çok önemli bir yeri vardır. Hayatı boyunca Hz. Peygamber
(s.a.) Medine’de bu namazı bizzat kıldırmış, sonra Hulefâ-i
Râşidin devlet başkanlığı yanında cuma imamlığını da
yürütmüşlerdir. Daha sonraki devirlerde de cuma imamlığı ya
halifenin, yahut da onun izin verdiği önemli kişilerin vazifesi
olarak telâkki edilmiştir.
Kur’an-ı Kerim’in bu ibâdetle ilgili âyetleri ihtiva eden 62.
sûresine «cuma» isminin verilmiş olması İslâm’ın cumaya verdiği
önemin parlak bir işaretidir.
Müslümanların dinî hayatında olduğu gibi, siyasi ve içtimâi
hayatında da büyük tesir icrâ etmiş bulunan bugünün ve
içinde yer alan ibadetin Kitâb, Sünnet ve Fıkıhtaki yerini ve
hükümlerini, târihimizde cuma günü ve namazı ile alâkalı
tatbikatı aşağıdaki satırlarda etraflıca tetkike çalışacağız
I. Cuma İle İlgili Âyet ve Hadisler:
A — Ayet:
«Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağınlınca Allah’ı
anmaya koşun, alışverişi bırakın. Bilseniz bu sizin hakkınızda
daha hayırlıdır. Namaz kılınınca yeryüzüne yayılın, Allah’ın
lûtfunu arayın, Allah’ı sık sık anın ki felâh bulasınız.
CUMA GÜNÜ ve NAMAZI
08
Eki