wiki

Yeniçerilere Karşı Halk İsyan Ediyor

Bir gün çeşitli semtlerde dükkânları olan esnaf, j bir beyaz bayrak altında toplanmaya başlamışlar. ** Bayrağı havada sallayan adam, “Bu çektiklerimiz * yeter artık. Allah’ını, Peygamberini seven bu san- f cak altında toplansın!” diye bağın- ^ yormuş. Bunu duyan ne kadar dükkân sahibi varsa I A bir araya gelmişler. Hepsi de aynı şeyi söylüyormuş, “Bu azgınlara gereken ceza verilsinEfendi’yi getirdim. Böylece şeyhülislamı yeniçerilerin şerrinden kurtardığımı düşünüyordum. Fakat yeniçeriler yine rahat durmadılar; bu kez de yeni şeyhülislamı öldürüp sadrazamlık mührünü ele geçirdiler. Artık isyancı yeniçerilerin yaptıklarından halk bıkmış, saray usanmıştı.kısmını ordu için harcadık, kalanını da yeniçerilere dağıttık. Sadrazam bir gün yeniçeri ağalarını huzuruna çağırttı ve “Bakın ağalar!” dedi. “İstediklerinizi f>a! dişahımızdan aldınız. Artık karışıklık çıkarmaksan vazgeçin yoksa fena olacak!” Yeniçeriler, “Baş üstüne!” deyip dağıldılar ama kısa bir süre sonra yine ayaklandılar. Bu kez Divan’da ikinci vezir olarak görev yapan Fazıl Mustafa Paşa’nın kellesini istiyorlardı. Yeniçerilerin ne yapacakları belli olmazdı. Sadrazam Siyavuş Paşa, Fazıl Mustafa Paşa’yı Boğaz Hisarı’na sürgün olarak gönderdi. Böylece bir süre de olsa yeniçerileri susturmuş olacaktı. Bunun üzerine Şeyhülislam Debbagz9.de Mehmed Efendi’ye giden yeniçeriler, “Bize Fazıl Mustafa Paşa’nın katli için fetva ver.” demişler ama Şeyhülislam, “Asıl sizin öldürülmeniz için fetva vermeliyim. Siz hem padişaha isyan ettiniz hem de nice günahsız insanı soyup soğana çevirdiniz. Defolun karşımdan!” diyerek onları kovmuş. Asiler bu olaydan sonra şeyhülislama düşman oldular. Bir gün ağalar huzuruma gelip “Bize şeyhülislamın başını vermezsen İstanbul’u yakarız.” dediler. Şeyhülislamın başını vermek yerine, onu görevden aldım ve onun yerine Seyyid Feyzu^ahKollarıma girip beni taht odasına götürdüler. Sonra da dualarla ağabeyim Sultan Mehmed’in tahtına oturtuldum. Bütün bunlar bir rüya gibiydi. Neler oluyordu bize? Ağabeyim neredeydi?… Kendime gelince ilk yaptığım iş, sadrazamlık için birini bulmak oldu. Siyavuş Paşa’yı tanırdım. Mührü ona uzatırken “Seni kendime vezir-i âzam yaptım.” dedim. “Allah’ın emri üzere hareket et. Yanlış yapmaktan sakın ki Onun rızasını kazanalım.” O güne kadar devlet nasıl yönetilir bilmezdim. Şimdi ise öğrenmenin zamanı gelmişti. Önce sadrazam, vezir ve paşalarımla toplantılar yaptım. Onlarla uzun uzun konuştuk, kararlar aldık. Padişah olduğum günden birkaç gün sonra ordu yine ayaklandı. Beni korkutmak istiyorlardı. Benden “cülus bahşişi” denilen büyük miktarda para istediler. Oysa devlet hâzinesinde bunu karşılayacak beş kuruş kalmamıştı. Bu durum kendilerine anlatıldı ama dinlemediler. Diğer taraftan Avusturya, bir bir sınır kalelerimize saldırmaya başlamıştı. Saldırıyor, işgal ediyor sonra diğer kaleye geçiyorlardı. Böylece Belgrad Kalesi’ne kadar ilerlediler. Ordumuzun hemen toparlanıp yola çıkması gerekiyordu ama bunun için para lazımdı.*

© 2007 Eserin her hakkı anlaşmalı olarak Timaş Basım Tîcaret ve Sanayi Anonim Şrrketi’ne aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir