wiki

BİRİNCİ PLEVNE SAVAŞI BAŞLIYOR (20 TEMMUZ 1877)

BİRİNCİ PLEVNE SAVAŞI BAŞLIYOR
(20 TEMMUZ 1877)

Birici Plevne savaşının ilk adımlan atıldı;
Sıklaşan topçu atışlan birden bire kesildi;
“Acaba neden ?” diye düşünenler
İyiden iyiye sarsıldı !…
O dakikada ilerideki altı Çerkezden biri
Birden atıyla dört nala geldi geri
Ve şu komutu getirdi;
“Ateşe hazırlan!
Bu komut kulaktan kulağa
Sürekli ve etkili bir yankı gibi aktanldı,
Taa duyulmaz uzaklara ulaşıncaya dek çınladı !
Komutu alan her askerin yüreği hızla çarpmaya başladı…
Düşmanı belki görseydi bu denli coşkuya kapılmazdı.
Ama görünürde sanki hiç bir şey yoktu…
Herkesin yüzünde çocuksu bir istek gibi
Düşmanla bir döğüş isteği vardı !…
Birden yandan fısıltılı bir ses geldi;
“İşte göründüler ! diyebildi.
Herkes dikkat kesilip ilerilere baktı….baktı!
Görünürde sanki hiç bir şey yoktu,
Ama çok dikkatli bakıldığında çok ilerilerde…
Yüzelli ikiyüz metre kadar ilerilerde
Uzakta devinimli bir takım karaltılar belirdi…
Bunlar yerde sürünerek ilerliyorlardı,
Yerde bir çukurdan çıkıp ötekine geçiyorlardı…
Durmadan Türklete doğru yaklaşıyorlardı…
İşte bunlar, Ruslann avcı öncüleriydi…
Bölük komutam dürbünüyle iyice baktı.

“Evet, tamam ! Onlar, düşman geliyor ! dedi.
Bir de baktık ki karşıki sırtları
Yığınla düşman askeri
Sanki birden bire sarıverdi.;.
O anda sanki hepsi topraktan fışkırıverdi.
Bu yığınla insan yerin içinden çıkmış gibiydi.
Daha o anda kaynaşan karıncalar gibi
Tepenin üzerinde yığınla, yığınla asker belirdi:
Bunlar belki de en az iki üç
Ya da dört beş tabur piyade askeriydi !…
Ölüm sessizliği her yam o anda sardı, bürüdü …
Ve bu düşmana karşı, en aziz varlığı olan vatanım
Cam kam ile savunan
BU günahsız insanların
İçlerindeki kin ve öfke
O an büyüdükçe büyüdü !…
Çünkü “Vatan savunmasında tarihin görmediği
Bir ölüm kalım savaşı olmalıydı bu savaş !”
Böyle düşünüyordu tabyasında, siperinde her Türk.
Sinsice sürünerek gelen düşmanına baktıkça
İçi içine sığmıyordu,
Bu küstah, bu zorba düşmanı düşündükçe !…
Kaçınılmaz bir yazgımn gelişiydi karşılarında;
Ve düşman askeri hızla geliyordu sürünerek
Karşıdaki tepeciklerin otları arasından…..
Gözcü Çerkezlerin geri gelmeleriyle o anda
Ateş açılması arasında kim bilir acaba
Ne kadar zaman geçmişti silah elde
Ölüme gelen sinsi düşmanı beklerken ? !….

Bu uzun süre, bir iki dakikayı geçmemişti elbet,
Ama koskoca bir sonsuzluk gibiydi sanki
Bu beklemek silah elde, el tetikte
Sinirler gergindi.
Çoşku duygusunda vardı bir dehşet!…
Karşılarında birdenbire başlan kasketli,
Yüzleri sakallı suratlan asık, bakışları yabansı
Gözleri dönük ‘
Galiba hepsi de zil zurna sarhoştu….
Bağırmaktan ağızlan köpürmüştü,
Kudurmuş köpeğe benziyordu,
Ayakta duramayacakmış gibi sallanıyordu ….
Bu herifler yüz elli ayak ilerilerdeydi,
Yerden fişkınr gibi Türklerin önünde belirdi…
Ve arkasından onlar gibileri pek çoklan göründü….
Kanncalar gibi üst üste kaynaşıyorladı…
Sayılan o denli çoktu ki saylamıyorlardı.
Vatammıza sanki ölmek için geldiklerim biliyorlardı!
Vatanım savunan her er onlan saymak istiyordu,
Ama elli…..yüz….bin…. ama o denli çoklardı ki…
Bir türlü saylamıyorlardı !
Bu ana kadar her şey hazırdı,
Ama ateş henüz açılmamıştı……………………………………..
Vatanını savunan Türklerin borazanı birden,
“Ateş!. Ateş!Ateş!……”diye canhıraş çalıverdi…
O an, birdenbire binlerce tüfek patlayıverdi 1
H er biri bir hedef almıştı ki
H er biri bir düşmanı ilk kurşunda
Binlerce düşmanı o anda deviriverdi!
Seçilen hedef düşüyor,
Ama o an yenisi geliyordu yerine!
Türklerin açtıklan yaylım ateşi korkunçtu,
Yayğm koyak bu silah sesleriyle çınlıyordu ;

