BURJUVAZİ
Günümüzde hâlâ bir burjuvazi vardır, ama burjuvalar, özellikle de küçük burjuvalar, ortadan kaybolmuş gibidir: günümüzde yalnızca zenginlerle, büyük patronlarla, teknokratlarla ve dinamik genç kadrolarla karşılaşılıyor. «Burjuva» sözcüğünün aşağılayıcı bir anlam edindiği doğrudur (Flaubert, «bayağı bir biçimde düşünen kişiyi, kim olursa olsun, burjuva diye niteliyorum» diyordu) ve bu, burjuvazinin Avrupa toplumlanndaki yerini edinmek için karşılaştığı güçlükleri yeterince belirtmektedir.
«Rantiye»,
Grandville’ln (1803-1807) küçük burjuva karikatürü.
İÇİNDEKİLER
; VRJUVAZINİN DOĞUŞU MODERN ÇAĞLARDA BURJUVAZİ >IX YÜZYILDA AVRUPA BURJUVAZİSİ XX YÜZYILDA AVRUPA BURJUVAZİSİ
Burjuvazinin tarihi, kendi içinde zamanla değişikliklere uğramış ve hakimiyet altındayken gittikçe hakimiyet kazanmış bir sınıfın tarihidir.
BURJUVAZİNİN DOĞUŞU
Toplumsal bir grup ve sosyo-ekonomik bir katman olarak burjuvazinin temelinde iki kaynak vardır: şehir ve hukuk. Burjuva, her şeyden önce «burg»da (kasaba) oturan kişidir. Burg’dan (Almanca «müstahkem yer») türemiş olan burgensis terimi ilk defa 1007 tarihli bir imtiyaz belgesinde yer almış ve daha sonra yavaş yavaş günlük dile yerleşerek asil veya köylü olmayan, zanaatle ve ticaretle geçinen şehirliyi ifade etmek için kullanılmaya başlamıştır. Şehir, Batı’da XI. yy’dan itibaren yeniden canlanan şehirleşmenin genişlemesine yol açan ve tüccarların güçlenmesine imkân veren ticaretle özdeşleşmiştir. Gittikçe zenginleşen, güçlenen ve kalabalıklaşan zanaatkârlar, perakendeci ve toptancı tüccarlar, senyörlerin şehirler üzerindeki nüfuzuna itiraz ettiler. Romalıların belediye yönetimi geleneklerini devralmış bulunan Italyan ve güney Fransa şehirleri, daha XII. yy’dan itibaren, şehir burjuvazisinin en zengin kesimlerinin yönetiminde, tam bir özgürlük kazandılar. «Şehrin özgürlüğü» hareketleri, başka yerlerde de şehirlerde yaşayanların kendilerine vergi ve ticaret imtiyazları tanıyan, özgürlüklerini garantileyen belgeler elde ettiler. Flandre’da-ki «belde» yerleşimleri feodal vesayetten kurtularak kendi özgür belediyelerini kurdular. Bu vergiden muaf şehirlerin gözetleme kuleleri ve belediye sarayları, gururla gösterdikleri bağımsızlık simgeleriydi.
MODERN ÇAĞLARDA BURJUVAZİ
Böylelikle Modern Zamanlar Avrupası’nda burjuvazi, ikili bir görüntü verdi: mal veya büro, ticaret veya kamu görevi iki ayrı kimliktir, kaderini siyasî güç ilişkilerine bağlamış bir toplumsal kendini ifade edişin iki tarzıdır.
Kaynağını inkâr etme zorunluluğu
Bir gözlemci, 1702’de şöyle yazıyor: «Monarşik devletlerde tüccarlar, yönetimi bizzat üstlenip yürüttükleri cumhuriyet devletlerinde olduğu kadar yüksek bir itibara ulaşamazlar». Ama toprak bütünlüğüne sahip merkezî devletlerin yükselmesi karşısında tam bağımsızlığını korumayı başarabilen ve bir tüccar oligarşisi tarafından yönetilen bu «cumhuriyetler», şehirler veya konfederasyonlar, pek enderdi. İtalyan şehirleri, monarşik sistemlerle uyumlu davranmak zorunda kalmışlar; sadece 1566’da baş kaldıran birleşik-eyaletler (Hollanda’nın Kuzey bölgeleri), İspanyolların iktidarı merkezîleştirmesine karşı direnebilecek gücü bulmuşlardı. Bunun dışında Venedik ve Cenova cumhuriyetlerinin yönetici seçkinleri iyiden iyiye aristokratlaşmış ve yeni yükselen burjuvalara kapılarını kapatmışlardı.
Böylece mutlakiyetçi monarşilerin yerel özellikleri ortadan kaldırdığı Avrupa’da siyasî imtiyazlardan mahrum kalan burjuvazi, ticaretin hor görülüp aşağılandığı bir toplumsal ortam içersinde kendi yolunu kendi bulmak zorunda kaldı: eski rejim, asaletin, imtiyazların ve toprak mülkiyetinin dünyasıydı. O zamandan itibaren de burjuvaların toplumda kabul görebilmelerinin zorunlu yolu, asalet imkânı sunan makam ve mevkileriyle kamu hizmeti oldu. Böylelikle Fransa’da XIV. Louis döneminde parayla satılan devlet görevlerinde ve makamlarında, tüccarlarla oğullarının boy göstermeye başladıkları görüldü. Bir kumaş tüccarının oğlu olan Colbert’in büyük devlet memuru olması, asaletleri henüz yeni onaylanan bu «asil burjuvalar» takımının en yukarılara yükselme yolunda aldığı mesafeyi gösterir.
1900’terin zarif burjuva kadım, Paris’te bir akşam toplantısında, Jean Beraud.
Ayrıcalık kazanmak amacıyla yatırım yapmanın iki yolu olaz yüksek memurlukların veya senyörlüklerin burjuvalar tarafında* ; satın alınması, aslında onların aristokrasinin hâkim değerlerir.: boyun eğişlerini ve F. Braudel’in deyimiyle «ihanetlerini» göster. -yordu. Artık toplumsal başarı için ticaret tek başına yeterli olmuyor, cübbe ve toprak da gerekiyordu. Fransa’da eski rejim, yükst-len burjuvazinin atılganlığını, onları, kabul edilmiş tek seçkini;: sınıfı olan asillerin arasına alarak ve bu yeni yetme hukukçular takımının sadakaderiyle minnettarlıklarına güvenerek yönlendirmiş oldu.
Liberal burjuvazinin doğuşu
Ne var ki süreç içersinde mutlakçı yönetim, iktidarın uygulamasına katılmak ve devleti kontrol etmek isteyen toplumsal se:-kinlerin direnişiyle karşılaştı. Ingiltere’de, daha çok erken bir dz-nemde, XVII. yy’da krallığın «tiranlığına» (zorbalığına) karşı verilen ortak mücadelede ticaret burjuvazisi kendisini gentry’nr. yani küçük ve orta soyluların dinamik kesiminin yanında buld-İngiltere’deki 1640 ve 1688 devrimlerinde dinî sorunlar başta c~ mak üzere pek çok unsur rol oynadı, ama burjuvazinin rolü açj ve belirgindi: Fransa’daki gibi devletle bütünleşme ve kamu g:-revlerinde bulunarak siyasî tarafsızlaşma sürecini yaşamayan Ingiliz burjuvazisinin liberal siyasî beklentileri, toplumsal açıdar. I yakın olduğu aristokrasiyle rahat bir uyum içersindeydi.
XIV. Louis’nin yöntemleri Fransa’daki muhalefeti susturma; -.! uzun süre başarmıştı, ama bu soyluların içinde eritme modeli giderek tıkandı; asiller kapılarını yeni gelenlere kapatınca, karr— j
48