LUÍS BUNUEL

LUÍS BUNUEL

LUÍS BUNUEL

LUÍS BUNUEL

Bunuel’in sanat verimi, André Breton’un, insan hayatının dokusunu oluşturan çelişkilerin ortadan kalktığı bir noktaya yerleşme isteğine cevap vermesi bakımından, tamamen gerçeküstücüdür. Böylece Bunuel, fantazmalannı gerçekliğin irdelenmesini sağlayan

en iyi araç haline getirmiştir.
Altın Çağ (l’Age D’or, 1930), Loııis Bunuel’in ilk uzun metrajlı filmidir ve başlangıcında yer alan ve akreplere ilişkin olan kısa bir belgeselle Isa’nın haçını aşağılayan son görüntüleri arasında tam anlamıyla gerçeküstücü bir sinema sanatı manifestosudur.
«Burjuvazinin Gizli Çekiciliği»

(Le Charme Discret de la Bourgeoisie, 1972), sürekli olarak yinelenen bir gag çevresinde, bir fars olarak tasarlanıp gerçekleştirilmiştir. Filmde, aslında uyuşturucu kaçakçısı olan kodaman kişilerin ziyafetindeki tatsız olaylar canlandınlır. Rüyadan gerçekliğe ve gerçeklikten dış görünüşlere yönelen bu eser, yırtıcı bir toplumsal hicivdir.
Bunuel, Ispanya’nın taşra yöresi Aragon’da bulunan Calan-da’da şubat 1900’de, yeni bir yüzyılla birlikte doğdu. Meksiko’da 1983’te öldüğü zaman, İspanyol basını tarafından ülkenin en büyük sinema adamı ve en büyük sanatçılarından biri olarak alkışlandı. Oysa sanat verimini oluşturan 30 filmden ancak üçünü, doğduğu ülkede çevirmişti.

İSPANYOLLUĞUN KIYILARINDA

Bunuel, burjuva ve koyu Katolik bir aile içinde doğdu. 8 ile 15 yaş arasında Cizvitler tarafından yetiştirildi ve bu yaşantısı onun din adamları sınıfına düşman olmasına yol açtı. Madrid Üniversi-tesi’nde, hareketli bir nesille yanyana oldu ve şair Federico Garci-a Lorca ve ressam Salvador Dali’yle dostluk kurdu. Öncü sanat ha-rekederine ve özellikle gerçeküstücülüğe hayranlık duyarak şiirler yazdı ve arkadaşlarıyla birlikte birçok kışkırtıcı deneye girişti.

1925’te Paris’e gitti; sessiz sinemayı ve özellikle G.W. Pabst’m, Fritz Lang’m ve Fr. W. Murnau’un en büyük temsilcileri olduğu Alman sinemasını ve dışavurumculuğunu tanıdı. Ama, Erich von Stroheim’dan ve özellikle çok sevdiği Amerikan bürlesk akımından da etkilendi. Bir süre Jean Epstein’m asistanlığını yaptı, ama sonra onunla bozuştu. Bunun nedeni, Abel Gance’ın milliyetçi lirizmini ve çevirmiş olduğu «Abel Gance’ın Gözüyle Napotyon» (Napoléon vu par Abel Gance) beğenmemesiydi. 1928’de, annesinin gönderdiği pek az bir parayla, Salvadore Dali’yle birlikte 20 dk’lık bir kısa metrajlı film olan «Bir Endülüs Köpeği»ni (Un chien andalou, 1928) çevirdi ve ansızın büyük ün kazandı. Vicomte de Noa-illes, Bunuel’in ilk uzun metrajlı filmini çevirmesi için olanak sağladı. Böylece, Fransız aşırı sağının başını çektiği sert kavgalara y-ol açan ve devrimci bir nitelik taşıyan Altın Çağ (L’Age d’or, 1930) gerçekleştirildi.

iki yıl sonra Bunuel «Las Hurdes / Ekmeksiz Toprak» (Las Hur-des / Tierra sin pan, 1932) çevirdi. Bu belgesel film, bedensel bozuklukların toplumsal eşitsizlikleri açığa vurduğu bir köylü yöresinin geri kalmışlığını iç burkucu bir tanıklıkla dile getiriyordu ve genç İspanyol Cumhuriyeti’nin resmî makamlarının hiç de hoşuna gitmemişti.
İç Savaş’m arifesinde Bunuel, Filmofono şirketi için başyapı cı ve denetimci olarak çalışıyordu. Daha sonra, propaganda es leri gerçekleştirmek için cumhuriyetçi hükümetle çalışmaya b ladı ve uluslararası kamuoyunun dikkatim çekmek için «İsp, ya» (España Leal En Armas, 1937) gibi filmler çekti. İç Sava: sonunda ABD’deydi ve dublaj çalışmaları yapıyordu.

New York Modern Sanat Müzesi’nde birkaç yıl çalıştık sonra 1947’den başlayarak yapımcı Oscar Dancigers için düz

li olarak film çevireceği Meksika’da çalışmayı kabul e 1947’den 1959’a kadar «Büyük Çılgın» (El Gran Calavera, 19′ «ElPao’da Tırmanan Gerginlik»e uzanan Meksika sipariş film yaptı. Bu arada, fırsat buldukça daha kişisel projelerini de g çekleştirmekten geri kalmıyordu; «Yitikler» (Los Olvidac 1950); «Archibaldo de la Cruz’un Suçlu Yaşamı» (La vida erim: de Archibaldo de la Cruz, 1955). Bunuel, 60 yaşında «Naza. (1958, Meksika), «Genç Biri» (The Young one, 1960, ABD), « ridiana» (1961, Ispanya), «Mahveden Melek» (El angel exter nodor, 1962, Meksika) gibi filmlerle, yaratıcı olgunluk döne ne ulaştı.

1963’ten 1977’ye kadar Fransa’da olağanüstü bir anlatım , ganlığına tanıklık eden altı uzun metrajlı film çekti. Bunlar, Oda Hizmetçisinin Günlüğü»yle (Le journal d’une femme Chambre, 1963) başlar ve «Arzunun O Belirsiz Nesnesi»y\e ( obscur objet du désir, 1977) sona erer.

Bu arada Ispanya’da Seni Sevmeyeceğim’i (Tristana, 1970) çe iniş ve bu filmde Catherine Deneuve’e, yaşlı vasisi tarafın baştan çıkarılan ve önce zavallı ve boynu eğikken daha sc sertleşen ve başkaldıran o muhteşem genç kız rolünü vermi:

ÜSLUP ÇEŞİTLİLİĞİ TEMA DEĞİŞMEZLİĞİ

Bunuel’in 1928’den 1977’ye kadar, yani neredeyse elli yı ren sanatsal veriminde, hem büyük bir üslup çeşitliliği, her çok güçlü bir tema değişmezliği vardır.

Üslup değişikliği alabildiğine değişik dönemlere ve ulusal yapımcılığı tiplerine bağlı olmasından kaynaklanır. Bunuel, rinde uzun uzadıya düşünülmüş özgün formlar ortaya koya: yaratıcı değildir ve güzel imgeye tapınmayı her zaman rec miştir. Zaten, görsel mükemmelliğe aşırı derecede önem veı den, gittikçe daha hızlı bir biçimde film çeviren tutumlu bij netmen olarak kısa zamanda ün yapmıştı. Onun filmlerinir günlüğü, belli bir klasik anlayıştan nadiren ayrılan bir sinem Ünden çok; esinlerinden, hikâyesel kuruluşlarından ve temal dan kaynaklanır.
46

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*