wiki

EBÛ SÜLEYMÂN! CÜRCÂNİ

Hanefi mezhebi fıkıh âlimi. İmâm-ı Muhammed Şeybânî ve Ebû Yûsuf hazretlerinin talebelerindendır. Aslen Belh yakınlarında Cürcân’dan olan Ebû Süleymân Cürcânî’ nin ismi, Mûsâ bin Süleymân’dır. Ebû Süleym ân künyesidir C ü rcân ’dan Bağdad’a gelerek ilim tahsil etti Pek kıymetli kitaplar yazdı. 201 (m. 816; yılında Bağdad’da vefât etti. Ebû Süleymân Cürcânî, Abdullah bin Mübârek’ten, Amr bin Cemî’, Ebû Yûsuf, Muhammed bm Haşan Şeybânî ve daha birçok âlimden ılım öğrenip, hadîs-ı şerîf rivâyet etti. Hanefî mezhebinin fıkıh bilgilerini, müctehidlerin değişik ıctihadlarmı ezberledi. Onları kitaplarında yazarak ve talebelerine anlatarak, daha sonraki nesillere aktardı. O’nun ilimdeki derecesini, Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye’dekı şu cümleler çok güzel ifâde etmektedir “îmâm-ı azam Ebû Hanîfe (r a ;, fıkıh bilgilerim toplayarak kısımlara, kollara ayırdığı ve usûller, metodlar koyduğu gibi, Resûlullahın (s.a.v ; ve Eshâb-ı kirâmın (r anhüm ecma’în; bildirdiği i’tikâd, îmân bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi. Talebesinden tlm-i kelâm, ya’nî îmân bilgileri mütehassısları yetişti Bunlardan îmâm-ı Muhammed Şeybânî’nin yetiştirdiklerinden Ebû Süleymân Cürcânî ve bunun talebelerinden Ebû Bekr-ı Cürcânî meşhûr oldu Bunun talebesinden de, Ebû Nasr-ı Iyâd, kelâm ilminde, Ebû Mensûr-i Mâturîdî’yı yetiştirdi Ebû Men1 6 0 İslâm âlimleri Ansiklopedisi BBO s ü l e y m An -i d Ar â n I sûr, Imâm-ı a’zamdan gelen kelâm bilgilerini, kitablara yazdı. Yoldan sapmış olanlarla çarpışarak, Ehl-i sünnet i’ tikâdmı kuvvetlendirdi, her tarafa yaydı.” Fıkıhta keskin görüşlü talebeler yetiştiren Ebû Süleymân Cürcânî’den (r.a.) Abdullah bin Haşan Hâşimî, Ahmed bin Muhammed bin îsâ el-Bertî, Beşir bin Mûsâ el-Esedî, Ebû Bekr Ahmed bin Ishâk Cürcânî ve daha birçok âlim ilim öğrenip rivâyette bulundu. tbrâhim bin Sa’îd anlatır: Halife Me’ mun, Mûsâ bin Süleymân ve Ma’lâ erRâzî’yi sarayına da’vet etti. Daha yaşlı olması, vera’ ve takvâdaki üstünlüğünden dolayı ilk önce Ebû Süleymân Cürcânî’ye kadılık teklif etti. O da “Ey mü’minlerin emîri! insanlara kadı ta’yin ederken Allahü teâlâmn emirlerine dikkat et! Her önüne geleni kadı yapma! Emâneti bizim gibi ehil olmayanlara teslim etme! Yemîn ederim ki, ben hiddetliyimdir, sinirlerime hâkim olamamaktan korkuyorum. Allah için, O’nun kullarına muhakeme edecek gücü kendimde bulamıyorum” diyerek kadılığı kabûl etmedi. Halife de “Doğru söyledin” deyip teklifini geri aldı ve ona hayırla duâ etti. Aynı teklifi Ma’lâ er-Râzî’ye yaptı. ErRâzî de: “Ben bu işe ehil değilim. Borçlu ve alacaklı bir adamım. Bana borcu olanlardan isteyici olacağım, diğerleri de beriden alacaklarını isteyecekler” dedi. Halife “Senin borç ve alacak işini hallederiz. Borçlarını öder, alacaklarını kabûl ederiz” dedi. Yine itiraz edip “Ben vesveseli bir adamım, insanların malını telef edeceğimden korkarım” dedi. Halife “Sana emin kimselerden istişâre edecek insanlar buluruz, onlara danışırsın” deyince de, “Ama ben danışacağım insanlar* kırk yıldır tanımak isterim. Değilse onlara güvenemem. Böyle insanları da nerede bulacağım?” dedi. Halîfe de onu affetti. Böylelikle her ikisi He, insanlara hükmetmekle hatâ yapacaklarından korktukları kadılık mesleğinden kurtuldular. Ebû Süleymân Cürcânî hazretleri, hocalarından öğrendiği ilmi bir taraftan talebelerine öğretirken, bir taraftan da pek kıymetli kitaplar yazdı. Böylece sonraki devirlerde gelecek olan müslümanların faydalanmalarına imkân hazırladı. Bu eserlerinden en meşhûrları arasında “Siyer-i sagîr”, “Salât”, “Rehn” “Nevâdirtil-fetâvâ” adlı kitapları sayılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir