Edison; Mount – Clemens istasyonunda yediği kuvvetli tokatm acısı kulaklarında olduğu halde; vagondan fırlatılıp atılan âletleri, şişeleri, harfleri, makineleri, kitapları, kâğıtlarının darmadağınık perişanlığı içinde şaşkın duruyor, basit insanlara karşı duyduğu kızgınlığın etkisinden kendini kur taramıyordu. Bu olay üzerine Edison evine dönmek zorunda kaldı. Yediği tokat kulaklarında oldukça önemli bir sağırlık yapmıştı. Parlayıcı maddelerle uğraşmayacağına dair yemin ettirdikten sonra, anne ve babası; lâbortauvarını bir köşede kurmak iznini nihayet kendisine verdiler. O sıralar, bir arkadaşiyle beraber «Paul Pry» atlında bir gazete çıkarmağa başladı. Bir gün gazetede tenkid ettikleri bir adam, yolda rastladığı Edison’un üzerine yürüyerek onu güzelce Sövdü ve yakasından tuttuğu gibi nehre attı. Yüzmek bildiği için bu kazayı kolayca atlatan Edison korkusundan bir daha gazete çıkarmamağa yemin etti. Bu kararı üzerine tekrar gazete satmağa ve boş vakitlerinde evinde çalışmağa başlamıştı. Edison günlerden bir gün kendi evi ile arkadaşlarının evleri arasına telgraf telleri germişti. Fakat bu teşebbüsü de hayırlı bir sonuca varmadı. Bahçede dolaşan ineklerden biri tellere takılıp düştü. Canı yanan hayvan öylesine bağırdı ki bütün mahalle ayağa kalktı. Cesareti kırılan Edison bu yolda yeni bir deneme yapmağa cesaret edemedi. Bir sabah, dostu Mackenzie’nin iki buçuk yaşındaki oği mun, rayların ortasında oturduğunu görmüştü. Birden çıkan tren nerde ise küçüğü çiğneyip geçecekti. Edison derhal atılarak çocuğu kapmış, demiryolundan ancak yarım metre uzaklaşmıştı ki; katar olanca hızı ile yanlarından geçip gitmişti. İkisi de kurtulmuşlardı. Babası uzaktan Edison’un hayatını tehlikeye atarak çocuğunu kurtardığını görmüştü. Edison’u bağrına basmış ve ona şu teklifi yapmıştı:
— «Eğer haftada 4 gece burada kalabilirsen, seni gece telgraf nöbetçisi yaptırır ve telgrafın bütün inceliklerini de sana öğretirim». Çocuk, sevincinden çıldıracak hale gelmiş: «Doğru mu söylüyorsunuz?» diye sormuştu. Bunun üzerine iki dost birbirinin ellerini sıkarak anlaşmışlardı. Aradan bir müddet geçince Edison, Mackenzie’den de fazla bilgili ve tecrübeli olmuştu. Port Huron telgraf memuru askere gidince, onun yerine Edison telgraf memuru olarak işe alındı.
16 yaşında olduğu halde hem gazete satış mağazasına bakıyor, hem telgraf memurluğu yapıyor, aynca içinde saatçi dükkânı olan büyük bir müessesenin muhabere memurluğunu yapıyordu. Edison’daki araştırma, ilerleme merakı onu bir türlü rahat bırakmıyordu. Şimdi de saatçilikle fazla ilgileniyordu. Boş zamanlarında akrepler, yelkovanlar, camlar ve makineler arasında, takmak, sökmek, temizlemek gibi işlerle durmadan uğraşıyordu.