Meşhûr hadîs âlimlerinden. Künyesi Ebû Ca’fer’ dir. 160 (m. 786) tarihinde Mısır’da doğup, 248 (m. 863) senesinde yine burada vefât etti. Babası Taberistanlıdır. Hadîs ilminde çok yükseldi. Abdullah bin Vehb, Uyeyne bin Hâlid, Abdullah bin Nâfi^ îsmâil bin Ebî Uveys gibi âlimleri (r.a.) dinlemiş, onlardan rivâyetlerde bulunmuştur. Ebû Bekir bin Zenceveyh, onun Âhmed bin Hanbel ile görüşmesini şöyle anlatır: Mısır’a gitmiştim. Ahmed bin Sâlih ile görüştüm. Bana, “Nerelisin?” diye sordu. Ben de “Bağdadlıyım” cfedim. Evin, Ahmed bin Hanbel’in evine yakın mı?” deyince, “Ben onun talebelerindenim” dedim. “Bana evinin adresini yazar mısın? Irak’a* gidip, onunla görüşmek istiyorum” dedi. Ona, Ahmed bin Hanbel hazretlerinin adresini yazdım. Ahmed bin Sâlih 212 (m. 827) senesinde Irak’a geldi. Beni arayıp, buldu. Onunla Ahmed bin Hanbel’e gittik. Bulunduğu yere varınca, izin isteyip, girdim. Ahmed bin Sâlih’in kendisiyle görşümek istediğini şöyledim. Kalkıp, Ahmed bin Sâlih’i karşıladı. Hoş geldin dedi. Ona yakın alâka gösterdi. Sonra, Ahmed bin Sâlih’e: “Senin, Zührî’ nin hadîslerini topladığını duydum. Gel, seninle Zührî’nin Resûlullah efendimizin (s.a.v.) Eshâbmdan (r. anhüm) rivâyet ettiği hadîs-i şerifleri müzâkere edelim (berâber okuyalım)” dedi. Berâber müzâkereye başladılar. Bitirinceye kadar devâm ettiler. Bunu anlatan Ebû Bekir Zenceveyh “Onların bu müzâkerelerinden daha iyisini görmedim” der. Sonra Ahmed bin Hanbel hazretleri, Ahmed bin Sâlih’e: “Gel seninle, Zührî’nin, Resûlullahın(s.a.v.; Eshâbının (r. anhüm) çocuklarından bildirdiklerini de müzâkere edelim” dedi Onları da berâber müzâkere ettiler. Ahmed bin Sâlih, Ahmed bin Hanbel ile berâber kaldıkları müddet içerisinde birbirlerinden istifâde ettiler. Birbirlerinden hadîs-i şerîf yazdılar. Ahmed bin Hanbel hazretleri, yanında Ahmed bin Sâlih’den bahsedilince onu methederek anarlardı. Ahmed bin Sâlih, (r.a.) Bağdad’da olduğu müddetçe, hadîs hâfızlarmın meclislerinde de bulundu. Bağdad’dan sonra Mısır’a gitti. Orada ders verdi. Ondan çok büyük âlimler ders aldı. Muhammed bin Yahyâ ez-Zührî, Muhammed bin Ismâil el- Buhârî, Ebû Zür’a ed-Dımeşkî, Ebû Ismâil et-Tirmizî, Ebû Dâvud es-Sahtiyânî bunlar arasındadır. Şam ve Antakya’ya giden, Ahmed bin Sâlih (r.a.) oralarda da dersler verdi. O, çok büyük âlim olmasına rağmen, kitap yazmamıştır. Hadîs-i şerifler üzerinde derin bir âlimdi. Hadîslerin illetlerini ve değişik durumlarım gâyet iyi bilirdi. Büyük âlim Ya’kub bin Süfyân dedi ki, benim hüccet (delil) kabûl ettiğim; iki büyük âlim var. Ona, senin hüccetin kimdir diye sordular. O, ^Benîm hüccetim, Ahmed bin Hanbel ile, Ahmed bin Sâlih el-Mısrî’dir” diye cevap verdi. Ahmed bin Sâlih (r.a.) “îbn-i Vehb’in yanında yüz bin hadîs-i şerif vardı. Ondan elli bin hadîs-i şerîf yazdım” derdi. Mısır’ da yaşadığı asırda, hadîs ilminde, ondan üstün birisi yoktu. Çeşitli ilimleri kendisinde toplamış bir âlimdir. Fıkıh, hadîs ve nahv ilimlerinde de mütehassıs idi. Ahmed bin Sâlih (r.a.) Resûlullah efendimizin (s.a.v.) sünnet-i seniyyesine çok bağlı idi.
AHMED BlN SÂLİH EL-MISRl,
24
Nis