wiki

BESMELE İLE BAŞLAMAK

Her iş ve her hususta, başlarken Allah’a sığınmak
müzminin güzel vazifelerindendir. Bu durum Tuyuzât-ı
İlâhiye’yi kesbe de vesiledir. Allah’ın tecelli ve füyuzâtına
mani olan herşeyden Allah’a sığınmak da ‘İstiaze’dir.
İş ve söze Besmele ile başlamak, ‘Mârffetullah’a da
vesiledir.
Şeytan, fitne ve fesadını icra ederek mü’minin kalbini
istilâya çalışır. Bu, onun tabiî ve aslî vazifesidir. Bu sebeple
istıâzeyi ihmal etmek en büyük gaflettir.
Şeytanın giremeyeceği kalp, ‘ârif-i billah’ olan marifet
ehli, Hak dostu mü’minin kalbidir. Onun korktuğu ve
ürktüğü kişi ‘Arif kişidir. Çünkü onda zuhur eden ‘Hâkikat-
ı Muhammedi’dir.
Kul, Rabb’ına bu şekilde sığınınca, yani (“Euzu”yü
okuyunca), Ceriab-ı Hak da, “Rahman ve Rahim olan
Allah’ın adı ile başlarım”, dememizi istiyor; ‘Besmele’
okumamızı….
İyi bil ki, Besmele olmayan iş başsız olur; hafife alıp, ne
olacak deme.
İnsanın, kendisinin büyük bir kâinat olduğunu ve kendisinde
mevcut olan varidat düşünüp uBen kimim, nereden
geldim, nereye gideceğim? Bu âleme gelmem benim
irademle olmamış…”, diyerek hakikatlere nüfuz etmesi,
onun başta gelen vazifelerindendir. Bu hal ise “Besmele*
ile mümkündür.
İslâm’ın, ‘Besmele’ ile işe başlanmasını emretmesinin
büyük hikmetleri vardır. Düşün ve anla! Süleyman Çelebi,
“Allah âdın zikredelim evvelâ/Vacip oldur cümle
işte her kula”, demek suretiyle Allah’ın admıh her an
zikredilmesinin gerekliliğini ifade eder.
Besmele’deki nükte; tabiatta ne varsa bütün bunların
Cenab-ı Vacibü’l-Vücud’u hatırlatmasını ima ve işaret etmektir.
Şöyle ki: Besmele’siz Kur’ân âyetleri okunmadığına
göre ve bu âyetler de bu muazzam kâinatı anlatan deliller
olduğuna göre ve de kâinat, Kur’ân’iri bir nüshası olduğuna
göre; o halde, her varlık bir âyet ve bir delil makamın –
dadır. Yani Allah’ı hatırlatan, okutan ve ispatlayan bir
delildir.
İyi bil ki, Besmele’yi ihlâsla ve samimiyetle okuyan bir
nefis; sonunda kâinatı, eşyayı, eşyadaki incelikleri ve onda
tecelli eden Hakk’ı tanıyacaktır.
“Her varlık Allah’ın âyetidir”; “Her âyet de Besmele ile
okunur”, dedik. Şimdi şu misâle bak ve düşün:
“Hem ölü arz (Kudretimize ve ölülen dirilttiğimize
delalet eden) bir alâmettir. Onlara biz, (yağmur sebebiyle)
hayat verdik. Ondan daneler çıkardık da ondan
yiyip duruyorlar” 1 .
Ve yine; “Gece de kudretimize delâlet eden bir
alâmettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkannz.
Bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlardır”

  • 3 –
    Bu âyetlerde, ölü arzın ve gecenin âyet (delil) olduğu
    beyan ediliyor. Her âyet Besmele ile okunduğuna göre her
    şeyi Besmele ile tefekkür, eşyanın hakikatini kavramak olur
    ki, gerçek bilgi de budur. <Marifetullah, budur. Hakk’ı
    tanımak (Onsuz hiçbir varlığın olamayacağını kavramak)
    budur. ‘Herşeyden Hak görülür’ sırrına ermek budur.
    Kısaca Besmele, Kur’ân’m bir nüshası olan kâinatın ve
    onda mevcut olan herşeyin anahtarıdır.
    Ey insan, şimdi iyi dinle; şeytanın mekrinden, hile ve
    desisesinden emin olmak, eşyanın hakikatini anlamak,
    Hakk’ı tanımak ve ehl-i mârifet olmak istiyorsan, “Euzu
    Besmele” senin de dilinin ve kalbinin anahtarı olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir