İSVİÇRE

İSVİÇRE

İsviçre, büyük Avrupa medeniyetlerinin kesiştiği bir noktada yer alır. Kantonlarının hakikî birer devlet olduğu bu federal ülke, Avrupa’nın başka hiçbir ülkesinde bulunmayacak kadar çok özelliği bünyesinde barındırır. Ekonomisinin yapısı, ileri derecede uzmanlaşması, büyük çokuluslu şirketlere sahip olması ve ünlü banka sektörü Avrupa Birliği’ne girmesini zorlaştırmaktadır. 1815’te benimsenmiş olan tarafsızlık politikasına sıkı sıkıya bağlı olan İsviçreliler, işsizliğin artmasına rağmen Avrupa’daki en yüksek hayat seviyesine sahip olma başarısını devam ettirmektedirler.
9
İSVİÇRE

İsviçre Konfederasyonu Uluslararası kod: CHE

Yüzölçümü: 41 293 km2

Nüfus: 7 100 000 [1997]

Nüfus yoğunluğu: 171,9 kişi/km2 Başkent: Bern (131 848 nüf.) [1997]

Resmî diller: Almanca, Fransızca, İtalyanca, Romanşça Din: % 47,2 Katolik, % 43,5 Protestan, % 1,5 Müslüman Millî bayram: 1 Ağustos (1291 Grütli Andı)

Para birimi: İsviçre frangı (CHF)

[1 frank = 100 santim] Hükümet ve yönetim Anayasa: 1874 mayısında ilan edilmiş ve pek çok kere üze ğişiklik yapılmış olan anayasa, federal bir devleti öngörür. Kurumlar: iki meclisten (Kantonlar Konseyi [kantonları teı 46 kişiden oluşur] ve Ulusal Konsey [tek dereceli genel seçiı lığına seçilmiş 200 üyesi vardır]) oluşan Federal Konsey (y< met) ve Federal Meclis; Federal Meclis tarafından 4 yıl için i 7 kişiden oluşan bu konseyden bir yıllığına seçilen konfe cumhurbaşkanı.

Yönetim birimleri: 3’ü 2 yan kantondan oluşmuş 23 kant<

Ekonomi GSMH: 277 milyar dolar [1996\

Kişi başına GSMH: 39 048 dolar [1996]

İthalat: 71,3 milyar dolar [1997]

İhracat: 72,7 milyar dolar [1997]

Eğitim ve sağlık Okutyazarlık oram: hemen hemen % 100 Ortalama ömür: kadın 82, erkek 75 [1996]

Çocuk ölüm oram: %o 0,5
Boru çalanlar. Bir çeşit nefir olan bu borulan eskiden Alp Dağları’nda sürü güden çobanlar çalardı.
İÇİNDEKİLER

FİZİKÎ COĞRAFYA BEŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA TARİH

DEVLET VE KURUMLAR TOPLUM KÜLTÜR VE MEDENİYET
FİZİKÎ COĞRAFYA

Bu kadar küçük bir alan üzerinde bu kadar çok çeşitliliğin bulunduğu ülke azdır. Topraklarında hem yüksek Alp Dağları (yüzölçümünün % 60’ı), hem orta yükseklikte dağlar (Önalpler ve Juralar), hem de ülkenin yüzde 30’unu oluşturan ve çok sayıda insan barındıran bir plato vardır. Bu bölgelerin her birinde de birbirinden farklı bir dizi arazi bulunur. Bu durum, yüzey şekillerinin etkilediği iklim çeşitliliğini açıklar. Atmosfer şartlarına ek olarak, toprağın kullanılış şekline bağlı olan, insanların meydana getirdiği farklılıklar da bu çeşitlilikte rol oynar.

Yüzey şekilleri

İsviçre’ye dağlık bir ülke görünümünü veren Alpler’dir: ülkede ortalama yükseklik 700 m dolayındadır ve 3 000 m’yi aşan yüzlerce zirve vardır. Ülkenin en yüksek noktası olan Mont-Ro-se dağlık bölgesindeki Dufour tepesi (4 638 m), olağanüstü bir piramit oluşturan Cervin veya Matterhom’dan (4 478 m) pek uzakta değildir.

İklim

İklim Avrupa yarımadasındaki atmosfer hareketini belirleyen büyük alanlara bağlıdır: Batı’da okyanus iklimi, doğuda kara iklimi, kuzeyde kutupaltı iklim, güneyde Akdeniz iklimi vardır. Okyanus iklimine bağlı sıcaklık nitelikler bütün mevsimlerde kendini göstermekle birlikte, ülkenin bir yan kara iklimi bölgesi olduğu söylenebilir. Platoda ılımlı bir iklim vardır, 1 000 mm kadar yağış alır, yılda 1 700 saat güneş görür ve yıllık sıcaklık ortalamaları 7 °C ile 9 °C arasındadır. Zürich’te ocak ayı sıcaklık ortalaması 0,6 °C, temmuz ayırunki 18 °C’dir.

Akarsular

Avrupa’nın su haznesi olan İsviçre, birçok nehrin su toplama havzasıdır: Ren (ülkenin % 68’i), Rhöne, Po’nun İsviçre’deki kolları ve Karadeniz’e dökülen Tuna’yla birleşen İnn. Ren havzasında çok sayıda önemli nehir kolu (Aar, Sarine, Reuss, Limmat, Thur…) ve buzulların eseri olan bir göller sistemi (Neuchâtel, Zürich, Luzem gölleri) vardır. Rhöne havzasındaki Cenevre [Le-man] Gölü’yse Fransa sınırının bir parçasını oluşturur. Tessin’deki Lugano ve Maggiore gölleri Italyan sınırını keser. Geri çekil-
meye devam etmekle birlikte, buzullar 3 000 km2’li kaplar ve özellikle yaz için önemli su rezervleri Aietsch (Valais) buzulu 27 km uzunluğundadır ve 11 zölçümü vardır.

BEŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAF

Büyük kısmı İsviçre platosunda toplanmış olan nül ca (% 65), Fransızca (% 18,4), İtalyanca (% 9,8) ve (Latince’den türemiş bir dil; % 0,8) konuşan dil bölge lir. Ülkede çok sayıda yabancı vardır (toplam nüfusun ülkede oturanların yüzde 6’sı başka diller konuşur.

Nüfus ve bölgeler

İsviçre’nin sınırlarının tespit edildiği Viyana Konj sırasında nüfus tahminen 2,2 milyondu ve platoda ot lerden, dağlılardan ve o zaman bile güçlü olan Cenevı Basel gibi şehirlerde oturanlardan oluşuyordun San dağ turizmi ve finans hizmetleriyle modern İsviçre sonunda ve XX. yy’m başında oluşmuştur. 1888’de olan nüfus 1910’da 3,7 milyona çıktı. İki savaş arası nem geçirdikten sonra, 1945’te büyüme yeniden hı nüfus 1970’te 6,2 milyonu bulmuştur.

İsviçre Konfederasyonu geleneksel olarak Alman İsviçre, Fransızca konuşan İsviçre ve İtalyanca kor re’ye ayrılır. İçişlerinde bağımsız 26 kanton ve yarı oluşan bu konfederasyon, kökeni yerli toplulukların i olan dil çeşitliliğim korumayı başarmıştır.

Tarım

XIX. yy m sonunda çalışan nüfusun yüzde 40’ı bünyesinde barındıran tarım bugün çalışanların sa 5,5’ini temsil eder. Bu alanda uygulanan ve hem / ği’yle muhtemel bir bütünleşme konusunda kom] çıkmasına hem de maliyetlerin yükselmesine yol a< ciliğe rağmen, İsviçre tarımı zor bir dönemden geçn rım işletmeleri küçük (sadece % 54’ü 5 hektardan c tür) ve toprak pahalıdır, bu ise zaten sürüp giden kıı şı daha da artırmaktadır.

nayı

çre Avrupa’mn en sanayileşmiş ülkelerinden biridir. Bu ülke-işletmelerin pek çoğu dünya çapındadır, bunların arasında ı alanındaki Ciba-Geigy, Hoffmann-La Roche ve Sandoz sayı-En başlarında Nesde ve Jacobs-Suchard’ın bulunduğu güçlü ;al gıda şirkederinin ünü tartışma götürmez, zaten her şeye ı, kendi tüketim tarzım kabul ettirmiş bir İsviçre imajımn doğ-a da bu şirkederin çoğu zaman protesto edilen (Nestle) öne-1 açmıştır. Büyük makine ve metal işletmeleri de (Asea-Brown i, Sulzer) çok varlıklıdır. Ama İsviçre’nin yıldızını parlatan de Tissot, Longines ve Rolex gibi geleneksel, ama bu arada h gibi yeni ve Japonlann rekabetine ayak uydurabilmiş saat arıdır. Dünya nüfusunun sadece yüzde 0,12’sini oluşturan îs-dünyadaki mamul maddelerin yüzde 1,4’ünü ihraç eder ve : 1,5’inden fazlasım da ithal eder.

zmet sektörü

‘çre önemli bir hizmet sektörüne sahiptir. Bu ülke her şey-nce, ancak ceza davaları için kaldırılabilen gizliliğinin çeki-; getirdiği banka sırlarıyla bir finans yeridir. Sigorta ve reis şirketlerinin şöhreti de büyüktür (isviçreliler dünyanın sigortalanmış halkı olma özelliğine sahiptir!). Hizmet etlerinin büyük bir kısmı ülke dışında yerine getirilir. Öde-dengesinin fazla vermesi ve ciddî para kontrolü sayesinde î frangı sağlam bir paradır. Ama para konusundaki bu şöh-takım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir, bunla-başında da ürün ve hizmederin pahalı olması gelir. Turizm sret de bazen bunun olumsuz etkilerim görürler.

rizm

İzm alanındaki İsviçre kimliğini bir dizi dağ (Cervin, Rose ve şehir manzarası belirler. XIX. yy’da başlatılmış olan tu-SSYlH’nin yüzde 8’inden fazlasını sağlar ve bazı kanton-(Valais, Graubünden) bu sektör toplam çalışanların yüzde dan fazlasım istihdam eder. Otelcilik okullarıyla (Lozan,

) desteklenen İsviçre otelciliği uluslararası üne sahiptir. Ce-
nevre ve Ticino bölgelerindeki akarsuların yarattığı göl turizmi zamanla büyüyerek şehirlerdeki konaklama imkânlarım (Cenevre, Bern, Luzern) ve daha sonra da dağ turizmim kapsamıştır. Sa-int-Moritz, Davos (Graubünden), Gstaad ve Grindelwald (Bern), Crans-Montana, Zermatt ve Saat Fee (Valais) istasyonları dünyanın en meşhurları arasında yer alır. Dinlenilen, uluslararası toplantılar düzenlenen ve spor yapılan bu merkezler çekiciliklerini korumak için sürekli imaj tazelerler.

TARİH

İsviçre’de bulunan en eski insan izleri Paleolitik Çağ’a aittir. Neuchâtel civarındaki mağaralarda taştan yapılmış aleder bulundu. Neolitik Çağ’da platodaki göllerde kazıklar üzerine kurulmuş göl köyleri medeniyeti gelişmişti. Tunç ve Demir çağlarından itibaren İsviçre bir geçiş ve sığınma yeri olarak kullanıldı. Pek çok keçiyolu bunu ispat eder. Romalılar İsviçre’nin bu işlevini görerek ülkeyi Roma topraklarını çevreleyen savunma hattına (limes) dahil ettiler.

Konfederasyonun doğuşuna doğru

Ülke çeşitli bölgelerin beraberliğinin düzenlenmesi için uzun zaman uğraşılarak oluşturulmuştur. Bu konudaki ilk fikir 1291’de (bu tarih, üç dağ kantonu arasında ittifak yapılarak ülkenin kurulması tarihidir) ortaya atılmış ve dış saldırılara karşı koyabilmek için, bütün farklılıklara rağmen bir araya gelmeyi amaçlamıştır. Bugün de vadileri kesen ve stratejik noktaları koruyan tedbirlerde görülen bu özellik azınlık gruplarının saygı görmelerini ve korunmalarını olumlu yönde etkiler.