Her yan o anda bembeyaz bir duman içinde kaldı,
Yayılan açı bir barut kokusu koyağı sardı.
Karşıdan yığınla saldıran düşmandan
Her ayağa kalkan birden yere düşüyordu o an !
Vızıltıyla düşman yönünden havadan gelen
Parlak kara mavimsi bir şişeye benzeyen
Top gülleleri savunucuların başlan üstünden
Acı acı vızıldayarak rüzgar gibi geçiyordu…
Güllelerin sesi kulaklan tırmalıyordu.
Her biri savunuculara ölüm yağdırmak istiyordu.
Durmadan ard arda sıralanmaya başladı
Saldırgan düşmanın bu top mermileri ….
Savunucunun içini sardı acı bir ürperti,
Ama bu mermilerin hiç birinin yoktu isabeti !…
İnsan sanki cehennemin içindeymiş gibiydi,
Ama bu iç sarsıntı birkaç saniye bile sürmedi,
Vatanım savunanlar daha o anda toparlandılar !
Vahşice saldıran düşmana
Aralıksız ateşe başladılar…
Türk toplan da bu düşmanın üstüne
Top mermilerini yağdırmaya başladı !
Her iki yandan tüfek ve top ateşi
Aralıksız sürüyordu…..artarak sürüyordu…
Savunucunun attığı her kurşun boşa gitmiyordu !
Atılan her kurşun bir düşman J^usu deviriyordu.!
Çünkü içten gelen buyruk böyleydi;
Atılan her kurşun bir düşmanı devimseliydi !
Ateş sürdükçe daha çok şiddetleniyordu…
Vatan savunucusunu yaptığı siperleri koruyordu.
Saldırgandan;” Hurra, hurra” sesleri vahşice geliyordu,
Savunucudan “Allah, Allah ! H sesleri göklere yükseliyordu.

Düşmandan düşenler o denli çoktu
Ki düşenler yığınlar oluşturuyordu.
Savunucudan da vurulanlar oluyordu,
Sağda solda kimi erler yerde cansız yatıyordu.
Zaman durmuştu sanki, geçmek bilmiyordu…
Bir yanda yiğit bir er iki büklüm yere yuvarlandı
Ve öylece kaldı, bir daha hiç kım ıldam adı!
Aralarında yaralılar da vardı !…
Kimisi inliyor, kimisi bağırıyordu,
Kimisi de sessizce kıvranıyordu…
Geniş koyağı sarmıştı boz mavi koyu bir duman,
Yayılıyordu, yükseliyordu savaş alanından.
Atışlar biraz azalınca
Dağılır gibi oluyordu duman…
Duman biraz azalınca
Görülür gibi oluyordu her yan ….
Göründüğü yerden ileri bir adım bile
Atamamıştı vahşice saldırgan düşman
Bir de ne görülsün: Tabyaya yaklaşan
Her saldırgan düşman
Kanlar içinde kalıyordu o an !
Savunucudan kimi er hiç bir yerde
Görmemişti bu kadar ölü insan !
” Allahım ! nedir bu saldırgan? !….
Ne istiyor bizden bu zalim düşman ? !…
Vatamma ölmeye gelmiş kendi vatanından ! “…
Her yan seller gibi kan, kan, kan,….
Karşıdaki sutlardan kesif insan yığınları
Yığın yığın harekete geçti……, geliyorlardı…

Siperlerden atılan kurşınlardan
Boşa gitmiyordu hemen hiç biri,
Saldıran her Rusu yere deviriyordu, her b iri! ! !…
H er er, her onbaşı, her çavuş, başçavuş, mülazım,
Yüzbaşı, kolağası, binbaşı, kaymaka, miralay,
Mirliva, ferik, paşa ve en başta koca Müşir
Vatan için döğüşüyordu bu ölüm savaşında !…
Bu ölüm kalım savaşında…..
Onurla aldı yerini her biri !….
Her üst verdi emrini:
“Vur ! Koma düşmanı içeri
Çünkü bu asırlık vatan bizimdi !…
Mamur ettiğimiz bu topraklar
Bir avuç çapulcu, alçak, uşak bulgara
Ne hakla, niçin bırakılabilirdi? !….
……………………………………………………. …………. .
Ah ! O aslan e rle r…..genç ve yaşlı redifler
Nasıl şaşılası bir çeviklikle
Ve içten gelen bir bilinçle
Silahlarını ha bire doldurup
O an ha bire boşaltıyorlar !…
”D ikkat! boşa gitmesin atılan kurşunlar !”
Her emin “Hunhar düşmanı vur !”
“Saldırgan düşmanı koma asırlık vatamna !”
Bu vatan kanla alındı,
Bu vatan alın teriyle sulandı,
Asırlar boyu sının
Hep süngüyle korundu!
Unutma !….
Tuna’dır bu vatanın hududu!…

Bu savaşta herkesin isteği buydu !
Bu savaşta zaferdi herkesin umudu !
Piyadeler çok iyi yetiştirilmiş,
Çok iyi eğitilmişlerdi,
Silahım çeviklikle doldurup boşaltıyordu
Askerlerden her biri;
Tam isabetle hızlı ateş etmek
Türk piyadesinin en büyük meziyetlerindendi !…
Türk topçusu da hemen hiç bir gülleyi boşa atmadı,
Düşmanın üstüne tam isabetle her gülleyi yolladı;
Bu hunhar düşmanın topçusu gibi
Yağdırdığı top güllelerini gelişigüzel atmadı,
Türk topçusu az gülle atardı,
Ama düşmana tam isabet sağlardı….
Kimi erler; “Vatan, millet için !” derlerdi,
“Vurun Düşmana !” dercesine
Çılgın gibi kükrerlerdi.
Ve hiç durmadan ha bire tam isabet ateş ederlerdi.
Kudurmuş köpek gibi saldırgan düşmana kimi erler
Kin ve öfkeyle saldırarak kendilerinden geçerlerdi….
Kimi erler sessiz sakin, gürültüsüz, temkinli,
Ama bakışları düşmana karşı kin ve öfke dolu !…
Vatamm, ocağım almak isteyen bu saldırgana
Durmadan tam isabet ateş ederlerdi…
H er biri dikkat ve itina ile nişan alıyordu,
H er attığına tam isabet vuruyordu…
Savaşta Türkün en büyük hasretiydi bu !….

Bu ilk savaşta düşman iki yerden saldırıyordu,
Kuzeyden Bükova köyü yöresinden,
Doğudan Griviça köyü yöresinden.
Bu Rus saldırısını
General Şilder -Şuldner yönetiyordu;
Ordusuna durmadan saldırı emirleri yağdırıyordu.
Ama hepsi de hep boşuna çıkıyordu.
Askerini hep boşuna kırdırıyordu !…
Her iki cephede de düşmanın saldırısı
Saldın yerinden daha ileri gidemiyordu,
Ölüleriyle birlikte orada çakılıp kaldı !
Kulakları sağır edercesine top ve tüfek sesleri
İnsan seslerinin gürültüsü arasında
Yüzbaşı kendi yiğit askerlerinin arasında
Mülazımın kulağına;
“İlerlememelerini,
Ana güçlerin yamna çekilmelerim !” emretti;
Bu emri vermek zorunluğunda olduğunu söyledi.
Çünkü savaşın sıcaklığında takımdaki
Erlerin, otluklar arasında ilerlemiş her biri,
Öteki erlerden ayrılmış ilerlemişlerdi…
Yüzbaşı ayrıldı gitti,
Bir kaç dakika geçmişti ki
Geri çekilme borusu çalıverdi,
İlerideki bölüklerin borusu da buna yamt verdi.
Elli erden şehit düşmüştü yalmz biri,
İkisi ağır yaralı, dört beş er de hafif yaralı;
Çekilme borusuna uyalım derken
Tam o sırada on oniki Rus askeri göründü birden:
Tırmanmaya uğraşıyorladı aşağıdaki bayın,
Mülazım çavuşa, erlere seslendi ve ateş edildi

Önce bir Rus askeri devrildi,
Arkadaşları hızla kaçmak istedi,
Çavuşla erler yeniden ateş çtti
Hepsi bir bir o anda yere serildi…
……….. ………………………………………. .
Yandaki taburun erleri ateş ederek
En yiğit takımın erlerinin çekilişim perdeledi.
Arkadan ana savunma hattına gelip
Yüzbaşı takımı geri çekmeseydi,
Tepeye tırmanmayı başarmış olan
Rus askeri yığınının ateşi altında
Hepsi birden kalabilirdi,
Takımdan belki pek çoğu kırılabilirdi,,
Eğer çekilmeden bir iki dakika gecikilseydi….
Bu geri çekilmede böylece
Hiç bir zayiat verilmedi !…
Yaralılar bekletilmeden <
Tedaviye geri gönderildi;
Taburun cerrahı bir sıhhiye onbaşısıyla
Tıbbiye okululunda öğrencilik yapmış gönüllü bir er
Yaralılara o an ilk yardim yapılarak
Büyük bir ilgiyle tedaviye alındı yaralılar…
Bir başka takımda da yalnız bir şehit var,
Ağır yaralı yok, ama birkaç er hafif yara almışlar.
Üsteğmenin takımı bir iki dakika soma geldi,
Bu takımın tuttuğu kesimin önündeki alan
Daha az dik, daha düz ve daha geniş olduğundan
Bu kesime daha büyük bir güçle yüklendi düşman;
Ruslar sanki tutunacak gibi oldu burada,
Takım da göğüs göğüse
Çarpışma durumunda kaldı burada…..
Düşman çoktu, oran bire beşti Ve çarpışma çok çetin geçti.

Her yandan sesler yükseliyordu;
“Vur Mehmet, vur Ahmet,vur Haşan …. vur, vur, vur
“Kudurmuş gibi saldıran hain düşmanı durdur!”
Saldıran düşmanın pek çoğu kırıldı,
Çarpışma alanı yığın yığın düşman ceseti doldu;
Üsteğmenin takımından yalmz iki er şehit oldu,
Üç ağır yaralı ve birkaç hafif yaralı vardı.
İlerleyen öteki bölükler de geri çekiliyorlardı,
Onlarda da yalmz birkaç şehitle birkaç yaralı vardı.
En sonunda Çerkezler yürüyerek geriye geldi,
Atlarına bakan kişiler bir başka yöne gitmişlerdi.
Çerkezler yaman döğüşen yiğit savaşçılardı.
Tuttukları dar yolu cansipeane savunmuşlardı,
Geri çekilirken destek ateşini hiç kesmemişlerdi !
Artık düşmamn saldın gücü kesilmişti,
Düşmana yıkıcı son darbeyi vurmak gerekti!
Ama bütün cephe boyunca savaş
Yine de bütün şiddetiyle sürüyordu !….
Kimi bataryalar ilerliyorlardı,
Doğu yönündeki bir tepenin üzerinde
Piyadeler savaşa girişmiş bulunuyorlardı…
Deprem varmış gibi yer yerinden sanki oynuyordu,
Silah sesleri ve gürültü gökleri yanyordu.
Biraz gerideki tepenin üzerinden
Savaşı yöneten, yönlendiren,
Emirleri birbirini ard arda izleyen
Miralayla iki binbaşı ve kurmaylan
Son darbeyi indiren ve düşmanı çökerten
Yedekteki bölükleri son saldın için

Savaşa sokacak komutanlara emirler verirken…
Savaş biraz soma sona erecek,
Düşman bütünüyle çökertilecek !…
Rus gülleleri yakınlara düşüyorsa da
Hiç bir isabet olmuyordu
Cephenin ne sağında, ne solunda;
Olası bir isabetten sakınmak için
Geniş koyağın bir buçuk kilometre kadar
Kuzeyinde bulunan Bükova köyüne
Çekilme emri verildi o anda !
Liva (tugay) komutanı vermişti bu emri
Eratın yüksek maneviyatım korumak için;
Çünkü bulunulan ilk noktaya yakın bir yerde
Bir Rus alayı, beş Türk taburu ile karşılaşmıştı,
Çatışma korkunçtu !.. Rus alayı erimeye başlamıştı !
Niğbolu yolundan Galiç alayının
Gelmesini beklemeleri boşa çıkmıştı….
Rus ölüleri savaş alanına iyice yayılmıştı,
Besbelli ki saldıran düşman askeri
İyiden iyiye dağılmıştı
Ve savaşma gücü artık kalm am ıştı!…
Plevne’nin tam doğusuna düşen bir tepeden
Müşir dikkatle izliyordu
Cephedeki gelişmeleri !…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir