DÜÂNIN FAZÎLETİ
97—Birgün İbrâhim aleyhisselâm buyurdu ki: (Elhamdü
lillâhi kable külli ehad, vel hamdü lillahi ba’de külli ehad, el
hamdü lillâhi alâ külli hâl).
Öak teâlâ hazretleri buyurdu: (Yâ Cebrâil! Benim dosr
— 459 —
t ı İ İ ‘ M » seMti söyW 0 iç kelâmı ftç lef» “s^ledi, ben
azâasSŞşâs da larit d e fa k ab il bunm uş aâffie fascsevf bsu kendisiif vmÜm. Ha* kim ba düâyı okursa, aynı sevabını keödislüe
ih s â a e d e rim .) Hazret-i Enesin düâsı; (B ism illâ M ife ıllâ
y ed ird i m a’asmjhi şey’ita ffl anS ve lâ fissem l’ veMvBSS®B*i’al
alfia). Bu düâ sabâh ve akşam üç kerre Besmele ile oksuaıar.
Mpsmla birçok belâlardan kendisini muhâfaza e tm işö lu r.
\?Vtf—Aksırdığın zeman, (IS hamdülillalı) de! ResMiil||h
«sallallahü aleyhi ve sellem» buyurdu ki, (Bir insan aksırdığı
#
zeman «El hamdülillâh» derse Hak teâlâ, o kimseyi yetmişİSrlü
bdiöan muhafaza eyler. Bir kimse, dört keSıneyi yüz kerre
ve yüz kerre de akşam okursa, o kimseden sevgili Mr zât
huzârunda olamaz.) Bunu Sultân-ı Enbiyâ «sallallahü
aleyhi ve sellem» böyle buyurmuşlardı. O dört kelime şudur:
(SİfaMnellâhi velhamdü lillâhi ve lâilahe illallahü vallahü
ekbeir).
Yine çok büyük fazilet ve derecelere vesile olan ve cenâb-ı
Hak huzurunda çok kıymetli bir tesbîh (Sâbbâttdlabi ve bi
haöıdihi sübhânellahil azîm) dir. Bunu günde yüz kerre
okumalıdır.
&1ÂN DÜÂSI
Muhammed Tırmüzîden “rahime-hullahü teâlâ” [209-279]
rivâyet olunur ki, her kim sabâh nemâzmın, sünneti ile farzı arasında şu düâyı sessizce okursa, îmânla ruhunu teslîm eder: (Yâ
hayya yâ kayyûm yâ zel celâi-i vel ikrâm. Allahümme innî es’
elifte en tuhyiye kalbi bi nûri ma’rifetike ebeden yâ Allah, yâ
Allah, yâ Allah celle celâlüh).
99—Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu
ki: Ey ümmet-ü eshâbım, sîzler sabâhîan kalkarken şu, düâyı
okuyun: Sübhânellahi ve bihamdihi sübhânellahil azîm). Bu
düâ, okuyanın o günkü günâhlarına keffâret olur.
Yine buyurdu ki, (Her kim bu düâyı günde on kerre
okursa, Hak teâlâ o kimseye kırkbin sevâb ihsân eder: Eşhedü en
lâiiâhe Ulallahü vahdehü lâ şerikelehû ilahen vahiden sameden
lem yettehiz sâhibeten velâ veleden velem yektin lehu küfüven
ehad).
100—Sultân-ı Enbiyâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Bulunduğunuz toplantıdan kaikâtgmız zeman bu diiâyj
okuyun: “Siibhâııeke aiîatoüıameve bi hamdike, eşhedâ en iâilâhe
— 460 —
illâ ente vahdeke lâ şerike leke ve estağfiriike ve etübü ileyke” . O
meclisdeki günâhlar afv olunur).
101—Kalbini öldürmemek için şu düâyı oku! Çünki, bu
düâ, Resûlullahm «sallallahü aleyhi ve sellem» tavsiye eylediği
bir düâdır. (Yâ hayyü yâ kayyûm yâ bediassemâvâti vel ardı yâ
zel celâli vel ikrâm, yâ lâilâhe illâ ente-es’elüke en tuhyiye kalbî
binûri ma’refetike yâ Allahü yâ Allahü yâ Allah celle celâlüh).
Sultân-ı Enbiyânın «sallallahü aleyhi ve sellem» ölüm
zemanmda dahî okuduğu düâ:
«Sübhânellahi ve bi hamdihi estağfîrullahe ve etübü ileyh».
Sokağa ve pazara çıkınca okunacak düâ: (Lâ ilâhe Ulallâhü vahdehü lâ şerike leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî ve
yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtii biyedihil hayr ve hüve alâ külli
şey’in kadîr).
Yimek âdâbı:
(Fetâvâyı Hindiyye) de, beşinci cildde diyor ki, yimeğe
başlarken ve bitdikden sonra elleri yıkamak sünnetdir. Başlarken (Bismillâhirrahmânirrahîm) demek ve sonunda (Elhamdülillah) demek sünnetdir. Sağ el ile yimek, sağ el ile içmek
sünnetdir. Cünüb olan erkek ve kadının ellerini ve ağzını yıkamadan evvel yimesi ve içmesi mekrûhdur. Hayzlı kadın için
mekrûh değildir. Kaynar şey yimemeli, yemeği koklamamah
ve içine üflememelidir. Yolda yürürken yimek ve içmek mekrûhdur. Başı açık yimek câizdir. Açlıkdan ölecek kimsenin leş
yimesi câizdir. Leş bulamazsa ve birisi, (Elimi kes yi!) veyâ
(Benden bir parça kes yi!) dese kesmesi, yimesi câiz olmaz.
Kendi uzvundan et kesip yimesi de câiz olmaz. Bir kimseye
birşeyi kaça aldın deseler, beş liraya dese, hâlbuki on liraya
almış olsa, yalan söylemiş olmaz. Kokmuş et yimek harâmdır.
Kokmuş yağ, süt yimek harâm değildir. Yemek ekşise, koksa
necs olur. Ağaç altma düşmüş meyvaları, yerden alıp yimek
sâhibinin halâl etdiği bilinirse halâl olur. Nehr üzerinde sürüklenen meyvaları alıp yimek halâl olur. Fakîr, zenginin verdiği
sadakadan, zengine hediyye etse, alması câiz olur.
Habîb-i kibriyâ «sallallahü aleyhi ve sellem» buyurdular
ki: (Yemekden sonra bu düâyı okuyan kimsenin günâhları afv
olunur: «El hamdüilillâhillezî et’amenâ hâzetta’âme ve rezekanâ
min gayr-i havlin minnâ ve lâ kuvvete»)
İstiğfarların büyüğü:
Habîb-i kibriyâ «sallallahü aleyhi ve sellem» buyurdu ki,
— 461 —
döâyı öSaıysgtlkisBge, dâ|yı sabâMeyia
GİîI?3€!j JptjH&Rİ t S Ş İ CHîMr*®-:
, yb» sabâlia kadar ÖMrse, ay» şeM«te aym
■ 4 W,1)W |rtiırı> rı – « l O t j I A « ^ m & * * * * & { . « f A .
JL^,yBF^S8^eflwl «i Jü^TOi^3t^»»Wtty JTeSinivS ■•SKSMfi’p. 4PJspBi wW%^5- »8îS®lSfc
e*se aMöfce veeıte ali ahdike ve va’tKfcer ıaesteta’tfieûzüI M WwwW M yağfirözza«»eiHâ eate.Lâ
Slâ eöfe s^fa«5«Afep inııl kfinîii minezzâlimm).
Peygamberinıiz aleyhisitlâm buyurdu ki, (VİT0İI
F klW, gönde yinnfteş deTa bo döâyı okursa, Hâk
ztimresfndenyazar). DM şudur: «Estaffiye velil mii’minîne vel mfi’minitl vel im –
nÜl el ahyâfî minhüm vel emvât birahmetike yâ
erhamerrâMnjffeı».
Elbise giymek düâsı:
Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sellem» her yeni elbise
giydiM zâman bu düâyı okurdu: (EHıamdii iillâhillezî kesânî i l a ,, t.!*.’. ___ m t « ş e & iffl a v r e ti).
[Styük İslâm âlimi, 14. cü hicrî asnn müceddidi, Seyyid
AMûIbafâm Efendi “rahmetullahi aleyh” İstanbul’un çeşıdli câmi’-
lerindeki va’ziarmdave Medre^t-ül-mütehassısindeki ve Vefâ
lisesindeki derslerinde ve husûsî sohbetlerinde (Temiz ve yeni
elbise giyiniz! Mevta’ ve hürmet sâhibi olan kimseler gibi giyininiz! Haîâl olan elbiseleri ve yemekleri ve şerbetleri lüzûmu
kadar kullanmız! Gitdiğiniz yerlerde ahlâkınızla, sözlerinizle
islâmın vekarmı, kıymetini gösterdiğiniz gibi, giyinmenizle de
saygı ve ilgi toplayınız! Çeşidli, lezzetli yemeklerle ve tatlı,
soğuk şerbetlerle bedeninizi, nefslerinizi râhat ve hoş tutunuz!) buyururdu. Seyyid Abdühakîm efendinin bu tavsiyeleri,
Muhammed bin Süleymân-ı Bağdâdînin “rahime-hümallahü teâlâ” (Hadîkat-ün-nediyye) kitâbmda da uzun yazılıdır. Bu kitâb,
arabî olup, 1397 (m. 1977) senesinde, İstanbul’da ofset yolu ile
basdırılmışdır].