Modern zamanlar

XVIII. yy’m sonunda İsviçre, XV. ve XVI. yy’da olduğu gibi, on üç kanton, müttefikler ve bağımsız devletlerden oluşan farklı politik birimlerden meydana gelen bir topluluk halindeydi. Aralarında hak eşitliği bulunmayan bu birimler yönetilemez hale gelmişti. Napolyon’dan esinlenilen 1803 Arabuluculuk Belge-
«ALTIN ÜÇGEN» VE »MAVİ ÜÇGEN»

Başlıca şehirlerinin konumu incelendiğinde İsviçre’nin iki büyük bölgeye ayrıldığı görülür: Basel, Zürich ve Bern arasında kalan bölgelerin meydana getirdiği ünlü «altın üçgen» ve Cenevre Gölü’nün oluşturduğu yayın çevresinde yer alan, Neuchâtel ve Freiburg’a doğru da uzanan, Cenevre ve Lozan’ın hâkim olduğu ikinci topluluk olan «mavi üçgen». Ülkenin ekonomi politikası Bern’den değil, bu iki üçgenden yönetilir. «Altın üçgen» en önde gelen 100 sanayi işletmesinin konsolide satışlarının yüzde 687ini sağlar, en önde gelen 100 ticaret firmasının yüzde 87’si burada bulunur; en büyük üç bankanın; Societe de Banques Suisses, Union de Banques Suisses ve Credit Suis-se’in merkezleri buradadır. «Mavi üçgen» ise en önde gelen 100 sanayi işletmesinin konsolide satışlarının yüzde 22’sini sağlar ve turizm ve uluslararası örgütler alanında özel bir ağırlığı vardır.
Hayvancılık, İsviçre’de süt ürünlerinin verimliliği ve üstünlüğüyle ünlüdür.
Dixence Barajı (Valais Kantonu), İsviçre’nin Avrupa’da nasıl bir su haznesi olduğu hakkında iyi bir fikir vermektedir.

UmOK M BANOÜBS Süıssss
Bern (eski şehir). Aar kıyısındaki bu başkentin nüfusu sadece 134 600’dür.
Zürich’te Union de Banques Suisses’in merkezi. Bankacılıkta güçlü olmanın bir de bedeli vardır, kara paranın aklanması.
Saint-Gothard Tüneli, 1872-1882 arasında yapılmıştır; 15 km uzunluğundaki bu tünele 1980’de bir de karayolu tüneli eklenmiştir.
TARIM
(1995)
Ürünler ve üretim
(milyon ton)
arpa 0,30
buğday 0,60
et 0,42
mısır 0,18
şekerpancarı 0,80
patates 0,68
peynir 0,13
süt 3,92
şarap 1,30
pancar şekeri 0,12
Hayvancılık (milyon baş)
domuz 1,68
koyun 0,41
sığır 1,68
SANAYİ VE ENERJİ
(1995)
alüminyum (1991) 52 400 ton
çimento (1990) 4 600 000 ton
elektrik 60,3 milyar kWsa
pamuk (iplik) 38 800 ton
sentetik tekstil 97 900 ton

BAŞLICA İHRAÇ
ÜRÜNLERİ
(1995)
(yüzde olarak)
sanayi donatımı 27,3
kimyevî ürünler 24,5
eczacılık ürünleri 11,4
saat 7,7
elektrik ve
elektronik donatım 6
ölçü aletleri 5,3

si’yle müttefik ülkeler kanton haline getirildi ve yeni bir anayasanın temelleri atıldı. Böylece Sankt-Gallen, Graubünden, Aar-gau, Thurgau, Ticino ve Vaud’nun öteki kantonlarla eşit haklara sahip olarak konfederasyona katılmaları sağlandı.

1848’de kabul edilen anayasayla konfederasyon, hükümranlık haklarının bir kısmından vazgeçen 22 kantondan oluşan bir federasyon haline getirildi. Bundan sonra savunma, maliye, dışişleri, posta ve demiryolları ortak yönetime bırakılan alanlar oldu. Federasyon haline gelmiş olmakla birlikte, ülke İsviçre Konfederasyonu adını değiştirmemiştir.

1848’den sonra İsviçre

1848 Anayasası, geleneksel kurumlan korumak ve yerel bağımsızlıkları güvence altına almakla birlikte, federal kurumların yerleşeceği bir başkentin (Bern) seçilmesine de imkân tanıdı. Bern o zamanki en kalabalık kantonda coğrafî bakımdan merkezî bir durumda olduğu için başkent olmuştur. Yapılan halk oylamaları ve kolektif savunmaya herkesin katılmasıyla, kısa sürede bütün İsviçreliler federal işlere ilgi duymaya başladılar. Pek çok yazara göre ordu ülkenin «İsviçrelileştirilmesi»nde kullanılan ana araç oldu. Bununla birlikte dolaysız demokrasiye kadınların da katılması için yüzyıldan fazla beklemek gerekti. Kadınlara federal ve yerel düzeyde oy hakkı verilmesini iki yarı kanton hâlâ kabul etmemiştir. Ülkenin çok çeşitliliğinin yol açtığı en önemli sonuçlardan birisi, uzun süre her kanton istediğiyle ittifak yaptıktan sonra sağlanan, tarafsızlıktı. 1815’ten itibaren bu tutum İsviçrelilerin taraf olmalarım önleyen bir ilke oldu, böylece mesela iki dünya savaşında da İsviçre Almanya ile Fransa karşısında tarafsız kalabildi. Aym zamanda İsviçre uluslararası örgütler için de elverişli bir ülke durumuna geldi, Milleder Cemiyeti ve daha sonra da Birleşmiş Milleder kısmen Cenevre’ye yerleştiler. Uluslararası Kızılhaç, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) merkezleri de Cenevre’dedir.

Avrupalı iş ortaklanyla bağlarım sıkılaştırmak isteyen İsviçre Avrupa Serbest Ticaret Topluluğu’na (EFTA) üye oldu ve bu örgüt 1967’den itibaren bazı gümrük ve kontenjan haklanm kaldırdı. Öte yandan İsviçre Avrupa Birliği’yle de bir serbest ticaret anlaşması imzaladı, ama İsviçre’nin buraya kabulü sorunu henüz çözülemedi.

DEVLET VE KURUMLAR

İsviçre Konfederasyonu, haklarını korumak için birleşen Uri, Schvvyz ve Untervvald’de yaşayanlar tarafından kuruldu. Ama 1848’e kadar bunların ortak bir politikaları olduğundan söz edilemez. Bu tarihte sahiden federal bir anayasa yürürlüğe girdi.

İsviçre Federal Devleti bağımsız 26 kanton ve yarı kantondan oluşur, bunlann her birinin kendi anayasası ve yasaları vardır. Bu kanton ve yarı kantonlar güvenlik, dışişleri, para, askerlik, gümrük, posta, telgraf, telefon, orman ekonomisi, hidrolik enerji, yol ve demiryolu trafiğinin denetimi gibi alanları konfederasyona bırakmıştır.

Konfederasyona ayrıca, ekonominin gelişmesi (tarım politikası) ve halkın refahının sağlanması (sosyal tedbirler) ile ilgili konularda yetki de verilmiştir.

İki meclisten (Ulusal Konsey ve Kantonlar Konseyi) oluşan bir Federal Meclis, bir Federal Konsey (yedi kişiden oluşan hükümet) ve bir Federal Mahkeme konfederasyonla ilgili yükümlülükleri yerine getirir. İki meclisli yapı sayesinde, hem seçmen oyuna oranlı nispî temsil (milletvekilleri nüfusun dağılımına göre seçilir), hem de nüfusuna bakılmaksızın bütün kantonların eşit temsili asağlanır. Yasa ve kararnamelerin bu iki konsey tarafından da onaylanmaları zorunludur. Kabineyi oluşturan Federal Konsey İsviçre politikasının başını çeken ana unsur durumuna gelmiştir.

Kantonluk sistemi de benzeri bir yapı üzerine kuruludur. Kanton Fransız devriminden beri kullanılan bir terimdir ve kantonlar içişlerinde bağımsız devletlerdir, bu yüzden adları da «cumhuriyet ve kanton»dur. Her kantonun değişik tarzda halk tarafından seçilen bir yasama organı (Büyük Konsey) ve bir de, yürütme organı olan ve yine halk tarafından seçilen Devlet Konseyi vardır. Kantonlar adalet, sivil devlet, eğitim, polis, vergilendirme ve trafik konularında yetkilidirler. Yasalar genellikle Büyük Konsey tarafından çıkarılır; ancak, hâlâ dolaysız demokrasinin uygulandığı üç kantonda -Appenzell, Glarus, Untervvald- halk şehir meydanında toplanıp el kaldırarak oy verir ve böylece yasama gücünü kullanır.

Yerel yönetimlerin tasarrufları kantonların denetiminde olduğu halde, beldelerin özerkliği dogma gibi korunur. Belde, kanto-
nun içinde yer alan yerel bir toprak, ama aslında hakik lettir. Beldenin yürütme organı olan konseyin, ilk öğ yerel polise kadar uzanan çok sayıda kamu hizmetin getirilmesi için vergi toplama yetkisi vardır.

Bu üç kademeli -federal hükümet, kantonlar, beldei< tim çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Silahlı kuvvetlere hangi dil grubundan olduğu göz önünde bulundurulma, te, ordu federasyon tarafından yönetilir. Eğitim payl« ilk öğretim beldelerin, orta öğretim ve üniversiteler kas federal politeknik okullarıysa konfederasyonun sorum tındadır. Polis ise esas olarak belde ve kanton yönetimi* lıdır, silahlı kuvvetler de polise destek verebilir.

TOPLUM

Din. İsviçre’ye Hıristiyanlık Roma hâkimiyetiyle bı mişti. Ortaçağ’da bu din dağlık bölgelerde yayıldı. Dah yerlerde insanların bayramlarda kendilerini korumak zc duğu cinler ve büyücülerde simgeleşen animist inançlar niçağ’da büyük şehirlerde (Cenevre, Bern, Zürich) Refo ni kabul ettirdi. O zamandan beri isviçrelilerin bir kısn bir kısmı Protestan’dır.

Medya. Diller, politik görüşler ve dinlerdeki farklılı basının zenginliğini ve çeşitliliğini artırır. Çıkan 106 g zetenin toplam tirajı 3,1 milyondan fazladır. Neue Z itung’un ve Blick’in Almanca konuşulan yerlerde ve 1 Fransızca konuşulan bölgelerde dağıtılmasına rağmı çaptaki basının tirajı azdır. Basın sektöründe son zı meydana gelen merkezîleşmelerle uluslararası bölüm baaları ve redaksiyonlarında da yeniden gruplaşmalar gelmiştir. Lozan yavaş yavaş Cenevre’nin yerini alma! rich ise öteki Almanca konuşulan şehirleri geçmekted
BÖLGELERİN DÜZENLENMESİ

İsviçre’de her kanton kendi topraklarını düzenlemekle yükür men, yani içişlerinde bağımsız bir devlettir. 1980’den ben, k tarafından, özellikle tarım yapılan topraklan ve hassas bölge’c mayı amaçlayan planlar hazırlanmaktadır. Bununla birlikte bölgelere yardım gibi, bazı ulusal programlar federal hu. sorumluluğunda kalmaya devam etmektedir. Bu ulusal prog: en önemlilerinin amacı büyük altyapı tesislerini (yolla: binaları…) geliştirmektir. Konfederasyona ait olan diğer prc arasında, çevrenin korunmasıyla ilgili olanların dışında, şebekesinin ve yeni demiryollarının yapılması (Rail 2000 ac vardır. Suların (1971) ve çevrenin (1983) korunması ile ilgili ’ çıkartılmasından sonra İsviçre dağlık bölgelerin korunması ile dizi tedbir almıştır. Buzullar (3 000 km2) ve ormanlar sürek: Ayrıca, çamaşır tozlarına fosfat konmasının yasaklanması tesislerinin çevreyi kirletici atıklarının denedenmesi ve antr lerinin yaygınlaştırılması sayesinde göl ve nehir sulannın ka açık bir iyileşme görülmüştür.

C*
•C
İSVİÇRE
antonlara dayanma özelliği ağır basar. Radyo ve tele-ç resmî dilde, Radio Suisse Internationale ise 9 dilde

993’te GSYlH’nin yüzde 86’sı oranında olan harca-

kanton düzeyinde örgütlenmiş sağlık hizmetleri işkolu oluşturur ve 21 200 doktor bu alanda çalışır, n, Basel, Cenevre ve Lozan’daki üniversite hastanele-a, çok sayıda bölge ve belde hastanesi gelişmiş sağlık sağlar. Özel sektörün seçkinci özelliği (bu sektör ço-‘abancı hastalar için çekicidir) herkesin sağlık hizme-bir şekilde faydalanmasını engellemez: sağlık perso-altyapısımn dağılımı herkesin bu hizmetten rahatça sim sağlayacak biçimdedir.

ırlan. İsviçre dağcılık, kayak ve yürüyüşlere çok elverdir. Yüzyıldan fazla bir zamandan beri dağcılar baş-:e çıkmışlardır. Gerçekten ulusal spor olan kayakçılık .dızla (Lise-Marie Morerod, Mana \Vallıser, Pirmin , Vreni Schneider…) süslenmiştir. Yürüme yarışları rları Sierre-Zinal ve Morat-Freiburg arasında) moda-:aşütü de popüler hale gelmiştir.

ÜR VE MEDENİYET

eki dillerin çeşitliliği ve kültür mirasının farklılığı bu nozaik haline getirmiştir. Zaten, kültüre ayrılan malî ı büyük kısmım beldeler ve kantonlar yapar, konfede-sadece sinema ve doğanın korunması gıb: alanlarda 1939’da kurulmuş olan Pro Helvetia adlı özerk vakfın federasyonun da yardımıyla İsviçre kültürünü tanıt-ı olarak bütün kültür zenginliklerinin bir envanteri çı-ayrıca, Ballenberg’deki kırsal yerleşim müzesinde çiftlikler bulundukları kantonlardan sökülüp geürıle-n kurulmuş, böylece kültürel mirası kabul etme ve unla özdeşleştirme arzusu kendini belli etmiştir.
(Fransız yurttaşı olmuştur), Ticino’lu yazar Francesco Chiesa ve ayrıca Max Frisch ve Friedrich Dürrenmatt gibi Almanca yazan yazarlar, romanları ve tiyatro eserleriyle, Almanya’da nispî bir kültür boşluğunun yaşandığı bir dönemde kendilerini dünyada tanıtmışlardır ve bunun Almanca yazan tiyatro yazarlarının eserlerinde de etkileri görülmüştür. İsviçre’ye mahsus temalar olan gelenekler, dağlar, politik ve toplumsal gerçekleri ele alan çağdaş yazarlar (Kurt Marti, Jean Ziegler), modern düşünce akımları (Robert Pinget ve «yeni roman», Jean Starobinski ve denemeleri, Piero Pianconi ve Alkero genealogico’su, 1969) ve göç olaylarıyla edebiyat çeşitlilik kazanmıştır. XX. yy’da öne çıkan kadın yazarlar olarak Monique Saint-Helier, Alice Rivaz ve Anne Cuneo sayılabilir.

Sanat ve mimarî

Bazı şehirlerin planına damgasım basan Roma döneminden sonra, Ortaçağ’da mimarîde önemli bir dönüşüm meydana geldi ve çok sayıda şato, katedral ve manastır yapıldı. Roman ve Gotik stillerdeki Lozan, Cenevre, Chur, Bern ve Basel katedralleri, Barok stildeki Einsieldeln manastır kilisesi, eski Sankt-Gallen manastırı bunun işaretleridir. Bugün İsviçre’deki 600 kadar müzede hem mahallî sanat eserleri, hem daha yeni sanat eserleri korunmaktadır. Çok zengin olan İsviçre modem resim ve heykelciliğinin temelleri XX. yy’ın başlarında Ferdinand Hodler (1853-1918) tarafından atıldı. Ünlü ressamlardan Arnold Böcklin, Giovanni ve Augusto Giacometti, Giovanni Segantini ve Paul Klee çağdaş sanata giden yeni yolların açıcısı oldular. Eserleriyle ressam ve heykeltraş Alberto Giacometti (1901-1966) ve afişleriyle Hans Emi İsviçre sanatının en meşhur temsilcileridir. Le Corbusier adıyla tanınmış olan Charles Edouard Jeanneret (1887-1965) çağdaş mimarînin en önde gelen kişilerinden birisidir.

Müzik, tiyatro ve sinema

Geleneksel tiyatro (en tipik örneği Guillaume [Wilhelm] Teli oyunlarıdır) ve müzik İsviçre’nin her yerinde capcanlıdır. Koroların, dağ müziği çalan orkestraların yer aldığı popüler folklor gösterileri yaygındır. Ama son zamanlarda İsviçre’nin önemli bir müzik festivalleri (Montreux’de caz) ülkesi durumuna gelmesine de şaşmamak gerekir. Ülkede çok sayıda filarmoni orkestrası ve opera vardır.

Sinemanın şöhreti ise daha sınırlıdır. İsviçre sineması başlangıçta hep ülke içine yönelik konuları işlemiş, ancak 20 yıl kadar önce bu bölgecilikten çıkabilmiştir.

Bilim ve teknik

XIX. yy’dan itibaren sanayinin geliştiği bir tarım ülkesi olan İsviçre’nin, özellikle saatçilik ve tekstil alanlarında bilim ve tekniğe katkısı oldu. Doğal kaynaklar bakımından zayıf olan İsviçre eğitim sisteminde iddialıdır. Fransızca eğitim yapan dört (Cenevre, Lozan, Freiburg ve Neuchâtel), Almanca eğitim yapan dört (Zürich, Basel, Bern ve Sankt-Gallen), iki federal üniversitesi, Zürich ve Lozan’daki politeknik okullarıyla İsviçre dünyanın yüksek öğretim bakımından en iyi örgütlenmiş ülkelerinden biridir. Bu üniversiteler yurtdışından gelen öğretim üyesi, araştırmacı ve öğrencileri kabul ederler. Bunun dışında İsviçre, Cenevre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) gibi dünya çapındaki araştırma merkezlerini de kendisine çekmeyi başarmıştır. Bütün bunlara ek olarak, mikroteknoloji (Jura), kimya, tarımsal gıda ve metal işleme sanayii alanlarındaki çok sayıda araştırma merkezi sayesinde İsviçre pek çok patent hakkını elinde tutmaktadır. D
Guillaume [VVilhelml Teli oğlunun başına yerleştirdiği elmaya tam isabet sağlamaya hazırlanırken.
Sankt-Gallen Kütüphanesi:

hoş bir rokoko üslubu.
in anayasada da dile getirilen temel ilkelerinden bir. rin eşitliğidir. 22 kantonda tek bir dil konuşulur, buna :iburg ve Valais’de Fransızca ve Almanca, Graubün-nanca, İtalyanca ve Romanşça konuşulur. Bunun dı-;ok İsviçreli iki veya üç dil konuşur, lik ülkenin özelliklerinden biridir, bu dil bölgelerine sesinden kaynaklanır. Bu ortak bir Alman dili olan itsch’ün ve Romanşçanm varyasyonlarının korunabii-kân verir.

yat

kültürü olan İsviçre edebiyatı ülke sınırlarım aşar. Pek ili yazar yurtdışında tanınır. Dağların romancısı Char-ınd Ramuz («Dağdaki Büvük Korku» [La Grande Peur ıontagne], 1926), çağdaş lirikleriyle Blaise Cendrars
Alberto Giacometti (1901-yarattığı kara kuru ve trajik tiplerden birinin karşısında.
AYRICA BAKINIZ

– Sm] Almanya

– Alp Dağlan

– Hû Avrupa

• ‘Z’v Avusturya

– IMnşl] banka

– KM Fransa

– assa İtalya

– IİünsII Ren Nehri
â

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*