BUĞDAY

Hasatçıların Yemeği Jean-François Millet’nin kâğıt üzerine pastel ve yağlıboya bir çalışması (1853; Louvre Müzesi, Paris).
BUĞDAY TİCARETİ

—aicneleşme, ekili alanları artırırken, işgücünün ■. îîSladı. Buna paralel olarak daha sert iklimlere ; – E.sn için buğdayların genetik özelliklerini değiştiren :: rtınldı. Rusya’da güz buğdaylarım yazlık buğdayla-tekniği Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesinde ürün

■ _ —;ıâr. verdi. ABD ve Kanada’da çok fazla su, gübre .iz: isteyen çeşitler ayıklandı; böylece uzun süre ve-. : . _<g hanın üzerine çıkmayan Kuzey Amerika tar-

– -.ra’daki verim düzeylerine (5 000 kg/ha) ulaşıldı. Bu

– l evresi buğdayın üretim yapısını ve hacmini olduğu ı: – mnasını da köklü bir biçimde dönüşüme uğrattı.

-~c: Dünya Savaşı’ndan sonra bu süreci çok yavaş :. “…r.kten sonra, 1960’tan itibaren tarımını modern–bu girişim kırsal kesimde büyük değişime yol . -¿inde hızlı bir makineleşme sonucu tarımda âdeta . . ^ banılmaz hale geldi. Ama buğday üretimi gene ta-

– ~ vı temel direği olmakla birlikte gene hep küçük çift-

uğraşı olmakta devam etti.

NYA BUĞDAY PAZARI DERİN BİR SİSİM İÇİNDE

ardaki dünya tahıl üretimi, meydana gelen değişi-ıırk iyi göstermektedir.

• _zî dünya üretiminin yüzde 20,7’sini (1993) gerçek-

■ i.rada gelmektedir; Çin’in tahıl üretimi ABD’ninkin-

– eski SSCB’ninkinden yaklaşık yüzde 11 daha fazla, z^znın yaklaşık iki katı, Türkiye’nin ise 12 katından : • “, ama bu ülke aynı zamanda buğday ithalatında bi-£ ülkelerinden yalnızca Hindistan tahıl üretimi ile tü-ıîâ iyi bir denge sağlamaktadır.

. Avrupa’nın güçlü bir rekabet içinde olmasına rağ-: _ı Bat: dünyasının büyük üretici-ihracatçılarının işi-. – t – durum, Asya bir ölçüde kendine yeterlilik düze–.İseydi ve eski SSCB cumhuriyetlerinde üretim dü-j değişebilirdi; SSCB, ürün iyi olduğunda bile, her eva donanım yetersizliği yüzünden neredeyse kay-:_îdaya eşit miktarda ithalat yapıyordu: 1987-; m: buğday kaybedilmiş (ürünün yedide biri) ve 33

11 yapılmıştı; SSCB büyük miktarlardaki ithalatına

– : ~etjeı ödedi: 1971’de ton başına 40 dolar, 1981’de . • fiyatların normalde ton başına 70-150 dolar arasın-
da değiştiği 1986’da 300 dolar.

Son 30 yılda üretim koşulları köklü bir biçimde değişirken, tüketim arttı. Çin, buğday ekimine ayrılan alanları yüzde 283, Hindistan ise yüzde 309 oranında genişletti. Ama en önemli gelişme, dünya üretimindeki ortalama verim düzeylerinin yükselmesi oldu: 1960’ta 1 200 kg/ha olan ortalama verim, 1990’da bunun iki kat üzerine çıktı (2 580 kg/ha). Güney Amerika ülkeleri 2 000 kg/ha, Afrika ve Yakındoğu 1 000 kg/ha düzeyinde kalırken, Mısır ve Suudî Arabistan sulu ekimde 3 500-4 000 kg/ha düzeyine ulaştılar. Türkiye’de de dikkate değer bir verim artışı sağlandı: 1990’da verim 2 118 kg/ha’a ulaştı. AET 1960’taki 2 000 kg/ha’a karşılık, 1984’te 4 500 kg/ha’la dünyadaki en büyük verimlilik artışını kaydetti; aynı dönemde ABD ancak 1 900 kg/ha’dan 2 100 kg/ha’a çıkarken, SSCB büyük dalgalanmalar yaşadı.

1960’tan beri tüketim de Asya’da miktar, Avrupa’da nitelik olarak çok yükseldi. Gelişmekte olan ülkelerde kişi başına yıllık buğday tüketimi 1905-1985 arasında önemli ölçüde arttı: Yakındoğu’da 181 kg’dan 248 kg’a; Kuzey Afrika’da 131 kg’dan 204 kg’a; Zenci Afrika’da 8 kg’dan 16 kg’a. Zenci Afrika örneği ilginçtir: burada buğdayın benimsenmesi diğer bölgelerden çok daha yavaş oldu. Kırsal kesimlerde bilinmeyen ekmeğe (Senegal: yılda kişi başına 2-3 kg), bugün de zayıf bir şehirsel talep vardır (Dakar: yılda kişi başına 33 kg; Abidjan: yılda kişi başına 8 kg). Sanayileşmiş ülkeler daha düşük bir artış kaydettiler: tüketim bugün yılda kişi başına 210 kg dolayındadır ve Avrupa için yapılan tüketim tahminleri 2 000 yılma kadar sabittir.

Buna karşılık Afrika’nın, özellikle de Asya’nın talebi bugünden 2000 yılına kadar daha da artacak gibi görünmektedir. Bugün bir Japon yılda 30 kg’dan fazla (pirinç 78 kg), bir Çinli ise 140-150 kg buğday tüketmektedir. 1960’ta sanayileşmiş ülkeler dünyada üretilen buğdayın yüzde 63’ünü tüketiyorlardı; 2000 yılı için yapılan tahminlerde rakamlar tersine dönmektedir: 2000 yılında Afrika ve Asya toplam buğday üretiminin yüzde 60’ını tüketecektir.

Dünya buğday tüketiminin artması (1970’te yılda 340 mt, 1980’de 540 mt, 1993’te 560 mt) arz ile talep arasındaki derin eşitsizlikleri maskelememelidir. 1975-1976’da arz ile talep arasındaki fark düşük, fiyatlar ise istikrarlı olmuştur; bunu izleyen dört yılda ise, tersine, yüksek talep ile yüksek üretim arasında yıllık eşitlik ender olarak gerçekleşmiştir. 1980-1981’den 1986-1987’ye kadar üretimin talepten daha fazla artması, fiyatlarda düşüşe yol açmıştır; 1986-1987’de tüketim yeniden yükselişe geçerek arzı geride bırakmış ama fiyatlar artmış ve talebin yükselişini yavaş-latmıştır. 1990, 1991 ve 1993’te üretim miktarlarında rekorlar kırılmıştır: 1990’da 595 mt, 1991’de 560 mt (üretim 1991’de ABD, Kanada, SSCB, Arjantin ve Avustralya’da düşmüş, AB ülkeleri ve Japonya’da yükselmiştir) 1993’te 564,3 mt; bununla birlikte talep, arzı yaklaşık 15 mt geçmeye devam etmektedir. Büyük kalite farkları nedeniyle, miktar istatistiklerini ihracat gelirleri istatistikleriyle karıştırmamak gerekmektedir.

Son olarak yoksul ülkelere yapılan gıda yardımları, arz ile talep arasındaki klasik dengelenme mekanizmasını değiştiren bir başka etken oluşturmaktadır: AB bu kapsamda yılda 1 mt, ABD ve Kanada’ysa daha da fazla ihracat yapmaktadır. Bu koşullarda, Chicago’da bir dünya buğday borsasımn bulunmasına ve GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) bünyesinde 1988’den beri sınırlı uluslararası anlaşmaların olmasına rağmen, fiyatlar, üretim ile talep arasında oynamalara tabi kalmaktadır; 1981’de tonu 215 dolar olan sert Amerikan buğdayımn fiyatı, 1987’de 140 dolara düşmüştür. Dünya buğday ticareti henüz dünya üretiminin ancak yüzde 18-20’sini oluşturmakla birlikte (pirinç ticaretinde bu oran yüzde 3-4’tür) üreticiler arasındaki rekabet canlıdır ve devleder veya devlet grupları üreticilerini her yoldan desteklemektedir.

Beş ülke veya ülke grubu (ABD, AB, Kanada, Avustralya, Arjantin) bugün ihracatın yüzde 90’ını denetlemektedir. Asya ülkeleri tükettikleri buğdayın yüzde 35’ini (Çin 10 mt, Japonya 5 mt, kalkınmakta olan Asya ülkeleri 8 mt), Kuzey Afrika ve Yakındoğu ülkeleri yüzde 25’ini (Mağrib ülkeleri ve Mısır 14 mt, Ortadoğu ülkeleri 12 mt) ithal etmektedir. Eski SSCB ve Doğu Avrupa ülkeleri ihtiyaçlarının yüzde 20’sini karşılamak için dünya piyasasına başvurmaktadır; bu oran Zenci Afrika ülkeleri için yüzde 5, Avrupa için yüzde 3’tür.

Ama bu durum önümüzdeki yıllarda, 1900-1960 yılları arasında yavaş, 1975’ten beri de daha hızlı bir tempoyla nasıl hızla de-ğiştiyse, öyle değişebilir ve bu değişiklikler dünyanın şu veya bu bölgesinde buğdaydan elde edilen gelirlerde büyük değişimlere yol açabilir. Buğday piyasası uzun dönemde en duyarlı ve en belirsiz piyasalardan birisidir. □
Amerikan buğdaylan, yukarıda gösterilen beş büyük kategoriye aynlır. Üstte soldan sağa: yumuşak kırmızı güz buğdayı, sert kırmızı güz buğdayı, sert kırmızı yaz buğdayı; altta: durum (sert), sıradan beyaz (yumuşak).
Makineyle buğday hasadı. XXI. yy’a girerken buğday tanmı, hemen hemen bütün ülkelerde büyük ölçüde makineleşmiştir.
BUĞDAY ÜRETİCİSİ BAŞLICA ÜLKELER
Çin üretim (1993) [milyon ton] 120
ABD 68,8
Hindistan 68,7
Rusya 42
Fransa 34
Kanada 23
Almanya 19,9
Ukrayna 19
Türkiye 18,7
Pakistan 16,7

AYRICA BAKINIZ

► 1B.ANSLİ ekmek

► İBiANSLİ tahıllar

buğday

buğday

İhracat (1990-1991)
(milyon (yüzde
ton) olarak)
ABD 28,5 31,0
Kanada 18,0 20,8
AB ülkeleri 19,1 19,6
Avustralya 11,2 12,2
Arjantin 6,5 7,0
Dünya 91,7 100,0
İthalat (1990-1991)
Eski SSCB 13,0 14,1
Çin 11,0 11,9
Mısır 7,3 7,9
Japonya 5,5 5,9
İran 4,6 5,0
Dünya 91,7 100,0

Buğday da arpa, çavdar, yulaf, mısır, pirinç ve darı gibi bir tahıldır, ama onların hepsinden farklı olarak ekmek yapımına en elverişli tahıldır. Onlardan ayırt etmek için buğdaylann hepsi, yani bütün buğday türleri Triticum cinsi altında toplanır.

BUĞDAYIN KÖKENİ VE BUĞDAY TARIMININ YAYGINLAŞMASI

Kromozom sayısına göre buğdaylar üç Triticum grubuna ayrılır: diploit (2×7 kromozomlu) grupta Triticum monococcum (kaplıca) ve T. Sp’ontaneum türleri yer alır; bu türler ekimi yapılan en eski türlerdir; hepsinin belirgin özelliği başakların ince ve tanelerin bir kapçıkla kaplı olmasıdır; tetraplast (4×7 kromozomlu) grupta T. dicoccoides (yabanî gernik), T. dicoccum (gernik), T. turgidum ve T. durum (sert buğday) yer alır; bunlarda başak kaim ve taneler glütence zengin ve ekmek yapmaya elverişlidir; heksaploit (6×7 kromozom) grupta T. vulgare (yumuşak buğday) ile T. speita (kırmızı buğday) yer alır; bunlar en kalın başaklı ve taneleri bol nişastalı buğdaylardır; ekmek yapımına en elverişli buğdaylar bunlardır.

Buğdaylar almaşık yapraklı, birçenekli, biryıllık otsu bitkilerdir; gövde tek bir saptan oluşur; sapın ucunda iki sıra sapsız ve yassı, başakçıklardan oluşmuş bir başak bulunur. Çiçeklerde taç-yaprak bulunmaz, her çiçek iki pulsu parçayla (kavuz) çevrilidir.

Triticum ortaya çıktığı Yakındoğu’da, Berekedi Hilal bölgesinde üç yabanî diploit türün melezlenmesiyle ıslah edilmiştir. Triticum Batı Avrupa’ya iki büyük eksen üzerinden ulaşmıştır: bir yandan Akdeniz yoluyla Batı Avrupa’ya (daha MÖ 5000’de Fransa’nın güneyinde ekmeklik bir buğday ekiliyordu), diğer yandan Tuna vadisine (ekmek yapmaya elverişli olmayan gernik ve kaplıca. MÖ 4000).

ÜRETİM YÖNTEMLERİNİN EVRİMİ

Diğer tahıllar gibi buğday da binlerce yıl boyunca çok küçük miktarlarda ve çok düşük verimlerle üretildi; kullanılan alederher
yerde ilkeldi: Paleolitik veya Neolitik Çağ’dan Demir Çağı’n; çiş, koşullarım köklü bir biçimde değiştirmeksizin emeğin n ğini yükseltti; mesela Avrupa’da bel, küçük tarlalara karasa dan daha iyi uyum sağladı.

Bazı bölgeler belli çağlarda «buğday ambarı» durumuna g Roma İmparatorluğu döneminde Mısır ve Kuzey Afrika, Rorr İtalya’da yaşayanların buğday ihtiyacının büyük bölümünü şılıyordu. İstanbul üzerinden güneye büyük miktarlarda İhı yapan buğday üreticisi bir bölge olan bugünkü Ukrayna’nın ra toprakları»nm durumu daha az bilinmektedir: bu bozkır buğdayı, X. yy’dan itibaren aşırı şehirleşen Mısır’a bazı kıtlı önleme imkânı sağladı; bu durum Müslüman Mısır yönetin ni Bizans’a büyük bir bağımlılık içine soktu.

Batı Avrupa’da ve Akdeniz bölgesinde yaygın ekim biı uzun süre, fazla büyük olmayan arazilerde yapılan, senyörle kiliseye ödenmesi zorunlu aynî vergiler kesildikten sonra gı fazla bir artı üretim bırakmayan bir köylü üretimi olarak 1 Tahılların pazara sürülen bölümü çok sınırlıydı. Bununla biı X. yy’da önemli dönüşümler meydana geldi. En büyük ilerlı 1er önce öküzlere, sonra adara koşulan pulluğun kullanılma gerçekleşti; kalın toprakların derinlemesine sürülmesi verin zeylerini yavaş yavaş artırırken, ıslah çalışmaları topraklar: ziksel-kimyasal yapışım değiştirdi. Ama bu «yeni tarım»ın ı yeti çok yüksekti ve köylülerin ancak küçük bir bölümü taı dan uygulanabiliyordu: bir çift takımının sahibi olan çiftçi, varlıklı ve daha bağımsız olan toplumsal tip olarak sivrildi, zilerin büyük mülklerde toplanması artı üretime imkân sağl

Voltaire Felsefe Sözlüğü’nde (Dictionnaire Philosophique) \ yazıyordu: «1750 yılına doğru, şiirlere, komedilere, operalar, manlara… felsefî tartışmalara karm doymuş olan ulus, nil buğday üzerine kafa yormaya koyuldu.» Gerçekten de )< yy’m ortalarında buğday üretimi spekülatif tarım kapsamın, di. Bu tahıl, ancak istisnaî olarak doğrudan üretici olan topra hipleri için zenginleşmenin kaynağı durumuna gelecekti. > yy’ın sonuna kadar, Avrupa’daki demografik büyüme ve b buğday ithalatçıları olan Kuzey ülkelerinin tercihleri, san; yaşanana paralel bir tarım devrimine yol açtı. Gübre ve aln ekim, verim düzeylerinin yükselmesini sağladı. Toprakların lulaşması, yatırımların güçlü olduğu işletmelerin örgüden yeni bir üretici tipi yarattı. Sınırsız arazilere sahip ABD, Ka ve Rusya, ihtiyaç içinde olan ve küçük toprak mülkiyetine kalan Kıta Avrupası karşısında büyük üreticiler olarak kendi kabul ettirdiler. XVIII. yy’ın ortalarında kimsenin aklına bil tirmediği, ülkeler içinde ve uluslararası ölçekte serbest tahıl reti, yavaş yavaş bir buğday piyasası gerçeğini doğurdu.

Son büyük gelişme olan sanayileşmiş tarımın ortaya ı XIX. yy’ın sonuna ve XX. yy’ın ilk yıllarına rastlar. Kuzey j
BUĞDAY
Buğday bugün yeryüzünde en çok ekilen ve tüketilen tahıldır. 9 000 yılı aşkın bir süre önce Yakındoğu’da yabanî bir buğdayın ıslahı sonucu elde edilen tarım buğdayının günümüzde 30 000 kadar ekilen çeşidi vardır. Sürekli artış gösteren dünya üretimi ve bölgeler arasında artan ticaret, bu tahılı dünya ekonomisinin ana kalemlerinden biri durumuna getirmiştir.

—aicneleşme, ekili alanları artırırken, işgücünün ■. îîSladı. Buna paralel olarak daha sert iklimlere ; – E.sn için buğdayların genetik özelliklerini değiştiren :: rtınldı. Rusya’da güz buğdaylarım yazlık buğdayla-tekniği Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesinde ürün

■ _ —;ıâr. verdi. ABD ve Kanada’da çok fazla su, gübre .iz: isteyen çeşitler ayıklandı; böylece uzun süre ve-. : . _<g hanın üzerine çıkmayan Kuzey Amerika tar-

– -.ra’daki verim düzeylerine (5 000 kg/ha) ulaşıldı. Bu

– l evresi buğdayın üretim yapısını ve hacmini olduğu ı: – mnasını da köklü bir biçimde dönüşüme uğrattı.

-~c: Dünya Savaşı’ndan sonra bu süreci çok yavaş :. “…r.kten sonra, 1960’tan itibaren tarımını modern–bu girişim kırsal kesimde büyük değişime yol . -¿inde hızlı bir makineleşme sonucu tarımda âdeta . . ^ banılmaz hale geldi. Ama buğday üretimi gene ta-

– ~ vı temel direği olmakla birlikte gene hep küçük çift-

uğraşı olmakta devam etti.

NYA BUĞDAY PAZARI DERİN BİR SİSİM İÇİNDE

ardaki dünya tahıl üretimi, meydana gelen değişi-ıırk iyi göstermektedir.

• _zî dünya üretiminin yüzde 20,7’sini (1993) gerçek-

■ i.rada gelmektedir; Çin’in tahıl üretimi ABD’ninkin-

– eski SSCB’ninkinden yaklaşık yüzde 11 daha fazla, z^znın yaklaşık iki katı, Türkiye’nin ise 12 katından : • “, ama bu ülke aynı zamanda buğday ithalatında bi-£ ülkelerinden yalnızca Hindistan tahıl üretimi ile tü-ıîâ iyi bir denge sağlamaktadır.

. Avrupa’nın güçlü bir rekabet içinde olmasına rağ-: _ı Bat: dünyasının büyük üretici-ihracatçılarının işi-. – t – durum, Asya bir ölçüde kendine yeterlilik düze–.İseydi ve eski SSCB cumhuriyetlerinde üretim dü-j değişebilirdi; SSCB, ürün iyi olduğunda bile, her eva donanım yetersizliği yüzünden neredeyse kay-:_îdaya eşit miktarda ithalat yapıyordu: 1987-; m: buğday kaybedilmiş (ürünün yedide biri) ve 33

11 yapılmıştı; SSCB büyük miktarlardaki ithalatına

– : ~etjeı ödedi: 1971’de ton başına 40 dolar, 1981’de . • fiyatların normalde ton başına 70-150 dolar arasın-
da değiştiği 1986’da 300 dolar.

Son 30 yılda üretim koşulları köklü bir biçimde değişirken, tüketim arttı. Çin, buğday ekimine ayrılan alanları yüzde 283, Hindistan ise yüzde 309 oranında genişletti. Ama en önemli gelişme, dünya üretimindeki ortalama verim düzeylerinin yükselmesi oldu: 1960’ta 1 200 kg/ha olan ortalama verim, 1990’da bunun iki kat üzerine çıktı (2 580 kg/ha). Güney Amerika ülkeleri 2 000 kg/ha, Afrika ve Yakındoğu 1 000 kg/ha düzeyinde kalırken, Mısır ve Suudî Arabistan sulu ekimde 3 500-4 000 kg/ha düzeyine ulaştılar. Türkiye’de de dikkate değer bir verim artışı sağlandı: 1990’da verim 2 118 kg/ha’a ulaştı. AET 1960’taki 2 000 kg/ha’a karşılık, 1984’te 4 500 kg/ha’la dünyadaki en büyük verimlilik artışını kaydetti; aynı dönemde ABD ancak 1 900 kg/ha’dan 2 100 kg/ha’a çıkarken, SSCB büyük dalgalanmalar yaşadı.

1960’tan beri tüketim de Asya’da miktar, Avrupa’da nitelik olarak çok yükseldi. Gelişmekte olan ülkelerde kişi başına yıllık buğday tüketimi 1905-1985 arasında önemli ölçüde arttı: Yakındoğu’da 181 kg’dan 248 kg’a; Kuzey Afrika’da 131 kg’dan 204 kg’a; Zenci Afrika’da 8 kg’dan 16 kg’a. Zenci Afrika örneği ilginçtir: burada buğdayın benimsenmesi diğer bölgelerden çok daha yavaş oldu. Kırsal kesimlerde bilinmeyen ekmeğe (Senegal: yılda kişi başına 2-3 kg), bugün de zayıf bir şehirsel talep vardır (Dakar: yılda kişi başına 33 kg; Abidjan: yılda kişi başına 8 kg). Sanayileşmiş ülkeler daha düşük bir artış kaydettiler: tüketim bugün yılda kişi başına 210 kg dolayındadır ve Avrupa için yapılan tüketim tahminleri 2 000 yılma kadar sabittir.

Buna karşılık Afrika’nın, özellikle de Asya’nın talebi bugünden 2000 yılına kadar daha da artacak gibi görünmektedir. Bugün bir Japon yılda 30 kg’dan fazla (pirinç 78 kg), bir Çinli ise 140-150 kg buğday tüketmektedir. 1960’ta sanayileşmiş ülkeler dünyada üretilen buğdayın yüzde 63’ünü tüketiyorlardı; 2000 yılı için yapılan tahminlerde rakamlar tersine dönmektedir: 2000 yılında Afrika ve Asya toplam buğday üretiminin yüzde 60’ını tüketecektir.

Dünya buğday tüketiminin artması (1970’te yılda 340 mt, 1980’de 540 mt, 1993’te 560 mt) arz ile talep arasındaki derin eşitsizlikleri maskelememelidir. 1975-1976’da arz ile talep arasındaki fark düşük, fiyatlar ise istikrarlı olmuştur; bunu izleyen dört yılda ise, tersine, yüksek talep ile yüksek üretim arasında yıllık eşitlik ender olarak gerçekleşmiştir. 1980-1981’den 1986-1987’ye kadar üretimin talepten daha fazla artması, fiyatlarda düşüşe yol açmıştır; 1986-1987’de tüketim yeniden yükselişe geçerek arzı geride bırakmış ama fiyatlar artmış ve talebin yükselişini yavaş-latmıştır. 1990, 1991 ve 1993’te üretim miktarlarında rekorlar kırılmıştır: 1990’da 595 mt, 1991’de 560 mt (üretim 1991’de ABD, Kanada, SSCB, Arjantin ve Avustralya’da düşmüş, AB ülkeleri ve Japonya’da yükselmiştir) 1993’te 564,3 mt; bununla birlikte talep, arzı yaklaşık 15 mt geçmeye devam etmektedir. Büyük kalite farkları nedeniyle, miktar istatistiklerini ihracat gelirleri istatistikleriyle karıştırmamak gerekmektedir.

Son olarak yoksul ülkelere yapılan gıda yardımları, arz ile talep arasındaki klasik dengelenme mekanizmasını değiştiren bir başka etken oluşturmaktadır: AB bu kapsamda yılda 1 mt, ABD ve Kanada’ysa daha da fazla ihracat yapmaktadır. Bu koşullarda, Chicago’da bir dünya buğday borsasımn bulunmasına ve GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) bünyesinde 1988’den beri sınırlı uluslararası anlaşmaların olmasına rağmen, fiyatlar, üretim ile talep arasında oynamalara tabi kalmaktadır; 1981’de tonu 215 dolar olan sert Amerikan buğdayımn fiyatı, 1987’de 140 dolara düşmüştür. Dünya buğday ticareti henüz dünya üretiminin ancak yüzde 18-20’sini oluşturmakla birlikte (pirinç ticaretinde bu oran yüzde 3-4’tür) üreticiler arasındaki rekabet canlıdır ve devleder veya devlet grupları üreticilerini her yoldan desteklemektedir.

Beş ülke veya ülke grubu (ABD, AB, Kanada, Avustralya, Arjantin) bugün ihracatın yüzde 90’ını denetlemektedir. Asya ülkeleri tükettikleri buğdayın yüzde 35’ini (Çin 10 mt, Japonya 5 mt, kalkınmakta olan Asya ülkeleri 8 mt), Kuzey Afrika ve Yakındoğu ülkeleri yüzde 25’ini (Mağrib ülkeleri ve Mısır 14 mt, Ortadoğu ülkeleri 12 mt) ithal etmektedir. Eski SSCB ve Doğu Avrupa ülkeleri ihtiyaçlarının yüzde 20’sini karşılamak için dünya piyasasına başvurmaktadır; bu oran Zenci Afrika ülkeleri için yüzde 5, Avrupa için yüzde 3’tür.

Ama bu durum önümüzdeki yıllarda, 1900-1960 yılları arasında yavaş, 1975’ten beri de daha hızlı bir tempoyla nasıl hızla de-ğiştiyse, öyle değişebilir ve bu değişiklikler dünyanın şu veya bu bölgesinde buğdaydan elde edilen gelirlerde büyük değişimlere yol açabilir. Buğday piyasası uzun dönemde en duyarlı ve en belirsiz piyasalardan birisidir. □
Amerikan buğdaylan, yukarıda gösterilen beş büyük kategoriye aynlır. Üstte soldan sağa: yumuşak kırmızı güz buğdayı, sert kırmızı güz buğdayı, sert kırmızı yaz buğdayı; altta: durum (sert), sıradan beyaz (yumuşak).
Makineyle buğday hasadı. XXI. yy’a girerken buğday tanmı, hemen hemen bütün ülkelerde büyük ölçüde makineleşmiştir.
BUĞDAY ÜRETİCİSİ BAŞLICA ÜLKELER
Çin üretim (1993) [milyon ton] 120
ABD 68,8
Hindistan 68,7
Rusya 42
Fransa 34
Kanada 23
Almanya 19,9
Ukrayna 19
Türkiye 18,7
Pakistan 16,7

AYRICA BAKINIZ

► 1B.ANSLİ ekmek

► İBiANSLİ tahıllar

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*