BİRİNCİ PLEVNE SAVAŞINDA
RUSLAR BOZGUNA UĞRUYOR
Savaş aralıksız bir gün boyu sürmüştü
Zaman, zamamn içine sığmadan geçmişti.
Bükova köyüne varıldığında
Saat yedi buçuk olmuştu…
Çekilen bölük Griviça suyunun
Ufak bir kolu olan küçük bir derenin
Yanına gelindi;
Suyu temiz, içilecek gibiydi.
O günün güneş ve savaş sıcağında
Herkesin matarası boşalmış durumda;
Erlerin pek çoğu matarasını doldurmaya eğildi…
O anda derenin karşı yamnda
Bir Rus müfrezesi birden beliriverdi !
O an birdenbire çatışmaya girildi,
Karşılıklı şiddetli ateş açıldı
Ve beklenmedik bir çatışmaya girişildi…
Çatışma çok kısa sürdü,
Düşman ateşi birden kesiverdi,
Koşar adımlarla sürünerek çekildi,
Bıraktığı ölülerin sayısı yediydi,
Bizden birkaç yaralı vardı
Ve üç şehit verildi.
Bu dereden artık su içilmedi….
Bu sırada minaresi görülen yakındaki köyden
Şiddetli çarpışmaların silah sesleri
Ve işitiliyordu gürültülü insan sesleri,
Bunların arasında davul ve boru sesleri,
İnsan haykırışları alabidiğine geliyordu.
O anda yaver atıyla dört nala yanımıza geldi,
Yüksek sesle yüzbaşıya seslendi:
“Ruslar kaçıyorlar Ruslar kaçıyorlar !…
Bu sözler ağızdan ağıza birdenbire geçiverdi.
Kalesuvat yolunda köye gelindiğinde
Rusların yığınlarla koşarak kaçtıkları,
Arkalarına bakmadan görüldü uzaklaştıkları!
Koşarak kaçan Rus askerlerinin bir bölümü
Tozlu yolu izleyerek kuzeye doğru,
Bir bülümü doğu yandaki tarlalara doğru
Dağınık düzensiz biçimde koşarak kaçıyorladı,
Arkalarına bakmadan koşarak kaçıyorlardı !…
Dürbünle bakıldığında durumları çok perişandı
Çoğu şapkasız, çok azı şapkalı,
Hemen hepsi tüfeklerini atmışlar,
Mataralarını atmışlar,
Kollarım sıvamışlar…
Korkunun dehşeti içinde koşuyorlar,
Ölüm korkusuyla kaçıyorlar !!!
Aralarından ancak kimisi koşarak kaçarken
Hiç geriye bakmadan ateş etmeye çabâlıyanlar,
Maneviyatı bozulmuş ürkmüş bir insan kitlesi
Darmadağın olmuş görülüyordu
Sanki içgüdüsel bir dürtüyle dağılmış
Hep kuzeye ve doğuya alabildiğne koşarak
Kaçan pusulası bozulmuş askerler….
Bu kesimdeki Türk askerinin maneviyatı
Ne de olsa biraz kırılmıştı;
Bunun başlıca nedeni, yorgunluktu,
Asker uzun yürüyüşten soma
Dinlenmeye fırsat bulamamıştı.
Bu yetmiyormuş gibi çarpışmada
Bu kanatın komutanı Ahmet Hıfzı Paşa
Ve desteği miralay Hüsnü Bey yaralanmışlardı;
Bir de bir borazan yanlışlıkla /
“Çekil !” borusunu çalmıştı.
Müşir, bozulan piyadeyi hızla yeniden düzenledi
Ve emrindeki iki yedek taburunu kullanarak
Yaptığı karşı saldırıda daha o an başarıya ulaştı !
Güneyden ise bir kazak livası
Radişevo’ya kadar yaklaştı,
Kendince bir gösteriş yapmıştı,
Soma doğu yönüne sapmıştı
Ve gerileyerek kaçan Rus askerlerine
kaçış yolunu açmıştı…
Öğle üzeri bu dört yoldan saldırmış olan
Bu sarhoş kılıklı azılı Rus güçlerinin tümü
Birden sökülüp dağılıverdi
Ve hepsi hep birden dağınık olarak
Birdenbire çekilmeye hızla geçiverdi…
Rus ordusunun kaçan bu savaş kalıntıları
O geçeyi Presliyaniça yakınlarında
Uyuyamadan korku içinde geçirmişlerdi.
Çünkü bu saldırgan düşmanının
Saldıran güçlarinin üçte biri ateş altında,
Dörtte biri de kudurmuş gibi durmadan saldıran
Askerinden savaş alanında
Üç binden fazla ölü ve yaralı vermişti
Bu yanm günlük Plevne savaşında.
Düşmanın üç piyade alayı en çok kayıp vermişti,
Topçusu ile kazaklarının yitiği biraz daha azdı.
Türk ordusundan ise şehitlerle birlikte
Savaş dışı kalanların sayısı binden daha azdı.
Savaşın sonunda kaçan düşmandan ganimet
Bir alayın bütün ağırlığı ile
Silah ve erzakla dolu onyedi çadır kalmıştı.
Saat birde eski mevzilere varılmıştı;
Derenin içinde otuz kadar Rus ölüsü yatıyordu,
Bu derenin suyu artık içilmez durumdaydı.
Karşıkı kıyıya ileri karakollar gönderildi,
Ölülerin karşısında, dönmeleri iki saat beklendi;
Döndüler: düşmandan hiç bir iz görülmemişti.
Öğleden soma, artık saat üç olmuştu,
Yeni bir tabur geldi,
Karakol görevi onlara devredildi,
Plevne’ye gidilmesi emri verildi.
Beraberlerindeki araçların dağıtılması söylendi;
Bu araçlarla savaş alamndan ölüler toplanacaktı;
Biraz soma ölülerin gömülmesine başlandı,
Bu görev yeni gelen tabura verilmişti.
Ölülerin kimisinin yüzünde huzur ve sükun vardı,
Çoğu ölünün çehresinde kanşk bir durum seziliyordu,
Kimi ölüleri gülle paramparça etmişti…..
Görüntü korkunçtu, insana dehşet veriyordu !
Saldırgan azılı bu düşmanla
Yalmz birkaç saatlik çarpışmada
O koşullarda Müşirin yaptığı en doğrusuydu;
Eğer doğu Tuna ordusuyla bileşebilseydi,
Savaşın yönü elbette değiştirilebilirdi!
Müşir kendi gücüne göre savunmada
En iyi isabetli kararlan veriyordu,
En uygun yönde hareket ediyordu !
Bunu eleştirmeye hiç te gerek yoktu,
Çünkü müşir için savaştaki koşullar buydu !..
Yemekten soma dinlenenler, coşanlar oldu;
Askerler şarkılar söylediler,
Konuştular,
Eğlendiler,
Birbirleriyle şakalaştılar,
Söyleştiler….
Aralanndan mektup yazanlar da vardı….
Bu gürültüler içinde mışıl mışıl uyuyanlar da çoktu;
Davulu güm güm vuran bir bando
Sokaklarda dolaşıyordu;
Türk halkına zaferi müjdeliyordu !
Artık akşam olmuştu, ateşler yakılmıştı;
Gökteki bütün yıldızlar ve plnl pınl yanmay
Askerin bu eğlencesini izliyor,
Davulu ve bandoyu dinliyorlardı!
Askerin iç dünyası yerindeydi,
Vatan onun için her şeyin üstündeydi!…..
Gece çok sakin geçti,
Asker iyice uykusunu aldı, yeterince dinlendi.