Büyük zatlardan biri, misafir olduğu bir mahallede, tanımadığı bir imam efendinin arkasında cemaatle namaz kılar. Camiden çıkınca imam efendi o büyük zata hemen yersiz $u suâli sorar:— Efendim! Zât-ı âlileriniz nereden yer, içersiniz?Salihlerden olan o büyük zat; imam efendiye:— Dur hele, önce şu kıldırdığın namazı iâde edeyim de sonra sana cevab vereyim. Çünkü rızkın nereden geldiğinde şübhesi olanın hâlıkından (yaratanından) da şübhesi olur. Binâenaleyh böyle efendininkıldırdığı namazda da hayır olmaz, diyerek imamefendinin suâlinin yersiz olduğunu en güzel bir ikâzile karşüık verir.Hazret bu cevabıyla fazlaca dünya hırsına kapılmış olan imam efendiye irşâd dersi vermiştir.Rızık, Allah’ın yaratmasıyladır. Hak Teâlâ’nmtakdir buyurduğu nzık için telâşa lüzum yoktur. Herkesin nZkı ne şekilde yazılmışsa o gelip sahibini bulacaktır.
İZÂH VE AÇIKLAMA:
Bu hikâyede Din hizmeti gören zatlara çok ibretdersi vardır. Din hizmetlisi maddeden ziyâde mânâile alâkadâr olmak mecburiyetindedir. Hem vazifesibunu gerektirmektedir, hem de rızkın Allah’dan geldiğini daha iyi bilmek ve kavramak durumundadır.Dostlarının dînî hayatlarıyla, muhitinin ma’nevî gelişmesiyle ilgilenmesi ve bu yolda sohbetler açması,dostlarıyla hal – hatır sorduğunda ma’nevî gelişmelerin ne durumda bulunduğunu sorması gerekir. Aksihalde hikâyedeki adamın durumuna düşer. Kendi kalitesizliği ortaya çıkar.